Gemiler geçer…

İçimden sen.

Bulutlar iner kirpiklerimden

Çağlayanlar benden…

Gün yüzlü çocuklarda gece…

Ağlayanlar benden.

Ket vurur koyaklarda sevgiler,

Dil ucunda isimler,

Divan’da hesap vakti;

El bağlayanlar benden…

Uçurtmalar içimde,

Tomarları senden.

Tomurcuklar dudaklarda,

Manalar senden…

*

Zulme başkaldırının, CİHAD’ın adıdır, Gazze…

Aylar sonra soykırımcı İsrail’in katlettiği çocuğunun iskeletine sarılan annelerin vatanı Gazze…

Maskeleri düşürdü…

İnsan hakları, adalet, uluslar arası  hukuk…

Boyaları döküldü….

Rüşvetle hüküm sürenler, genel başkanlar suskun.

Terörü körüklüyorlar ama yine de endişeliler…

Nasıl olmasın?

“Türkiye, Suriye'nin Palmira kentinde askeri üs kuruyor. İsrail işgali altındaki Filistin’e 200 km mesafede…

İsrail endişeli…

Türkiye’deki hücrelerini sokağa saldı.

Gezi benzeri kalkışma peşindeler…

“Zulüm 1453’te başladı.” güruh, milletin mukeddesatına, Cumhurbaşkanı’na sövüyor.

Haber: 

“Saraçhane’deki gösteriye katılarak eyleme katılanları kışkırtan İsrail’in ajan-provokatörü Michael Ganoe yakalandı.”

*

Rüşvetin belgesi…

5 milyon Avro rüşveti vermeyen depreme dayanıklı olduğu belgeli AVM’ye 5 milyon avro karşılığı “depreme dayanıksızlık” gerekçesiyle kesilen 197 milyon TL ceza…

*

Cinayet ve Hıyanet Platformu

Terörü besliyor, terörden besleniyor.

Ne kadar küfür o kadar “itibar”…

“35 yıl önce işlenen cinayetin faili yakalandı, serbest bırakıldı.”

“35 yıl önce para basarak zengin olan “iş insanı”nın serveti geçek oldu.”

“35 yıllık sahte diploma, tapu gerçek oluverdi.”

Zaman her şeyin  ilacıdır, denilirdi de bu kadarını bilen yoktu…

“Dilli Düdükler”, “Hödükler” kara ağızlarından salyalar akıtarak sokaklardalar…

“İkna Odası”nı sokağa taşıyorlar…

Natenyahu’nun “Barışçıl” yoldaşları…

*

Katsayı zulmü…

28 Şubat’ın zulüm yöntemi idi.

Özelde İmam-Hatip, genelde meslek lisesi mezunlarına uygulandı.

Bir yanda FETÖ’nün çaldığı sorularla Üniversite kazananlar bir yanda barajı aşamadığı halde dolaylama/yataylama yöntemleriyle bir yanda ise hiç sınava girmeden Üniversiteye yerleşenler…

Tamamını doğru cevaplayanlar kazanamazken “Tosuncuklar” ise ya hırsızlamayla ya da sınavsız kazandılar.

 “%95’le de kazansanız size hükümeti kurdurmazlar.” diyerek millete ayar vermeye kalkışanların, terör yandaşlığı şaşırtıcı değil, kan ve ruh uyumunun göstergesidir.

Başörtülü olduğu için “Birincilik” kürsüsünden yaka paça indirilenler, “Yeter söz de karar da milletindir.” dedikleri için hapse atılanlar hangi suçun müsebbibiydiler?

Haksız mal edinmek…

Sahte parayla ticaret yapmak…

Darbe dönemleri, bu yönüyle de tam bir yağma dönemleridir.

“İrtica ile mücadele.” bahanesiyle “zinde güçleri” devreye sokanlar, aynı zamanda ülkenin en büyük gücü olan gençliği de berhava ettiler; kimini öldürdüler, öldürttüler, kiminin öğrenim ve meslek edinme, çalışma haklarını elinden aldılar.

Hukuksuzluk…

İşsiz iş insanı…

Hesapsız muhasip…

Akademisiz akademisyen peydahladılar.

Bu da terör…

Terörü beslemek, terörden beslenmek…

Terörsüz Türkiye, terör örgütünün silahlarını bırakmakla tesis edilemez; terörü besleyen fikri, mali ve propaganda kaynakları da yok edilmelidir.

Teröre siyasi ve mali kaynaklar oluşturanlar aynı zamanda yasaklarla da teröre zemin oluşturdular.

Nitekim terör elebaşı, silah bırakma çağrısında da yasakların kalkmasıyla örgütün bir açmaza girdiği itiraf etmiştir.

Terör, rüşvetten beslenir;

Silah Baronu,

Uyuşturucu Baronu,

Rüşvet Baronu…

Terör örgütü PKK’nın gözü kulağı Saraçhane’de, silah bırakmamak için ütüzleniyor.

  

Hukuku, adaleti linç girişimi…

Rüşvetçilerin ataları 27 Mayıs 1960 cuntası da:

“Millet, hakimiyet hakkını Millî Birlik Komitesi eliyle kullanır. Millî Birlik Komitesinin çıkardığı veya çıkaracağı kararlardan, Anayasaya aykırı olanlar Anayasa; kanunlara aykırı olanlar da kanun değişikliği olarak yürürlüğe girer.” diyordu.

Şiddette yarışıyorlar…

*

Türkiye’deki “yerleşimciler…”

“Verdimse ben verdim.”

“Gerekirse Çankaya’nın bahçesini de veririm.”

“Aldımsa ben aldım.”

Siyonistlerin Gazze planı, aynı zamanda  Türkiye planıdır.