Herkes kendi derdine düşmüş...

Ama aslında neler oluyor neler...

ABD uzun soluklu planlarıyla sadece bazı ülkeleri hedeflediğini gösterse de işin aslı öyle değil.

Birkaç ülkenin adı zikredilse de aslında plan büyük!

İçinde korkuların da umutların da yer aldığı bir rapsodi adeta...

Bakalım o inci gibi dizilen planlara biraz...

İşgal sonrası gelen yaptırımlara karşı AB ülkelerine enerji ticareti için “Ruble” şartını getiren Rusya, bu adımıyla doğal gaz üzerinden Avrupalıları tehdit ederek petrol fiyatlarını yeniden 130 dolar bandına ulaştırdı.

ABD Başkanı Biden’ın tüm girişimlerine rağmen Suudi Arabistan başta olmak üzere OPEC üyelerinin üretimi dengeleyecek bir artışa gitmemesi Rusya'ya karşı yaptırımların etkisinin kırılma ihtimalini ortaya çıkarınca ABD'nin kolları sıvaması gerekti.

Petrol fiyatlarındaki yükselişi dengelemek için 570 milyon varillik Stratejik Petrol Rezervi’nden altı ay boyunca günlük bir milyon varillik satış yapılacağını açıklayan Biden, bu hamlesiyle petrol fiyatlarını Brent tipinde yine 100 Amerikan Doları bandına yaklaştırdı.

FED’in enflasyonu düşürmek ve bilanço düzeltmek için faiz artışına gittiği bir zamanda enerji fiyatlarındaki artışın enflasyonu daha da azdırdığı herkesin malumu...

ABD bu nedenle iki yerden gol yiyordu.

Rusya’nın Ruble çıkışı çok güçlü bir çıkış olsa da, neticede paranın döviz olarak (ABD Doları, Euro) Rus bankasına aktarılması ve orada değiştirilmesi usulüyle yürütülen bir işlemi öngörüyor.

Bu da söylenenlerinin aksine uluslararası anlaşmaları çok da ihlâl etmiyor.

ABD, rezerv parasını yok edecek bölgesel paraların ortaya çıkma ihtimaline dayanan gündemler ise, Dr. Abdullah Altun’un ödül alan “Küresel Değer Zincirleri” çalışmasında da ortaya çıkan sonuca bizi götürüyor:

ABD’nin dünya ekonomisinde ürettiği değer ancak Çin, Rusya ve AB’nin birleşmesiyle üretilebiliyor.

Amerikalılar bunun çok farkında olacak ki, kısa zaman önce G20’de alınan kararla kendisine rakip olabilecek üretim gücüne sahip 20 ülkeye kurumlar vergisini sabitleme kararını kabul ettirdi.

2008'den bu yana para basmanın getireceği enflasyon öngörülmüş olacak ki taa 2012'de bu vergi düzenlemesi için çalışmalar başlamıştı bile...

Üstelik Biden bunu ABD merkezli Twitter, Facebook, Instagram, Linkedin vs. büyük teknoloji firmalarının para kazandıkları ülkelere vergi vermesi kararıyla ağızlara bal çalarak yaptı.

FED’in faiz artışı ile birlikte ABD Dolarına rakip bir paranın ya da üretim gücünün önüne geçmek isteyen Amerikan yönetimindeki akıl, hiç de hafife alınmamalı.

2014 yılında bu yana NATO’ya girmeye çalışan Ukrayna’nın Putin'in radarına girmesini sağlayacak gündemi meydana getirerek; AB, Rusya ve Çin iş birliğinin önünü kesen ABD’nin yaptıkları oldukça planla gibi görünüyor.

Zira hatırlanacak olursa ABD, Doğu Türkistan meselesiyle AB’yi Çin’e karşı ne kadar kışkırtmak istese de AB’nin Çin ile ticaret anlaşması yapmasının önüne geçememişti.

Ama ABD son oyunu ile küresel ekonomik zincire rakip olabilecek ve ABD rezerv parasına alternatif üretecek süreçleri nasıl da önceden yok etmeye çalıştığını gösterdi.

Su akar yolunu bulur.

Küresel ticaretin gerçeği, değer olabilecek nitelikte ürün üretilmesidir.

Buna hâkim olacak adımları atacak kişilerin öncelikleri de nitelikli ürün üretmek olmalıdır.

Ucuz iş gücü meselesi ihya etseydi Bangladeş şu anda dünyanın yükselen değeri olurdu.

Türkiye’nin jeopolitik konumunun sağladığı avantaj her daim kullanışlı bir kurtarıcı olsa da yüksek teknoloji ve nitelikli üretim ile gerek kültürel, gerek dinsel, gerek ise dilsel yakınlık duyulan alanlarda ortak pazarlar oluşturulmasının önemi daha da bir ortaya çıkıyor.

Denkleme 1 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğü ile neden Türk Dünyası da eklenmesin!

Değil mi?