Dolar (USD)
35.34
Euro (EUR)
36.46
Gram Altın
3000.05
BIST 100
10075.17
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Ocak 2025

​Yetmişlik ben…

Rasulullah (sav) buyuruyor:

"Allah, altmış yıl ömür verdiği kişinin mazeret gösterme imkânını ortadan kaldırmıştır." (Buhari)

Yetmişine merdiven dayadım... Takvimden yapraklar düşerken, saç ve sakalıma düşen akları düşünüyorum... Hey gidi günler! Nereden nereye?

Hayatın güzünde gözlerimin feri gitti, dizlerimin bağı çözüldü... Hayallerimin tek tek tükenişine tanıklık ediyorum…

Artık ham hayallerde değilim, acı gerçeğin eşiğindeyim…

Durup maziyi temaşa ediyorum... Düşe kalka, acı tatlı, inişli çıkışlı bir yaşamın tüm kesitleri gözlerimin önünde akıp gidiyor…

Bu gidiş nereye?

Bir ömrün envanterine bakıyorum... Bilançonun bakiyesine takılı kalıyorum... Yolun sonunda, elde avuçta ne kaldı?

Ağızların tadını bozan ölümün soğukluğunu ensemde hissediyorum… Fakat hâlâ hazır değilim... Çoğu gitti azı kaldı, sonrası için azık lazım... Ben neyin telaşındayım?

Nice ibretler gördüm, hikmetler duydum, ilahi ikazlara maruz kaldım… Kritik cenderelerden geçtim ama hâlâ vazgeçemediğim kabahatler, kurtulamadığım kusurlarım var...

Üzerimdeki kul haklarını, kronikleşen masiyetlerin kıskacı içindeyim...

Bahşedilen bunca imkân ve ihsanın gereğini yeterince yerine getirememenin vebalini düşünüyorum...

Gafletin gayrete galebe çalmasından korkuyorum...

Dünyalık hesaplar, hevesler bir türlü bitmiyor, nefsin doymak bilmiyor... Nefes nefese bir koşuşturmadır, başını almış gidiyor…

Boş durmuyorum ama boşluktayım...

Yolun sonunda ‘ya Allah benden razı değilse!.. Hangi başarı ile teselli bulabilirim?’

Zamanın Sahibi günleri döndürüp duruyor... Ben nerede duruyorum?

“Geçen geçmiştir” diyemiyorum… Allah onu ya lehte ya da aleyhte kayda geçirmiştir... Hayatta kayıt dışı hiçbir şey yoktur… Kendimizi kandırmayalım...

O (cc) unutmaz...O imhal eder fakat ihmal etmez...

Telef olan günlerime, tükenen ömrüme hayıflanıyorum...

Anlamsız tartışmalar, gereksiz gündemlerle zayi olan zamanımıza acıyorum...

Rabbim sayısız fırsat, imkân, nimet bahşetti... Şükrünü hakkıyla yaptığımdan emin değilim…

Zaman akıp giderken hayatımın akışına takılı kalıyorum…

Bir ömrün sonunda geriye sadra şifa olacak bir mektep oluşturamadık... Sonraki kuşaklara bir model sunamadık...

Güzel bir miras bırakamadık... Dahası ind-i ilahide kendimizi savunabilecek bir mazeret hazırlayamadık...

Yaşamın cevrü cefası, zevkü sefası bitmiyor... İnsanların vefasızlığını anlayabilmiş değilim...

Yılların hatibiyim fakat yarın ağızlara mühür vurulduğu zaman kendimi savunabilecek miyim?

Gitmediğim il kalmadı, birçok ülkeye seyahatim oldu, hep seferde olmayı tercih ettim... Ancak Sırat’tan geçebilecek miyim? Emin değilim...

Okullarda, yurtlarda, medreselerde, gençlik merkezlerinde, vakıf ve derneklerde kitaplarım okundu... Farklı dillere tercüme edildi...

Şimdi düşünüyorum;

"Oku kitabını. Bugün sana hesap görücü olarak nefsin yeter." (İsra, 14) denildiğinde kitabımı yüz akı ile okuyabilecek miyim?

Yaşamaksa hâlâ yaşıyorum... Dostlar harbiden yaşlanıyorum...

Yaşamın son eşiğinde anladım ki, yaşlılığım yaşımdan dolayı değil, yaşadıklarımdan dolayı imiş...

Şimdi yarım kalan rüyalarım var... Bir başka bahara kalan hülyalarım var...

Yürüyorum ama yorgunum... Ayaklarım beni taşımakta zorlanıyor...

Tüm yaşanmışlıklardan sonra gördüklerim serap mı, vaha mı emin değilim?

Çok bilinmeyenli bir denklemin içinde hayatın hasılasını hesap etmeye çalışıyorum...

"Bir garip yolcu gibi..." yaşama erdemine eremedim...

Şükür ki; Rahmeti gazabını geçen bir Rabbim var...

Bir ömür boyu insan biriktirmeye çalıştım... Dost edinme derdine düştüm...

Güzel dostlar, hali pür melalimi sizlerle paylaştım...

Sizin hakkımdaki şahitliğinize ihtiyacım var...

Dualarınızla bana destek vereceğinizi umuyorum...

Son günümde ölüm meleği ile randevum hangi hâl üzere gerçekleşecek bilmiyorum…

Güzel bir soru ile bitireyim;

‘’Ölünce beni kim yıkayacak?’’