Kitap Molası XVI
Biri bize su dolu bir bardak gösterdiğinde dikkatimizi neye yönelttiğimizi düşünelim. Suya mı, bardağa mı yoksa susuzluğumuza mı? Kişiden kişiye değişkenlik gösteren bu cevap, aynı kişinin farklı mevsimlerine göre de bir başkalık ortaya koyabilir yahut müstesna insanların ince dikkatlerinde hepsini ihtiva eden bir durum sergileyebilir. Bu örneği usulca kitapların yanına bırakmak istedim bugün. Elbette söz konusu okuma olduğunda, algı ve çağrışım dünyasında daha zengin bir çeşitlilik yaşayacağımız muhakkak. Kimi ilim perspektifinden bakar çünkü kitaplara, kimi hobi olarak… Kimisi için vefalı birer yol arkadaşıdır onlar; yaralarını onaran şifa reçeteleri, kimisi için yarasını taşıyanları tanıyabilme mercii. Bence okuma alışkanlığına karakter yükleyen idrak, kişinin kendi tecrübeleri ile şekillenir. Bu noktada Peyami Safa da, okuyucunun müellife (yazar) ait olduğunu söylediği şeylerin çoğunun aslında kendi fikirleri ve hayalleri olduğunu ifade eder. Ona göre “okumak her şeyden evvel, muharrirle kıyasıya bir mücadeleyi göze almak olmalıdır. Yoksa muharrir bizim idrakimizi ve vicdanımızı esir ederek uşak gibi kullanmaya başlar.” Elbette kelimelerin mazisine vefa ve hürmet göstererek…
Bu hafta ele alacağım çalışmalardan ilki Filiz Soydaş’ın Ay Işığı adlı kitabı… Nisan 2021’de
Çıra yayınları çocuk serisinden çıkan ürün, 64 sayfa. Eserde, Lila’nın yavrusu
olarak dünyaya gelen köpek Mino’nun Ay Işığı ismine kavuşurken geçirdiği süreçler
anlatılıyor. Yüksek bir hevesle köpek
edinen ailelerin tavrı, sokaktaki çocukların hayvanlara olan duyarlılık
dereceleri ve ailelerin üstlenmesi gereken sorumluluk bilinci, barınaklar, hava
şartlarının köpeklerin dünyasındaki etkileri hülasa hayvan olarak yaşamanın
zorlukları bir köpeğin perspektifinden fakat hâkim bakış açısı üzerinden kaleme
alınmış. Kendisi de son derece ince ve duyarlı bir hanımefendi olan Filiz
Soydaş, Ay Işığı’nın hemen her paragrafına büyük mesajlar yüklemiş. Hacim olarak ince görünen bu eser okura, bir
insan gibi konuşan, düşünüp hisseden ve dahi kendi cinsinden olmayan kuş gibi
türlerle de arkadaşlık kurabilen köpeklere dair ciddi bir empati
kazandırıyor. Ay Işığı, çocuklarımızla okuyabileceğimiz ve mütalaa edebileceğimiz
kıymette bir ürün.
Filiz Soydaş’ın Çıra çocuk yayınlarından aynı dönemde
çıkardığı bir diğer eser Selim’in
Kırmızı Bisikleti. 72 sayfalık kitap, alışılagelmiş çocuk kitaplarının
aksine realist bir bakış açısıyla kaleme alınmış. Okur, eserin başkahramanı
olan Selim’in, çok istediği kırmızı bisiklete kavuşacağına dair diri bir
dikkatle beklerken kendini bambaşka bir akış içinde buluyor. Köy hayatı,
kuraklık, yoksulluk, fedakârlık, göç, hayaller ve idealler, aynı anne ve
babadan olan çocukların farklı keyfiyetler taşıması gibi önemli konuların ele
alınış biçimi çocuk serisinden çıkan bu kitabı bizlerin bile ilgiyle takip
edebileceği bir hâle getiriyor. Yazarın anlatıma letafet katan “Bu topraklar,
en çok istediği oyuncağı ailesinin alamayacağını bildiğinden, onu rüyasında
görmek için dua edip yatan eski elbiseli, yırtık ayakkabılı çocuklarla; kucağı
pahalı oyuncak, cebi şeker ve çikolata ile dolu olan, yepyeni elbiselerle
donatılmış çocukların yurduydu (s.7)”, “hayalleri, her gün olduğu gibi bugün de
o kirli ve karanlık dükkânın içine, Canavar tarafından kilitlendi (s. 25)”,
“gitmek, kimine göre sıradan bir eylemken, kimine göre ise arkasında
bıraktığını zannettiği şeyi, yüreğine yükleyip yola düşmektir (s. 60)”, gibi
betimleme yüklü cümleleri okuru kendisine kilitleyen bir akış içine çekiyor.
Sevgili Filiz Soydaş’a çıktığı yolculukta başarı ve güzellikler dileyerek kitap
armağanları için teşekkür etmiş olalım.
Yakın zaman önce nazik bir imza ile elime ulaşan bir başka ürün Şakir Kapçı’nın Cinius yayınlarından çıkan 127 sayfalık Toz adlı öykü kitabı. Yazma eylemini “cennet gülleri olduğuna inandığı” ninelerine dayandıran, elektriğin olmadığı evlerde onlardan dinlediği masallarla kelimeyi, kâğıtlara dökme sürecini anlatan Kapçı açık, sade ve anlaşılır bir dil tercih etmiş öykülerini oluştururken. Ele alınan öyküler, imgeden arındırılmış, süssüz, hayatın içinde soluk alıp yürüyen insanların bakış açılarını yansıtan içeriğe sahip. Kitap, ilk eline aldığında adı üzerinde düşündürüyor bir süre okuru. Ancak ona ismini veren ilk öykü okunduğunda, yazarın toza yüklediği anlam alanı idrak ediliyor. Toz’da uzun öyküler olduğu kadar şiir, deneme ve aforizma arasında kalan kısa ve yer yer dikkat çekici parçalar da var. Bu parçalar olay öykülerine göre daha soyut bir alana sahip. Oğlu askere giden yaşlı bir Anadolu kadınının “uzun zaman algısı”, insana yapılan “şımarık toprak” yakıştırması, gecenin uzayan saatlerinde misafir bekleyen bir kadının yalnızlığıyla göz göze gelmesi, dünyayı değiştireceğine inanan bir kralın ölerek dünya değiştirmesi çok katmanlı bir gerçeklikten kopan özlü parçalar. Şakir Bey’e ilk kitabı olan göz nuru için teşekkür ediyor, “yolu açık ve aydınlık olsun” temennilerimizi sunuyoruz.