"İsrail bize mi saldıracak?"
Saldırmayacak; 2 asırdır saldırıyor.
Bombalanan topraklar bizim topraklarımız.
Terör örgütleri, cuntalar Siyonizmin tetikçileri…
10 yıl önce…
6-8 Ekim 2014…
Kurban Bayramında sokakları ateşe verenler İsrail’in
güdümündedir.
Ayn’el Arap (Kobani) bahanesiyle ülke ateşe atıldı.
Azmettiricileri yargılanıyorlar. Ama ona selam gönderme yarışında olanlara
bakılırsa ateistinden, şeyhine kadar bir sürü karakter fukarası yarış
halindeler.
27 Mayıs 2013’te Gezi’de başaramadılar…
2007’de 367 ile denediler; yapamadılar…
2 Ekim 2018’de Cemal KAŞIKÇI katledildiğinde de halkı
sokaklara döküp “Gazeteciler kayıp, Türkiye gazeteciler hapishanesi,
hürriyetimiz kısıtlanıyor, dikta yönetimine son” vb. sloganlarla bir kalkışmayı
denediler.
Deniyorlar…
1908’in tüm şartları bugün de devam ediyor.
Tam da Mehmet Akif’in anlattığı durum:
“Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının;
Kafalar tütsülü hülyâ ile, gözler kızgın.
Sanki zincirdekiler hep boşanıp zincirden,
Yıkıvermiş de tımarhâneyi çıkmış birden!
Zurnalar şehrin ahâlîsini takmış peşine;
Yedisinden tutarak tâ dayanın yetmişine!
Eli bayraklı alaylar yürüyor dört geçeli;
En ağır başlısının bir zili eksik, belli!
Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük.
Dinliyor kaplamış etrâfını yüzlerce hödük!
Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlanacak...”
“Abdülhamit gitsin de ne olursa olsun.”la milleti, ümmeti,
tüm coğrafyayı devletleşmiş terör-mafyanın insafına teslim ettiler.
Çanakkale’de Siyon Katır Birliği’nin alçakları Osmanlıyı
yıktılar, bu milletin ve ümmetin ne kadar değeri varsa savaş açtılar; anarşi,
terör ve darbelerle başını kaldıramaz duruma getirmek istediler.
En son 15 Temmuz’da bir kere daha denediler.
Siyonist medya (kartel medyası) körleştirme ve sağırlaştırma
taktikleri marifetiyle halkı adeta uyurgezer hale getirmeye cüret etmekten hiç
çekinmiyor.
Bu memlekette sağ-sol çatışmaları üzerinden katliam
yaptılar, terör örgütlerini besleyip milletin üzerine saldılar, sanatçı
bozuntularını allayıp pullayıp kullanışlı aparat yapıp etki ajanı olarak
kullanmaya çalışmaktalar.
Yerli Siyonist medya, “Evanjelik Müslümanlar”,
“muhafazakarlar”, kifayetsiz muhterisler, İsrail ile bizi korkutup gündem
değiştirilemez, diyerek İsrail’in mezalimini gizlemeye, soykırımdan daha büyük
suçların olduğunu iddiaya kalkışıyorlar.
367 gündür Filistin’de soykırım yapan İsrail, bunların
gazete ve televizyonlarında haber değeri taşımıyor. Bu medyaya bakılırsa
şehirler bombalanmıyor, çocuklar, kadınlar katledilmiyor.
Siyonaziler, Beyrut’u bombalıyor, BM’nin sesi soluğu
çıkmıyor. Uluslararası Adalet Divanı ortalarda yok.
“Zinde” medyanın
uluslararası teşkilatların İsrail aşkı…
Vahşeti perdelemek için her yolu deniyorlar; vakıflar
üzerinden din düşmanlığı yapıyorlar…
“Yeşil Gece” romanıyla mankurtlaştırılmış bir güruh, Hakka
ve hakikate düşman bir ruh…
Fakat şüphe yok ki bir de Allah’ın vadi var:
“Biz kitapta İsrâiloğulları’na şöyle bildirmiştik:
“Yeryüzünde mutlaka iki defa fesat çıkaracak, çok böbürleneceksiniz.
Bu iki fesattan ilkinin zamanı gelince üzerinize güçlü
kuvvetli kullarımızı gönderdik. Bunlar, evlerin arasında dolaşıp köşe bucak her
tarafı aradılar. Bu, yerine getirilmiş bir vaad idi.
Bir zaman sonra onlara karşı size tekrar üstünlük verdik,
servet ve oğullarla gücünüzü arttırdık; adamlarınızın sayısını daha da
çoğalttık.
Eğer iyilik ederseniz kendiniz için iyilik etmiş olursunuz;
kötülük ederseniz yine kendinize edersiniz. Nihayet ikinci cezalandırma vakti
gelince, düşmanlarınız onurunuzu çiğnesinler, daha önce girdikleri gibi yine
mescide girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yakıp yıksınlar istedik.
Umulur ki rabbiniz size acır. Ama eğer yine fesatçılığa
dönerseniz biz de cezayı tekrarlarız. Biz cehennemi kâfirler için ebedî bir
ceza yeri yaptık.” (İsra/4-8)
Gargat ağacının muhatabı olabilmek…
Mesele bu!...
İsrail, bizi katletmeye devam ediyor…