Dolar (USD)
34.73
Euro (EUR)
36.57
Gram Altın
2956.25
BIST 100
9827.23
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Ekim 2024

​Ayağa Kalk Gazze

Gerek geçtiğimiz asır ve gerekse bu asırda ırkî, mezhebî ve dinî temeller baz alınarak birçok paradigma yok edildi. Geçtiğimiz yüzyılın başında Balkanlar’da, Anadolu’da, Kafkaslarda ve Ortadoğu yaşanan büyük soykırım temelinde insanlığa dair en önemi paradigma yani evrensel değerler yok edilmiş, bu değerler ortadan kaldırılmıştır.

Balkanlar yok edildi. İslam adına bir şey bırakılmadı. Sıra Anadolu’ya gelmişti. Vahşi Batı Anadolu’da durduruldu. Sonra bir yüzyıl daha geçti. Bütün dünya Bosna’daki katliama seyirci kaldı.

Bosna, her ne kadar bugün özgürlüğüne kavuşsa da herhangi bir dinî ve millî topluluk adına bir mağlubiyetin çok ötesinde bir umudun yitirilişidir. Avrupa’nın göbeğindeki bir coğrafyada Boşnakların neredeyse sadece Müslüman oldukları için yaşatılmaması, insanlık adına bir felaket olmaktan başka bir şey değildi.

Dün Bosna’da yaşananların aynısı bugün Gazze’de yapılıyor. Lübnan’da soykırım denemeleri yapılıyor. Bu nedenle Anadolu’da, nice isimsiz kahramanlar vatanını, değerlerini muhafaza adına şehadet şerbetini içmişlerdi. Bu nedenle bizler nasıl dün “Ayağa kalk Sakarya” dediysek Ayağa Kalk Bosna dediysek bugün de “Ayağa Kalk Gazze” diyeceğiz.

Dün Bosna’da Vahşi Batı’ya insanlık dersi veren Bilge Kral Aliya’nın bayrağını bugün Yahya Sinvar ve arkadaşları taşıyor. Bayrak yere inmeden elden ele ulaşıyor. Sinvar şehid olsa da Ebu Ubeyde ve arkadaşları insanlık onurunu kurtaracak mücadeleye devam ediyor, edecek.

Bugün Gazze’de dini ve vatanı için yirmi iki yıl hapis yatan bir Yahya Sinvar’dan etkileyici, çarpıcı hikâyeler yazılacak, destanlar dile gelecek. Nesilden nesile aktarılacak bu hikâyeler onu unutulmaz bir kahramana dönüştürecektir. Hikâyesi yazılacak kahramanlar sırça saraylara talip olmayan kahramanlardır. Şayet sırça saraylara talip olsaydı Yahya Sinvar hepimizin gözünde masalsı bir kahramana dönüşecekti. Yel değirmenleriyle savaşan bir Don Kişot’a dönüştürecekti. Üzerinde tozların konduğu ve kanların aktığı meydanlarda şehit düşmek ancak Yahya Sinvar’a yakışırdı.

İsrail ve satın aldığı medya hep yer altında, tünellerde saklanıyor dedikleri Yahya Sinvar meğer meşhur Yedi Ekim gününden beri hep meydanlarda İsrail ve İsrail’in bütün dünyada topladığı paralı askerlerle savaşıyormuş. Onlara en kanlı pusuları kurmuş, boş tünellerde İsrailli askerleri avlamıştır. Yahya Sinvar yürüyüşü ile müminlere cesaret, kafire korku, ümmete ümit veren bir şahsiyet idi.

İslam tarihinde mübarek sahabelerimizden Sümeyye ve Yasir ile başlayan ve Hz. Hamza ile devam eden kutlu şehadetimiz bugün Yahya Sinvar ile son bulmadı ve bulmayacakta. Son asırda cephede cihat ederken şehit olan tek lider Yahya Sinvar da bu mübarek yolculukta sahabelerin yol arkadaşı oldu. Altmış iki yaşında kopan koluna tek başına demir bir telle turnikye yaparak çatışmaya devam eden Yahya Sinvar’a öykünecek kaç insan var.

Katil Siyonistler, Yahya Sinvar’dan sonra Hamas lideri seçilen Halit Meşal’e de gözdağı vermiş olacak ki “sıradaki gelsin, demiş. Hâlbuki onlara Mute Savaşını bilmiyorlar. Ama Halit Meşal ve arkadaşları iyi biliyor. Mute savaşında Zeyd ibn Harise şehit olunca, sancağı Cafer bin Ebu Talib, o da şehit olunca sancağı Abdullah bin Revaha almıştı. Bizde sancaktarlar, bizde bayraktarlar bitmez!

Bugün Batı, Filistin’de Lübnan’da Yemen’de, Suriye’de en gelişmiş silahlarını deniyor. Yahya Sinvar, bu gelişmiş silahlar için İsrail gelişmiş silahlarla halkımızı katlederken biz elimizde gelişmiş silahlar yok diye kurbanlık koyun gibi bekleyemeyiz, demişti. Bugün belki İslam dünyasında Yedi İkim için bazı Müslüman düşünürler Yahya Sinvar için bu adam yel değirmenlerine karşı savaş açtı, demişti. Hatta bazıları ona engel olmaya çalışmıştı.

Bugünden sonra her yerde Sinvar’ı anlatacağız. Yahya Sinvar, en gelişmiş silahları yapacak gençlerin manevi lideridir artık. En gelişmiş silahlara karşı son anına kadar direnen bir Mücahidi en çok silah mühendislerimiz bilsin diye. En gelişmiş dronlara sopa fırlatıyordu Sinvar. Bir yazar sorumluluğunu hatırlatmaya devam edeceğiz.