İslâm'ın kısa bir tarifi- 13
İslâm
dininin çok önemli özelliklerinden biri de hiç şüphe yok ki, “iktisad”dır.Yüce dinimiz İslam’a göre “İktisad,” bilinen anlamının yanında güzel
bir ahlakî davranış biçimi ve ideal bir yaşam tarzıdır. “İktisad”:
Sağlığı, zamanı, parayı, malı ve kısaca sahip olunan bütün imkânları; doğru kullanmak,
bir kısmını biriktirmek ve biriktirilen kısmı yatırıma dönüştürerek çoğaltmaktır.
“Herşeyin
başı sağlıktır,” diyerek hasta olmamaya çalışan; “vakit nakittir,”
anlayışıyla zamanını iyi değerlendiren; “sakla samanı gelir zamanı,”
deyip kazancının hepsini harcamayarak bir kısmını biriktiren; “mal canın
yongasıdır,” diyerek eşyasını dikkatli kullanan, özetle sahip olduğu imkân
ve kaynakları hebâ etmeyen akıllı ve bilinçli insanlara; “muktasid,” yani
iktisadlı ve tutumlu kişi, denir.
“Muktasid”
insanların, her zaman kenarda bir miktar paraları olur. “Muktasid”
kişiler, zor günlerde kendi yağı ile kavrulmayı başarır ve başkalarına muhtaç
olmazlar. “Muktasid” insanlar, israf etmezler ancak cimri de
değildirler. Çünkü onlar; hayatî, zorunlu ve önemli olan ihtiyaçlar için para
ve potansiyellerini harcamaktan asla çekinmezler. Sıkıntılı zamanlarda
ihtiyaçlarını kendi potansiyelleri ile karşılayan “muktasid” insanlar,
manevî ve psikolojik olarak eşsiz bir haz ve doyum elde eder.
“Muktasid”
olmak, bir şeref ve haysiyet kaynağıdır. “İktisat eden, fakirlik çekmez,” (Müsned)
hadis-i şerifi, tutumluluğun insan için ne kadar önemli olduğunu bize
anlatmaktadır. Çalışkan ve “muktasid” fertlerden oluşan toplumlar, kısa
sürede iyi noktalara gelirler. Unutulmamalıdır ki, muhtaçlara yardım elini
uzatanlar da yine “muktasid” insanlardır. Çünkü -geliri ne kadar çok
olursa olsun- müsriflerin kendilerine yetecek paraları olmaz ki, başkalarını
düşünsünler!..
“İktisad”ı
dört ana başlık altında özetleyebiliriz:
1-
Sağlıkta iktisad: Vücudumuzu yıpratmamak ve hastalıklardan korumakla
olur. Sağlığını iyi koruyamayan bir insan, sık sık hastalanır. Böylece hem
kendi ailesine hem de topluma yük olur. Evet, “her şeyin başı sağlıktır…”
Kanuni Sultan Süleyman, sağlığın önemini çok veciz ve anlamlı bir ifade ile
şöyle dile getirmiştir: “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet
gibi/Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”
2-
Parada iktisad: Bu da, elimize geçen parayı dikkatli kullanmak ve bir
kısmını tasarruf etmekle olur. Paramızı gereksiz yerlere harcarsak, çok ihtiyaç
duyduğumuz durumlarda başkalarına el açmak mecburiyetinde kalırız. Hani; el açınca da ille de verecekler, diye
de bir şey yoktur…
3-
Malda iktisad: Eşyalarımızı; temiz ve itinalı kullanmakla olur.
Elbiselerini çabuk kirleten, ayakkabılarını çabuk yıpratan, eşyalarını hor
kullanan, musluklardan gereksiz su akıtan ve lambaları gereksiz açık bırakan
kişler, “muktasid” sayılmazlar. Beden enerjimiz de çok önemlidir. Eğer
enerjimizi boş şeylere harcarsak; maişetimiz için çalışmaya ve faydalı
aktivitelere vakit ve isteğimiz kalmaz.
4-
Zamanda iktisad: Zamanı iyi değerlendirmekle olur. Zamanlarını iyi
değerlendiren insanlar, rahat ve huzurlu bir hayat yaşarlar. “Zaman parayı,
para da malı kazanır,” demişler. Mesela zamanını iyi değerlendirmeyen bir
öğrencinin; ders çalışma ve ödev yapmaya isteği kalmaz, sonunda da başarısız
oluruz. Bunun için çocuklarımıza da “muktasid” olmanın önemini
aşılamamız gerekir.
Toplumun
ekonomik düzenini bozan ve “iktisadî” hayatı altüst eden iki temel husus
vardır:
a)
Birinci husus: Çalışıp üretmemektir. Üretim; insanın bir düşünceyi
geliştirip somut bir ürün haline getirmesidir. Üretken insanlar ve toplumlar,
ayakları üzerinde durmayı başarır, başkalarına muhtaç olmadıkları gibi, her
zaman önde ve gözde olurlar.
b)
İkinci husus: Şüphesiz ki, imkânların ihtiyaçlara göre
kullanılmamasından doğan israf ve savurganlıktır. Dolayısıyla toplumsal
görevlerimizden biri de; herkesin çalışıp Bir şeyler üretmesi ve savurganlıktan
şiddetle kaçınmasıdır.
Bilindiği
gibi “iktisad”ın zıddı israftır. İsraf; sağlığı, zamanı, parayı, malı ve
kısaca sahip olunan bütün imkânları -hiç artırmadan- yanlış, bilinçsiz ve
verimsiz bir şekilde kullanmaktır. Müsrifler, daima dışa bağlı ve bağımlı
yaşarlar ve hiçbir zaman ekonomik bağımsızlıkları olmaz.
(Devamı
haftaya…)