Dolar (USD)
34.02
Euro (EUR)
37.99
Gram Altın
2834.63
BIST 100
9975.61
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Eylül 2024

​Sayın Ocaktan Batı Çok mu Demokrat?

Sayın Mehmet Ocaktan’ın Karar Gazetesinde 09.09 2024 tarihli yazısı üzerine bazı hususların altını çizmek istedim. Türk Dış Politikası, önemli bir dönüm noktasından geçmektedir. Bununla şaşırtıcı ve köklü bir değişimin olacağını söylemek istemiyorum. Ancak eski kalıplarla yeni olgu ve olanakları anlamak zor olacağını söylemek istiyorum. Zira dış politika statik değil, dinamiktir. Geçmişten başlayarak geleceğe doğru sürekli ilerler. Aksi hâlde önce pasifleşir, sonra da tamamen etkisizleşir.

Ocaktan’ın yazısının Ak Parti, Batı ve Dış Politika olmak üzere üç boyuttu bulunmaktadır. Ak Parti eleştirisi ile ilgili yazdıklarına cevap vermek benim işim değildir. Batı ve dış politika boyutu ile ilgili yazdıkları için kısa bir değerlendirme yapmak isterim.

Gördüğüm kadarıyla Türkiye, barış ve adalet temelinde herkesle iyi ilişki geliştirmek istiyor. Batı dışındaki seçeneklerin değerlendirilmesi bu kapsamda olduğunu düşünüyorum. Ancak Sayın Ocaktan, bu girişim için, ‘’ Türkiye’yi otokratlar ligine sokuyor’’ diyerek eleştiriyor. Bu bakış, batının bakışıdır ve Türk Dış Politikasının gerçekleriyle de uyuşmaz. Ayrıca ‘’Şangay çadırına üye olma’’ gibi küçümseyici bir üslubu da okurların takdirine bırakıyorum.

Bu yazıda, Türk Dış Politikasının ‘’gerçeklerini’’ bütün boyutlarıyla ortaya koymak mümkün değildir. Ancak çok özetle şunu söyleyebiliriz: Türkiye, bölgesel çıkarları ağır basan bir ülke olmakla birlikte, son derece stratejik suyollarından biri olan boğazları kontrol etmektedir. Bu nedenle Türkiye, küresel gelişmeleri hem etkileme hem de etkilenme potansiyeline sahiptir.

Bu bağlamda Türkiye, sadece bölgesel bir güç değildir, küresel sistemde büyük bir ağırlığa sahiptir. Bu özelliği sebebiyle de Türkiye’nin sonuçları iyi hesaplanmış doğru stratejik adımlar atması gerekmektedir. Türkiye’nin Rusya, Çin ve diğer ülkelerle geliştirmeye çalıştığı ilişkinin temel nedeni, ‘’bütün yumurtaları tek sepete koymak’’ istememesidir. Bence doğru olan da budur.

Türk-Dış Politikasını doğru anlamak şu soruların yanıtında gizlidir: Türkiye, uluslararası politikada, bölgesel çıkarlarını ilişkide olduğu batının çıkarları içinde mi eritmeli? Yoksa bölgesel ve küresel çıkarlarına mı öncelik vermelidir? Başka bir ifade ile Türkiye, eskiden olduğu gibi, bir pencereden sadece batıya mı bakmalı? Yoksa çatıya çıkıp her tarafı görebilecek bir ufka mı sahip olmalı?

Sayın Ocaktan’ın bu sorulara yanıtı nedir bilmem ama bana göre, Mevlana’nın pergel örneğinde olduğu gibi, bir ayağı Ankara’ya sabit, diğer ayağı ile her yöne dönebilmelidir. İşte Türkiye, tam da bunu yapıyor. Türkiye’nin batı ile tüm ilişkilerini kesip, ‘’Şangay’a’’ üye olma gibi bir niyeti ve açıklaması yoktur.

Ayrıca batılı ülkelerde Ocaktan’ın iddia ettiği gibi, öyle ‘’hukuk, insan hakları, ifade özgürlüğü’’ yoktur. Batı, bu tür kavramları, amaçlarına hizmet etmeyen ülkelere karşı sadece bir baskı aracı olarak kullanır. Bu nedenle bugünkü batının siyasal yapısını basit basma-kalıp düşüncelerle açıklanamaz.

Yani sürekli ‘’Batı’da hukuk, ifade ve düşünce özgürlüğü var’’ gibi açıklamalar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu tür kalıplaşmış cümleler yalnız basit değil, aynı zamanda yanıltıcıdırlar. Tarihini, ülkesini ve değerlerini eleştiren başka ülke insanları için, batıda düşünce özgürlüğü vardır.

Ancak eğer İsrail’in işlediği vahşeti eleştiren olursa, hemen ‘’antisemitizm’’ damgası ile düşünceleri yasaklanır. Eğer Batı’nın çifte standart tutumu eleştirilirse, hiçbir zaman düşüncelerini ifade etme imkânı verilmez.

Daha geçen ay, Berlin’de Ava Moayeri isminde genç bir hanım İsrail barbarlığını protesto ettiği için 600 avro para cezasına çarptırıldı. Moayeri'n avukatı Alexander Gorski, "Almanya'da ifade özgürlüğü için oldukça karanlık bir dönem" dedi.

Toparlayacak olursak, bunun gibi örnekleri çoğaltabilirim ama gerek yok. Sadece Filistin’de işlenen soykırıma karşı batının ‘’insan haklarına’’ ne kadar saygı duyduğu yeterince açık değil midir? Yani Sayın Ocaktan, Çin ve Rusya otokratta, batı çok mu demokrat?