ABD'nin asıl amacı nedir?
Bu haftaki yazımıza bir soru ile batılı devletlerin içinde
bulunduğu temel bir çelişkiye dikkat çekerek başlamak istiyorum.
Şimdiye kadar siz hiçbir batılı siyasetçinin dış
politikasını ‘’kargaşa’’ üzerine
bina ettiğini veya edeceğini gördünüz mü? Tam aksine, işledikleri bütün vahşeti
‘’barışı sağlamak’’ iddiasıyla
gerçekleştirdiler.
Örneğin Hitler, tüm Avrupa’yı ateşe verirken amacının
Avrupa’ya barışı sağlamak olduğunu söylemişti. Mesela Amerika, Vietnam’a barışı
sağlama iddiasında bulunarak işgal etmişti. Keza Irak ve Afganistan’ı benzer
iddialarla işgal etmişti. Ancak batının gittiği hiçbir yere barış değil, kaosun
gittiği herkes tarafından bilinmektedir.
Batı, her zaman ‘’barış,
demokrasi, hukuk, insan hakları’’ gibi kavramları kullanarak asıl amacını
gizlemeye çalışmıştır. Ancak amaçlarını ne kadar gizlemeye çalışsa da, önce
büyük fotoğrafın ‘’parçaları’’ ardından
‘’bütünün’’ meydana çıktığı hep
görülmüştür.
Büyük fotoğrafı oluşturan parçaların nasıl oluştuğunu,
Filistin’de devam eden İsrail vahşeti öncesine baktığımızda daha net görürüz.
Hatırlanacağı gibi, yakın bir zamanda Karabağ, Ermeni teröristlerden temizlendi
ve Zengezor koridorun açılması konuşuluyordu. Böyle bir zamanda, Ankara’da hem
de Meclisin açılış gününde bir terör girişimi gerçekleşti. Ardından Suriye’de
askeri mezuniyet töreninde insansız bir hava aracıyla 100 Suriye askeri
öldürüldü. Hemen ertesi gün 7 Ekim saldırısı gerçekleşti…
Şimdi baktığınız zaman bu olayların her biri sanki
birbirinden bağımsız gibi görünse de aslında bunlar, bölgesel tasarım
fotoğrafının küçük parçalarıydı. Ancak ‘’bütün’’,
kendisini oluşturan parçaların toplamından daha büyük olduğu için, her
parça sadece diğer parçalardan değil, dünya sisteminin ‘’bütününden’’ de etkilendiğini özellikle belirtmemiz gerekir.
Yani demem o ki, Amerika ile Çin arasındaki rekabeti hesaba
katmadan, bölgesel dinamikleri analiz etmeden, Filistin’de yaşanan insanlık
dramını tam olarak anlamak zordur. Bu nedenle Filistin’de yaşanan vahşet,
sadece Hamas ile İsrail arasında yaşanan bir sorun olmadığı daha ilk günden
belliydi.
Herkesin
merak ettiği soru, burada asıl amaç nedir?
ABD Dışişlerine düşünce üreten Foreign Afairs’te ‘’Amerika
Çin’den ne istiyor’’ başlıklı yazıda, ABD’nin asıl amacın ne olduğunu net
olarak belirtilmiş: ‘’Özel olarak amacın
küresel güç dengesini mümkün olduğunca ABD ve ortaklarına doğru çevirmektir.’’(Ryan
Hass) Görüldüğü gibi amaç son derece açık.
ABD, bu hedefini gerçekleştirmek amacıyla bölgeyi yeniden
tasarlamaya çalışıyor. Bunun için Orta Asya ve Asya ülkelerine erişim sağlayan
iki rota oldukça önemlidir. Bunlardan birincisi, Karadeniz üzerinden Kuzey rotadır
ki, bu rota Orta Asya’ya erişim sağlar. Kuzey rotasının önünde en büyük
engellerden biri Rusya, diğeri Karadeniz’e uzun kıyısı bulunan Türkiye’dir.
Rusya’yı Ukrayna ile işlevsizleştirmeye çalışıyor. Önümüzdeki süreçte
Ermenistan’ı Türkiye’ye karşı daha aktif kullanma ihtimali yüksektir. Nitekim
Ermenilere yönelik gerek Avrupa’da gerekse Amerika’da yoğun çalışmalar
yapıldığını takip ediyoruz.
İkinci rota ise, Akdeniz üzerinden Kızıl Deniz güzergâhıdır
ki, bu rota üzerinden de Asya ülkelerine erişim sağlanır. Amerika, uzun vadede
Türkiye ve İran’ı bu rota için potansiyel bir tehdit olarak görmektedir. Bunun
için de İsrail ve PKK terör örgütünü her iki ülkeye karşı da kullanmaktadır.
Filistin’de
devam eden İsrail vahşetinin ve ABD Savaş gemisinin bölgeye gelmesinin perde
arkasında bu amaç yatmaktadır. Yani Kafkasya’dan, Akdeniz’e uzanan
bölgeyi yeniden tasarımlamak istemektedir.
Ancak Türkiye, İran ve diğer diğer bölge ülkeleriyle
birlikte sonuçları iyi hesaplanmış stratejik adımlar atarlarsa, Amerika’nın
oyununu bozabilirler. Bu konuları daha geniş bir şekilde değerlendirmek üzere 2
Kasım Perşembe günü Saat 19: 15’te Araştırma Kültür Vakfı’nın Trabzon Şubesi’nde
olacağız inşallah. Trabzonlu dostlarımızı bekleriz.