Dolar (USD)
35.02
Euro (EUR)
36.84
Gram Altın
2980.15
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Aralık 2024

Hazır mıyız?

Medine günleri… Kavurucu çöl sıcakları… Cem’i nefir için emir verilmiş… Bir tarafta Tebük seferi için harıl harıl hazırlık yaparlar… Diğer yanda cihaddan dem vurup kılını kıpırdatmayanlar…

Sadece işin lafı güzafında zavahiri kurtarma niyetinde olanlar…

Ceyşü-l usre/Zorluk ordusu, zorlu seferi yüz akı ile sürdürülebilme derdinde…

İşte böylesi bir atmosferde işin istismarında olanları Kur’an’ı Kerim deşifre ediyor:

“Eğer onlar savaşa çıkmak isteselerdi, elbette bunun için hazırlık yaparlardı…” (Tevbe, 46)

Gerçekten cihad diye bir dertleri olsaydı, bu yolda hazırlık yaparlardı…

Cihadı ağızlarına sakız yapıp, dünya konforlarına toz kondurmayanların gizli niyetlerini, çirkin emellerini Allah ifşa ediyor…

Onların hazırlıklarının hangi hedeflere yönelik olduğuna dikkat çekiyor… Hangi davanın heyecanını yüreklerinde taşıyorlar?

Yönü, yüzü, yüreği nereye yönelik? Hazırlıklarına bakın…

Hangi davanın adamları oldukları ortaya çıkacaktır…

Sefer deyip, oturdukları yerde semirenlerin samimiyetine kim inanır?

Cihad sloganları, söylemleri, edebiyatı, hamaseti hepsi bir yana…

Gerçekten cihada hazır mıyız? Hazırlıklı mıyız?

Cihad da samimiyetin göstergesi, cihad öncesi hazırlık aşamasıdır…

Hazırlıklarımız, hırsımız, hızımız, hazlarımız hangi dünyaya yönelik?

Yatırımlarımız, yaptırımlarımız, eforumuz, performansımız, odaklanmamız, adanmışlığımız önceliklerimiz nedir?

Dünyalık tüm çaba, çırpınış, uğraş, telaş, emek, gayret kime yönelik? Nereye doğru? Ne adına?

Kendimizi nereye ve kime hazırlıyoruz?

Ömrümüzü hoyratça tüketirken, nasıl bir akibete koşuyoruz?

Ölümüne bir hazırlık içindeyiz… Tüm bu hazırlıklar sonsuz esenlik ve sevinç için mi? Yoksa kendi hazin sonumuzu hazırlamak için mi?

Hazırlıklarımız, haz, konfor ve refah eksenli ise vay halimize?

Kur’an öğretisinin çarpıcı ve sarsıcı gerçeği ile yüz yüzeyiz…

Sefer samimiyetimiz hazırlıklarımızdan bellidir…

Cihadın ayrıştırıcı, netleştirici bir özelliği var. Cevheri ile cürufu… Maden ile çamuru… Nur ile kiri… Sadakat ile ihaneti… Sahici olan ile sahteyi belirginleştiren cihaddır…

Davet, cihad, mücadele, hareket gibi söylemlerle öne çıkanları samimiyet testine tabi tutan Yüce Allah, samimiyet göstergesi olarak hazırlık yapıp- yapmadıklarına dikkatimizi çekiyor… Cihad kaçkınlarını ele veriyor… Ayak sürenlere işaret ediyor…

Gerçekten bizler neyin hazırlığındayız?

LGS, YKS, KPPS, ALES, TUS, YDS hazırlık kursları, hazırlık sınıfları, habire hazırlanıyoruz… Çocukluğumuzu, gençliğimizi yaşayamadan sonu gelmez hazırlık maratonlarında nefes tüketiyoruz… Akademik başarı, kariyer, konfor, kapital adına…

Hazırlık maçları… Antrenman, kondisyon, performans… Şampiyonluk hesapları…

Evliliğe hazırlık… Düğün hazırlığı… Ev edinme hazırlığı… İş kurma hazırlığı… Hazırlık yapmamız gereken ne kadar çok sorumluluklarımız var?

Beklenen büyük depreme hazırlık… Kentsel dönüşüm, yapıların güçlendirilmesi… Arama-Kurtarma ekipleri… Felaket senaryoları ile topyekûn hazırlık çalışmaları…

Doğrusu bende inanıyorum daha iyi hazırlanmamız gerektiğine… Daha iyi bir dünya için… Karanlıkları, kirlilikleri yenmek için… Temiz bir toplum için… Adil ve özgür günler için…

Bir gün bir kişi telaşla Mescid-i Nebevi’ye girdi:

“Ey Allah’ın Resulü kıyamet ne zaman kopacak?” diye sordu. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:

“Peki, sen kıyamet için ne kadar hazırlandın?” diye cevap verdi.

Soruyu sonra kişi bu defa:

“Benim çok amelim yok. Fakat ben, Allah ve Rasulü’nü gerçekten çok seviyorum.” deyince Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdu:

“Kişi sevdiği ile beraberdir, sende sevdiğinle beraber olacaksın” (Tirmizi)

Anlaşılan o ki, kıyamet saati ile ilgili keşif, keramet, kehanet peşinde koşmamıza gerek yok… Kıyamet alametlerinin dökümünü de yapmaya ihtiyaç yok sanıyorum…

Bizden istenen hazır olmak… Hazırlıklı olmak… Kefenimiz hazır mı? Vasiyetimizi yaptık mı? Elimizdeki son fidanı diktik mi?

Kur’an uyarıyor:

“İnsanlar için hesap günü yaklaştı. Onlar hâlâ gaflet içinde yüz çeviriyorlar.” (Enbiya, 1)

Yüzümüzü davaya ve ukbaya çevirmekten başka kurtuluş yolumuz yok…

Gerçekten hesap vermeye hazır mıyız?