Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.59
Gram Altın
2961.23
BIST 100
9878.17
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Aralık 2024

​Yeniden Büyük Türkiye Mümkün mü?

Baas Rejimi, 8 Aralık 2024 tarihinde Esad’ın Suriye’den kaçmasıyla tescillenmiş oldu. Geçen haftaki yazımızda da dile getirdiğimiz gibi, bu da bölge jeopolitiğinin değişmesine neden olacaktır. Bu değişimin hem Suriye’de hem de bölgede barış ve huzurun sağlanabilmesi, Türkiye ve yeni Suriye yönetiminin izleyeceği doğru politikalara bağlıdır.

Bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyeti, tarihte büyük bir güce sahip olmuş bir mirasın üzerine kuruldu. Türkiye, geçmişte uluslararası politikada belirleyici bir güç olmuş, içinde yaşadığı dünya düzenini şekillendirmeyi başarmış tarihsel bir tecrübeye sahiptir. Bugün de barış ve adalet temelinde yürüttüğü dış politika ile belirleyici bir güç olma potansiyeli mümkündür.

Ancak Türkiye’nin kendi potansiyeline erişme ihtimali, sürekli çatışmadan beslenen İsrail’i rahatsız etmektedir. Bu onların hiç değişmeyen bir eğilimidir. Hatta sadece İsrail değil, birçok devletin Türkiye ile belli alanlar da stratejik ilişkileri olsa bile, güçlenmesinden tedirginlik duyduklarını gözlemliyoruz.

Türkiye, üretime dayalı ekonomik yapısıyla, savaşma kabiliyetine sahip güçlü ordusuyla, yükselen nüfusuyla, disiplinli devlet kurumlarıyla Türkiye, bölgenin en büyük gücüdür. Üstelik Türkiye, artan gücünü gerektiği zaman kullanma yeteneği ve cesaretine de sahiptir. Bu gücünü nasıl kullandığını Kıbrıs Barış Harekâtında, Karabağ’da, Libya’da ve Suriye’de göstermiştir.

Bu nedenle şuanda bile, emperyalist güçlerin Türkiye’nin artan gücünü sınırlandırmak veya engellemek için çalıştıklarını tahmin etmek zor değildir. Ancak dış politika bütün bu engelleme çabalarına rağmen, potansiyeline erişme becerisini gösterebilme sanatıdır.

Suriye topraklarında İran ve Rusya’nın güçlü bir şekilde kendilerine zemin bulması Türkiye’nin güvenliğine tehdit oluşturuyordu. Ancak Suriye topraklarının bir kısmının hâlâ Amerika ve İsrail tarafından işgal edilmiş olması da aynı şekilde Türkiye’ye tehdit oluşturmaktadır. Bu işgaller de Esad döneminde gerçekleşti.

Suriye’nin Türkiye için jeopolitik önemi, sahip olduğu uzun sınırlarla sınırlı değildir. Özellikle son yıllarda Doğu Akdeniz üzerinde yürütülen rekabet için de önemlidir. Bu hususun altını özellikle çizmek istiyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliği, Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanı olmasının en önemli özelliği, Doğu Akdeniz’de doğru politikalar izlemeleridir. Keza Cihat Yaycı Paşa’nın ‘’Mavi Vatan’’ kavramına yapmış olduğu katkıları da unutmamak gerekir.

Bu bakımdan Türkiye’nin Suriye politikası, Doğu Akdeniz’den bağımsız düşünülemez. İstikrarlı ve Türkiye ile güçlü ilişkilere sahip bir Suriye’nin varlığı, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin elini güçlendirecektir. Böylece Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin provokasyon çabalarını da zayıflatacaktır.

Dolayısıyla Suriye ve Doğu Akdeniz, Türkiye için sadece coğrafi bir alan değil, hem tarihsel mirası hem de kaderidir. Bu hususun Ana muhalefet Partisi tarafından da doğru anlaşılmasını umuyorum.

Başlıkta ki sorumuza dönecek olursak Türkiye, tarihsel mirasına sahip çıktıkça, toplumsal barışını sağlamlaştırdıkça, ‘’Yeniden Büyük Türkiye Mümkündür’’