Dolar (USD)
34.42
Euro (EUR)
36.27
Gram Altın
2834.30
BIST 100
9389.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Ekim 2024

​İslâm'ın kısa bir tarifi- 11

İslâmda imandan sonraki en önemli vazife, ibadet etmektir. Şöyle ki, herkesin, hararetle cevabını aradığı soruların en önemlilerinden biri; insanın niçin yaratıldığı ve nereden gelip, nereye gittiği sorusudur. Aslında her insanın, bu sorunun cevabını ciddi bir şekilde araması ve bulması gerekir.

Peki, o zaman, bu önemli sorunun doğru cevabını kimden öğrenebiliriz? Elbette ki Rabbimizin Kelam-ı kadiminden... Çünkü insanı da kâinatı da yoktan var edip yaratan O’dur. O zaman kulak verip dinleyelim bakalım niçin yaratılmışız; Rabbimiz celle celâlüh bir âyet-i kerimede şöyle buyuruyor: “Ben, cinleri ve insanları, ancak Bana ibadet etsinler, diye yarattım!..” (Zâriyat 56) Demek ki asıl vazifemiz, Rabbimize ibadet etmektir!..

Evet, insanın yaradılış gayesi; Allahü Teâlâ’ya ibadet etmektir. Bu, önemli gerçeği anlatan başka âyet-i kerimeler de vardır, birkaçı mealen şöyledir:

“Hüküm yalnız Allah’ındır. O, size, kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir.” (Yusuf 40)

“Ey insanlar! Hem sizi hem de sizden önceki insanları yaratan Rabbinize ibadet edin!” (Bakara 21)

“Allah’a ibâdet edin ve hiçbir şeyi Allah’a ortak koşmayın!” (Nisa 36)

Ayrıca her gün kıldığımız namazlarda, defalarca; “ancak Sana ibâdet eder ve ancak Senden yardım dileriz,” (Fâtiha 5) âyet-i kerimesini tekrarlarız.

İbadet lügatte; itaat etmek, boyun eğmek ve tevazu göstermek gibi mânâlara gelir. İbadetin dinî anlamı ise; fiil ve niyete bağlı olarak yapılmasında sevap olan ve Allahü Teâlâya tazim ve yakınlık ifade eden şuurlu bir itaattir.

Bir davranışın ibadet olabilmesi için; onu yapan kişide iman, niyet ve ihlas olması gerekir. İbadetler dört kısma ayrılır:

a) İhlas, niyet, tefekkür, marifet, sabır, takva gibi kalbî ibadetler.

b) Namaz, oruç, dil ile zikir ve dua, ana-babaya iyilik, insanlara iyi muamele ve sıla-i rahim gibi beden ile yapılan ibadetler.

c) Zekât, sadaka, yakınlara ve fakirlere yardım, Allah yolunda infak gibi mal ve servetle yapılan ibadetler.

d) Hacca gitmek, cihat etmek gibi hem mal hem de beden ile yapılan ibadetler.

Asıl vazifemiz, yüce Yaradanımıza ibâdet etmek olduğuna göre; ibadetler, bütün işler yapıldıktan sonraya bırakılmaz, bilakis evvela onlar ifa edilir. Çünkü yukarıdaki âyet-i kerimelere göre Allahü Teâlâ, bizi ibadet etmek için yaratmıştır. Dolayısıyla Müslüman, hayatını, ibadetlerine göre tanzim emek zorundadır.

İbadetler, yüce Rabbimiz Allahü Teâlâ’ya itaatin göstergeleridir. Çünkü yalın ve teorik bir inanç yeterli değildir. Bu inancın, pratik olarak eylemle yani itaat ve ibadetle gösterilmesi ve sergilenmesi gerekir. İbadet; Allahü Teâlâ’ya itaat etmenin zirvesidir.

Kuşkusuz ibâdetin, -sevabın yanında- birçok dünyevî hikmet ve faydaları da vardır. Her şeyden önce ibadet; kişinin disiplinli bir hayata alışmasını kolaylaştırır ve onu iç çatışmalardan kurtararak faydalı işler yapabilme gücüne kavuşturur. Aynı zamanda toplu olarak yani -namaz gibi- cemaat halinde yapılan ibadetler, ferdin; sosyal uyumuna da yardımcı olur. Böylece kişi, mesut bir şekilde hayatını sürdürürken, toplum da anarşiden uzak; sâkin, mutlu ve huzurlu bir ortama kavuşur.

Ayrıca, sadece Rabbimizin rıza-i bârisini kazanmak için yaptığımız ibadetler sâyesinde; içimizdeki psikolojik patlamalara zemin oluşturan suçluluk kompleksinden kurtulma imkânını buluruz. Nice kötü hastalıklar vardır ki, onların kaynağı psikolojiktir. Mesela üzüntü ve keder sebebiyle birçok insan; şeker, ülser ve benzeri hastalıklara yakalanır.

Dolayısıyla ibadetler, hayatımız boyunca yapmamız gereken işlerdir. Birçok insan kendini şöyle kandırır: “Şimdi gencim, yaşlanınca tevbe eder, ibadetlerimi o zaman yaparım…” Bu, çok yanlıştır. Çünkü insanın ne zaman öleceği bilinmez. Dünyaya kendi irademizle gelmediğimiz gibi, ne zaman terk edeceğimiz de meçhuldür. Kaldı ki ibadet hayatın belli bir dönemine mahsus da değildir. Çünkü Dinimize göre; aklı yerinde olan her Müslüman, ergenlik çağına girdikten sonra ölünceye kadar Rabbine ibadet etmek ve yasakladıklarından kaçmakla mükelleftir.

(Devamı haftaya…)