Bir büyük şeytan gelip verdi fesâda âlemi
Başladı harb-i
umûmî Rus ile Ukrayna’da
(Ahmed)
İnsan
oluş maceramızın başlangıç noktası dildir. İnsanlığın ruh dünyasını incelemede
psikoloji söz sahibi olduğu gibi, bizim insani kimliğimizde de son sözü
söyleyen şüphesiz dilimizdir. Günay Hoca’nın ifadesiyle “Tarih ise, “şimdi” ve
“burada” bulunmayanları, şimdiye ve buraya, başka bir değişle, içinde
yaşadığımız zaman ve mekan dilimine getirebilme imkanıdır. Tarih ilminin en
vefalı dostu ve edebiyat ilminin evladı divan şiiridir. Divan şairleri tarihi
hadiselere bigâne kalmamış, yazdıkları şiirler ve düşürdükleri tarihî beyitlerle
maziyi farklı bir veçheden okumamıza imkan sağlamışlardır. Tarihin zaman
şimendiferine binip küçük bir seyahate çıktığımız zaman Osmanlı Devleti’nin,
Coğrafî Keşifler, Sömürgecilik, Rönesans, Reform, Fransız İhtilâli gibi
adımlarla ilerleyen ve güçlenen batı dünyasına mukabil bir gerileme sürecine
girdiğini müşahede ederiz. Daha sonra tarih, Çar Deli Petro’nun çabaları ile
bir devletin daha ön plana çıktığını bize haber verir: Rusya... “Yenile yenile yenmeyi öğreneceğiz” sözü
Çar Deli Petro’ya aittir ve Ali Emîrî Efendi bir şiirinde Petro’nun bu
gayretinin arkasında nelerin olduğunu ve Rusya’nın tarih sahnesinde söz sahibi
olmaya başlama sebebini sorgular: Kim
verdi serserî Deli Petro’ya gayreti / Geldi zuhûra sâha-i vüs’atte Rûsya.
Kuzeyde buzların, güneyde Osmanlı saltanatının arasında
sıkışmış bir devlet olan Rusya, Petro’nun sıcak denizlere inme politikası ile
ilk önce Kırım’ı ilhak eder. Eşref Paşa Rusların, Kırım’ı almak için yapmış
olduğu bir seferi ve sonrasında uğradığı hezimeti şiirinde şöyle anlatır:
Oldu Moskov kırımı Gözleve gavgasında,
Nice Rûsiyye, Kırım semtine asker yürüdür
Pençe-i savleti, serdâr-ı cihan-sâlârın;
Pây-i tahtında dahî imparatoru çürüdür
Yani Kırım Muharebesi’nde, Rus kırımı meydana geldi. Kırım
semtine Rusya asker nasıl yürütürmüş, cezasını görsün. Cihan Padişahının Serdarı’nın
(Ömer Lütfi Paşa) kuvvetli pençesi, Rus Çarını payitahtında dahi öldürdü, der.
Mirzazâde Sâlim ise Rus ordusunun psikolojisini yansıtır bir şiirinde. Der ki;
Rusya, senin kılıcının korkusundan yerlere girse yeridir. Yeryüzü Moskof başına
dar ve karanlık oldu: Yerlere girse sezâ
haşyet-i şemşîrinden / Teng ü târ oldu ser-i Moskov’a rûy-ı gabrâ
Rezmî, 1711
yılında yapılan Prut Savaşı için tarih düşürür. Bu savaşta Deli Petro
bataklıklara sıkıştırılır ve sinir krizi geçirir. Eğer bu savaşta Ruslarla
anlaşma yapılmamış ve Ruslar tamamen imha edilmiş olsaydı Moskova’da belki
bugün Türk bayrağı dalgalanıyor olabilirdi. Aşağıdaki tarihî beyitte Rezmî,
Sultan III. Ahmed’in keskin kılıcının Prut Savaşında Moskofların can damarını
kestiğini dile getirmektedir: Gûş idince fethini
Rezmî, dedim târîhini / Kesti ırkın, Moskov’un; keskîn seyf-i Ahmedî (1123)
Osmanlı Devleti’ni hasta adam olarak ilân edip yıkılma
sürecini hızlandıran ve 80 sene Orta Asya ve Kafkaslardaki kardeşlerimize zulmeden
Ruslar, aynı zamanda Balkan Savaşları’nın da aktörlerinden değil midir? İşte
Rusların kadını ile erkeği ile hain bir karaktere sahip olduklarını Nâbî şu şekilde ifade eder:
Hâin olur Urus’un merd ü zeni
Kapu ardında kurarlar düzeni.
Bugünlerde
Rusya, Ukrayna gibi güç bakımından kendilerinin yarısı kadar bile etmeyen bir
millete saldırarak yine haince planlar kurmaktadır. Günümüz şairlerinden Ahmed
Tanyıldız Hoca ise düşürmüş olduğu bir tarihle geçmişte olduğu gibi bugün de
mazlumların Moskof yüzünden matem tuttuklarını ve Büyük Şeytan’ın âlemi fesada
vermesi ile Ukrayna-Rus Savaşı’nın başladığını dile getirmiştir:
Yükselir mazlumların her bir ucundan mâtemi
Şekl-i fersûdendir ey dünyâ göründü aynada
Bir büyük şeytan gelip verdi fesâda âlemi
Başladı harb-i umûmî Rus ile Ukrayna’da.