İngiltere AB’den ayrılmasından sonra dış ticaret rejimini AB’den bağımsız şekilde düzenleyebilir oldu. Bugünlerde İngiltere Brexit sonrası dış ticaretine şekil vermek için Türkiye dahil bazı ülkeler ile ikili andlaşmalar müzakere ediyor. Yapılan açıklamalarda Türkiye ile serbest ticaret andlaşması müzakeresi başladığı duyuruldu. Ayrıca bundan bağımsız olarak da AB ile de gümrük birliğinin yeniden müzakereye açılacağı duyuruldu. Her iki adım da ülkemiz açısından son derece önemlidir.
İşte bu noktada ülkemiz
çok stratejik bir konuyu takip ederek fiyatlar genel seviyesini tüketici refahını
artıracak şekilde aşağıya çekme ve üretimde maliyet avantajı olan alanlarda
üretimi ve ihracatı artırma potansiyelini yakalayabilir olmalıdır. Bu
tarihi fırsatı bir kere daha kaçırmamak
için Ticaret Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı doğru adımları atmalıdır. 1/95
Sayılı Ortaklık Konseyi’nin Gümrük Birliği kararında çok stratejik bir hata
yapılmıştı, bu hatanın düzeltilmesi şarttır.
Bilindiği üzere dünya
üzerinde ticaretin serbestleştirilmesi şu şekillerde görünür: 1.Tercihli Ticaret Anlaşmaları (İkili
Anlaşmalar ve Çok Taraflı Anlaşmalar), 2.Serbest
Ticaret Bölgeleri, 3.Gümrük
Birlikleri, 4.Ortak Pazar, 5.Ekonomik ve Parasal Birlik, 6.Siyasal Birlik. Genel olarak GATT/WTO
çok taraflı andlaşmaları sisteminin sınırları içinde kalmak kaydı ile her ülke
kendi dış ticaret rejimini serbestçe belirleyebilir. Bununla birlikte, Türkiye
gibi Gümrük Birliği içinde olan ülkeler ile Avrupa Ekonomik Alanı EEA, eski
EFTA gibi çok taraflı andlaşmalar ile oluşturulmuş Serbest Ticaret Bölgelerinin
ticaret rejimi sınırları içinde kalarak düzenlemelere gidebilir.
Serbest ticaret
anlaşmaları ile iki veya daha fazla ülke kendi aralarında "tercihli ticaret rejimi”
oluştururlar böylece bir "tercihli fiyat" oluşur,
bu da diğer ülkelerin ikame mallarına kıyasla taraf ülkelerin anlaşma konusu
mallarına bir ticari avantaj sağlamaktadır. Dolayısıyla da pazar payını artırma
imkanı bahşetmektedir. Serbest ticaret bölgelerinde bölge içindeki tarife ve
tarife dışı engeller kaldırılarak özel bir ticaret rejimi oluşturulur ancak bu
bölgedeki her bir ülke kendi gümrük rejimini uygulamakta serbesttir. Gümrük
birliğinde ise üye ülkeler serbest ticaret bölgesi içinde malların serbestçe
dolaştığı, tarife ve tarife dışı engellerin kaldırıldığı ve üçüncü ülkelere de
ortak gümrük tarifesi uyguladığı entegrasyon tipidir. Yani üye
ülkelerin tamamının dışarıya karşı tek
bir gümrük rejimi ve gümrük alanı olmakta, fakat “gümrük
birliği alanı” içinde bütün ülkelerde malların gümrüksüz ve serbest olarak ticareti
yapılabilmektedir. Ortak pazar ise malların serbest dolaşımı yanında,
sermayenin, kişilerin ve hizmetlerin de serbest dolaşımının sağlandığı
entegrasyondur. Yani tüm üretim faktörlerinin serbest dolaşımı ortak pazarın
amacıdır. Ekonomik parasal birlik ise ortak pazarın tamamlandığı tek paranın
kullanıldığı ve ortak bütçenin bulunduğu entegrasyon türüdür. Bu entegrasyon
ekonomik parasal ve sosyal politikalar yanında merkez bankası gibi kurumların
da birleşmesini gerektirir. Serbest ticaret bölgesi, gümrük birliği ve ortak
pazar esas olarak üyeleri arasındaki dış ticarete konulan engelleri kaldırmayı
hedeflerken, Ekonomik ve Parasal Birlik, ulusalüstü ekonomik politikaların
birlikte oluşturulduğu ve her üye ülkede aynen uygulandığı bir ekonomik
birleşme türüdür. Bütün bunların nihai meyvesi siyasal birliktir, ekonomik
parasal birliğe ortak dış ve güvenlik politikasının eklendiği, adalet ve iç
işlerinde ortak yönetime geçildiği takdirde ekonomik entegrasyon siyasal
entegrasyona dönüşmüş olacaktır.
