Her insan, modern dünyanın karmaşasında yolunu kaybetme riskiyle karşı karşıya. Günümüzde, hızlı akan zamanın içinde çoğumuz huzuru, mutluluğu ve anlamı arıyoruz.

Daha çok çalışıyoruz, daha çok tüketiyoruz ama yine de içimizde bir boşluk hissediyoruz. İşte bu noktada, asıl ihtiyacımız olan şeyin kendi iç dünyamızı yeniden şekillendiren bir sultan olduğunu fark ediyoruz. O sultan, derinlerde yatan anlamı bulmamıza, ruhumuzun özüne dönmemize yardım eden bir rehberdir.

Kimimiz bu rehberi bir dostta, kimimiz inancımızda, kimimiz ise ailemizde buluyoruz. Bazılarımız da aradığı sultanı hâlâ keşfetmek için yollar arıyor. Oysa o, hep içimizde bir yerdeydi; kalbimizin en derin köşesinde hüküm süren bir sultan...

Benim vücut iklimimde bu sultan sensin. Hayatın karmaşasında unuttuğum değerleri hatırlatan, yorulduğumda beni ayağa kaldıran, gönlümdeki tahtında oturan sensin. Günümüzde insanların çoğu kendini yalnız hissediyor. Sosyal medya hesaplarında "mükemmel" hayatlar sergilerken aslında içlerindeki derin boşluklarla mücadele ediyorlar. Oysa insanın aradığı ne bir ekranın ışığıdır ne de alkışların sahte sesi. İnsan, gerçekten bir

Her insan bir dert taşır; dertsiz bir insan görmek neredeyse imkânsızdır. Ancak, günümüzün farkı, insanların bu dertleri başka şeylerle bastırmaya çalışmasıdır. Birçoğumuz stresle başa çıkmak için alışverişe sarılıyor, telefonlarda saatler harcıyor, sahte bir "mutluluk" arıyor. Oysa gerçek mutluluk, derdimize bir derman bulmaktan gelir. Dermanı bulduğunuzda, dünya ne kadar karmaşık olursa olsun, içinizde bir sükûnet belirir. İşte o derman, bana her şeyden önce seni hatırlatıyor. Kalbimin yaralarını iyileştiren, umutsuzluğumu umuda çeviren sensin.

Bu zayıf beden, günümüz insanının fiziksel yorgunluğunu da temsil ediyor. Herkes sürekli bir koşuşturma içinde, hayatın hızına yetişmeye çalışıyor. Ancak unuttuğumuz bir şey var: Ruhumuzun yorgunluğu. Modern dünya bize hep daha fazlasını yapmayı, daha hızlı olmayı, daha çok başarmayı dayatıyor. Ama bu süreçte, kendi içimizdeki ‘can’ı ihmal ediyoruz. Oysa gerçek anlam, içimizdekini keşfetmekte saklı. Ve benim için o canın kaynağı sensin. Ruhumu besleyen, beni her adımda yeniden dirilten sensin.

Yaşadığımız dünya, bize hızlı ve yüzeysel çözümler sunuyor. Hayatın hızına kapılıp anlamını gözden kaçırıyoruz. Oysa her insanın iç dünyasında hükmeden bir sultana ihtiyacı vardır. Bu sultan, kimileri için ilahi bir rehberlik, kimileri için dostluktur. Önemli olan, o sultanın farkına varmak ve ona teslim olmaktır.

Unutmayalım ki gerçek huzur, kalbimizin derinliklerindeki sultanın hükmünü tanımakla başlıyor. Derinlerde bir yerde, herkesin kendi ikliminde bir sultan var. Ve o sultanı bulduğumuzda, içimizdeki iklim bahara dönüyor, ruhumuz dinginlik buluyor ve’s-selam.