İşgalci İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırımda elini tutan yok; istediği gibi hareket edebiliyor. Bu savaşta onu yavaşlatan, değişik stratejik kararlar almasına neden olan veya ateşkes koşullarını kabul etmesine neden olan tek şey: Gazze’nin direnişinden başka bir şey değil. Gazze dışında işgalci İsrail’e mâni olan/olmaya çalışan herhangi bir güç yok.

İşgalci İsrail, son bir yıl içinde Gazze’yi lime lime parçalara ayırdı adeta. Gazze’nin en kuzeyinde Mefalsim Koridoru ile Beyt Lahiya, Cebaliye ve Beyt Hanun’u dar bir alana hapsetti. Erez Sınır Kapısı ile Mefalsim Koridoru arasında kalan bu yerler yardımların aylardan beri uğramadığı, insanların açlıktan can verdiği bir coğrafyaya dönüştü. Türlü yokluklara rağmen bu bölgede Hamas varlığını sürdürmeye ve direnmeye devam ediyor.

Netzarim Koridoru, Gazze şehrinin güneyinde yer alır. Hacer El-Dik ve Al-Magraga bölgelerine bitişiktir ve meşhur Salahaddin Caddesini tam ortasından kesmektedir. Gazze’nin orta kısımlarında yaşayan yüz binlerce kişinin kuzey-güney aksında hareket etmelerini engellemek amacıyla açılmış bir alandır.

Kissufim Koridoru ise Deir el-Balah ve Han Yunus arasında açılmıştır. Han Yunus’u Deir el-Balah’tan vedahi tüm kuzeyden koparmaktadır.

Gazze’nin en güneyinde yer alan koridor ise Philadelphia’dır. Refah’ı Mısır sınırından ayıran, 100 metre genişliğinde ve 14km uzunluğunda olan bu alan Gazze’ye yönelik tüm ikmallerin ustura gibi kesen bir kırbaca benzetilebilir. Bu dört işgal koridorunun varlığına rağmen Gazze direnişi, binlerce işgalcinin canını aldı. Bir o kadarını sakat bıraktı. İsrail güçleri, esirlere asla ulaşamadı ve ateşkes masasına oturmak zorunda kaldı. 19 Ocak 2025 günü yürürlüğe giren ateşkes 42 gün süreyle yürürlükte kaldı ve çeşitli esir takasları gerçekleşti. Tüm bu haftalar sonunda 19 Mart günü, ABD Başkanı Donald Trump’ın da verdiği destekle işgalci İsrail tekrar saldırılarına başladı.

Böylesine kritik 4 alanı işgal eden, buralardaki tüm yapıları bombalayan, kalanları da dozerlerle yıkıp dümdüz alanlar oluşturan işgalci İsrail yeni bir koridor açtı: Morag Koridoru. Philadelphia Koridoruna paralel olarak oluşturulan bu yeni hat, sınır şehri olan Refah’ı Han Yunus’tan ayırmak amacıyla inşa edildi. Onlarca yıl işgal altında kalan ve Yahudilerin Morag adını verdikleri bu alan şu an seyrek nüfuslu bir bölge ve bu alanın insansızlaştırılması için sahada infazların yapıldığı bilgisi geliyor. Morag Koridoru, Refah üzerinde daha fazla basınç yapılmasını ve şehrin Gazze’nin kalanından tamamen izole edilmesi fikri üzerine oluşturuldu. Morag Koridoru sayesinde Refah’a yapılacak hava saldırılarında sivillerin kaçabileceği hiçbir yer kalmayacak. Philadelphia ile Morag arasındaki küçücük bir alanda sıkıştırılan Refah halkı adeta presten geçirilecek. Sadece Refah değil Han Yunus da bundan direkt olarak etkilenecek. Yahya Sinvar’ın ve tüm Gazze liderlerinin doğduğu şehir olan Han Yunus, Morag Koridoru ile Kissufim Koridoru arasında mengeneye alınırcasına sıkıştırılacak. Bunların hepsi göz göre göre yaşanacak. Gazze’nin yok olma eşiğine geldiği vakitlerdeyiz.

İşgalci İsrail’in yarım asırlık projesi olan ve Beyrut Kasabı lakaplı Ariel Şaron'un 1971 yılında gündeme getirdiği ‘Beş Parmak Planı’ bu beş koridorun aktif hâle getirilmesiyle böylece tamamlanmış oluyor. İsrail, öyle ya da böyle adım adım Filistin’i işgale devam ediyor. Buna karşın Müslüman olarak bizlerin elle tutulur bir projesi bulunmuyor. Günü kurtarmaya yönelik ve işgalcinin müsaade ettiği sürece yapılan yardım çalışmaları ve sağlık hizmetlerinden öte işgali geriletmeyi bırakın durduracak yahut yavaşlatacak herhangi bir çaba görünmüyor. Bunun tek istisnası Suriye’deki gelişmeler olsa gerek. Onlarca yıldır Baas rejimi tarafından konsolide edilen Müslümanlar, devrim sonrası yeniden yapılanma içerisine girdiler. Türkiye’nin de desteği ile profesyonel bir ordu hüviyetine dönüşebilirlerse, buna vakit bulabilirlerse, sabotajlara rağmen hızlı hareket edebilirlerse işgalci İsrail’e en büyük tehdit kuzeyden, Suriye’den gelecek gibi görünüyor. Şimdiden Duma şehrinde İsrail unsurlarına zayiat verdiren Müslümanların ilerleyen süreçte geliştirecekleri tavır, Gazze ve Kudüs için de kritik öneme sahip olacak.

Gazze, boynuna geçirilen beş ilmekten dolayı nefes almakta zorlanırken, vakit daralıyor. Yok oluşun eşiğine gelen/getirilen Gazze’yi kurtarmak için liderler el mi uzatacak yoksa sıranın kendilerine gelmesini beklerken soykırımı izlemeye devam mı edecekler hep birlikte göreceğiz.