Türk gümrük birliği tek
taraflı serbest ticaret sağlayan, bir ayağı topal olan bir gümrük birliğidir. 1/95
Sayılı Gümrük birliği kararı ile Türkiye, AB gümrük sınırları içine girmiş,
AB ortak gümrük kurallarına tabi olmuştur. Gümrük birliğini, gümrük
birliği yapan temel unsurlardan biri Gümrük Birliği kararının Ek Protokol No:8,
Madde 10/2 hükmü ile ihlal edilmiştir. Bu maddede “Taraflar arasındaki ticari ilişkilerde, fikri, sınai, ve ticari
mülkiyet haklarına, hakkın tüketilmesi
ilkesinin uygulanması, bu karar ile öngürülmemiştir” denilerek
Türkiye’nin sadece ortak gümrük tarifesine ve sınırlarına uyma yükümlülüğü
altına sokulması ancak gümrük birliğinin fikri
mülkiyet haklarına konu olan mallar için marka
içi rekabeti sağlayan “ticaret
saptırıcı” ve “ticaret oluşturucu”
etkilerinden yararlanması önlenmiştir. Bunun sonucu nedir? Herhangi bir mal
AB Gümrük sınırları içinde (yani AB ülkelerinden herhangi birinde) yasal olarak
piyasaya sürüldükten sonra AB içindeki herhangi bir başka ülkeye hiçbir fikri
mülkiyet sınırlamasına tabi olmadan alınıp satılabilir. Bu serbest dolaşımı
sağlayan; fikri mülkiyet haklarının AB
gümrük sınırları içinde tükenmesi ilkesidir. AB, Fikri Mülkiyet Haklarının AB
gümrük sınırları içinde bölgesel tükenmesi ilkesini benimsemiştir. Buna
rağmen, Türkiye ile yaptığı gümrük birliğinde “hakkın tükenmesi /ilk satış" ilkesinin uygulanmayacağı açıkça
yazılarak AB ile aramızda gümrük birliğinin ruhuna ve ülkemizin
menfaatlerine aykırı bir sınırlama getirilmiştir. Bu yanlış ivedilikle
giderilerek “gümrük birliği içinde hakkın tüketilmesi ilkesi uygulanır”
denilmelidir.
Bu konuda ülkemizin Sınai
Mülkiyet Kanunu m.152/1’de “Sınai
mülkiyet hakkı korumasına konu ürünlerin, hak sahibi veya onun izni ile üçüncü
kişiler tarafından piyasaya sunulmasından sonra bu ürünlerle ilgili fiiller
hakkın kapsamı dışında kalır” denilmiş, gerekçede de açıklıkla “…uluslararası tükenme tercih edilmiştir”
denilerek ülkemizde veya dünyanın herhangi bir yerinde piyasaya sürülen bir
malın, Fikri Mülkiyet Hakları nedeniyle ticaretinin sınırlandırılamayacağı
açıklıkla ortaya koyulmuştur. Eskide var olan “ülkesel tükenme” tartışması
bitirilmiştir. Paralel ticaret/ithalat, geri ithalat vs her türlü serbestlik
sağlanmıştır. Dolayısıyla gümrükler, yasal olarak piyasaya sürülmüş malların
uluslararası ticaretini yapan firmalara fikri mülkiyet hakları nedeniyle
sınırlama/engelleme getirmemelidir.
Şimdi İngiltere’deki
uygulama da şu şekildedir: Fikri mülkiyet haklarının tükenmesi ilkesi
kapsamında Avrupa Ekonomik Alanı içinde
yasal olarak piyasaya sürülmüş malların ülkeye girişinde hakkın tükenmesi
ilkesini uygulamakta ve ticaret serbestisi tanımaktadır. İngiltere ile
yapılacak serbest ticaret andlaşmasına mutlaka “bu andlaşma kapsamında her iki
ülke arasındaki ticarette hakkın tüketilmesi ilkesi uygulanır” hükmü
konularak ülkemiz ile İngiltere arasındaki ticaretin artırılması ve özellikle global
markaların ülkemizde üretim yaparak İngiltere’ye satış yapması veya bu
ürünlerin Türkiye’den İngiltere’ye satışının önü açılmalıdır. Buna bir de “tarife
ve tarife dışı engellerin kaldırılacağı” hükmü eklenerek tam
serbestlik oluşturulmalıdır. Bu yolla 2022 verilerine göre, Birleşik Krallık
18.910 (milyar USD) ile en çok ihracat yaptığımız dördüncü ülke konumundayken ihracatımızın
en az %30 daha artmasının önü açılmalıdır. Ticaretteki sun’i engellerin
kaldırılmasının sonucu olarak her iki ülkede fiyatlar genel seviyesinin
de tüketici
refahını sağlayacak şekilde geriye çekilmesi imkanı oluşturulmalıdır.
AB ve İngiltere ile
ilgili bu adımlar atılırsa ülkemiz, global markaların üretim üssü olacaktır. AB ile ilgili olarak 1995 yılında
kaçırılmış bu firsat şimdi yeniden yakalanmalıdır. İngiltere için ise ilişkimiz
şimdiden doğru şekillendirilmelidir.