Türkiye'nin enerji köyü!
Geçtiğimiz hafta Çarşamba günü Karakaya Hidroleketrik
Santrali’ne düzenlenen teknik geziye 13 kişilik bir heyetle katılma fırsatım
oldu. Karakaya Hidroelektrik Santrali, GAP projesinin bir parçası olarak Fırat
Nehri üzerine kurulu olup Türkiye’nin en büyük “ikinci” enerji santrali.
Karakaya Barajı, 1976-1987 yılları arasında yapılmış olup adını da barajın yer
aldığı Karakaya Köyü’nden alıyor. Yapıldığı yıllarda o bölgede yer alan birçok
köy boşaltılmış, kuş uçmaz kervan geçmez bir yer diyebiliriz. Şehir merkezine
oldukça uzak dağların arasında bir yer…
Santralin yer aldığı Karakaya bölgesine varmaya değin
kanyonlar arasından gidilen kıvrımlı yollar insana farklı bir ülkede seyahat
ediyormuş havası yaşatıyor. İhtişamıyla, ulaşımıyla, düzeniyle, üretimiyle,
çalışma sistemiyle gerçekten insanı büyüleyen bir yer. Devasa dağların
arasından açılmış yolları aşarak, tünellerden geçerek, çok aşağılarda yer alan
Fırat Nehri’ni tepeden kuş bakışı ile izleyerek vardığımız Karakaya HES
girişinde bizi öncelikle güvenlik görevlisi arkadaşlar karşıladı. Barajın ve
santralin bulunduğu binlerce kilometrekarelik alana her isteyen giremiyor. Önceden
resmî izin alanlar girebiliyor.
Karakaya HES, şehir ve ilçe merkezinden kilometrelerce
uzakta bir yer olması nedeni ile bu bölgeye adeta bir yaşam alanı kurulmuş.
Misafirhanesi, yemekhanesi, restoranı, berberi, marketi, lojmanı, spor alanı,
okulu yapılmış ama sadece barajda çalışanlar faydalanabiliyor. Bu lojmanlarda
müdüründen personellerine, güvenlik görevlilerinden burada çalışan
öğretmenlerine değin herkes kalıyor. Dışarısı ile irtibatları kesik bir bölge,
ama kendi içinde bir yaşam alanı dersek sanırım yanlış olmaz. Bu bölgenin
güvenliğini ise jandarma sağlıyor. Jandarma ekibi de yine buradaki lojmanda
kalıyor. Bir askeri bölgeye giriyorsunuz havasını veriyor insana. Dediğim gibi
Enerji Bakanlığı’ndan izin almadan herkes istediği gibi rastgele bu bölgeye
giremiyor.
Önceden izinlerimizi aldığımız için gideceğimizden haberleri
vardı. Güvenlik görevlisi arkadaşlar bizi kapıda “Hoşgeldiniz” diyerek
güleryüzle karşıladılar. Ardından “bizim güvenliğimiz” için jandarmaya bilgi
verildi. Sağ olsunlar jandarmadan iki komutan bize eşlik edip gün boyu
yanımızdan hiç ayrılmadılar. Şehir merkezinden yaklaşık iki buçuk saat
uzaklıkta olması nedeni ile varışımız öğleyi bulmuştu. Sağ olsunlar önce
yemekhaneye götürdüler. Öğle yemeğimizi yedikten sonra kuş bakışı olarak
kilometrelerce aşağımızda yer alan Fırat Nehri’ni izleyip, fotoğraflarımızı
çektikten sonra aracımıza binip yaklaşık 13 km uzaklıkta bulunan baraja ve
santrale doğru yol aldık. Tabii yine jandarma görevlileri bize eşlik ederekten…
Bu 13 km’lik yol sıradan bir yol değil, 5 kilometresi düz, 8 kilometresi ise
kıvrımlı ve adeta kaydırak gibi dimdik bir yamaçtan oluşuyor. Biz elektriğin
üretildiği tesisi görmek için ilk defa bu yola gidiyor olsak da, burada çalışan
mühendisler, teknik elemanlar, yetkililer ve diğer personeller bu uzun ve
tehlikeli yolu her gün sabah inip akşam çıkıyorlarmış. Biz nefeslerimizi tutmuş
ve adeta yüreğimiz ağzımıza gelmiş bir şekilde dudaklarımızdan dökülen dualar
eşliğinde nihayetinde bir iki tünelden de geçerek baraja vardık. Yaklaşık 20
kişilik bir ekip tesisin avlusunda güleryüzle bizi karşıladı. Kendileri ile
tokalaştıktan sonra içeriye, elektrik enerjisinin üretildiği, TEİAŞ’a
gönderildiği ve üretim ile gönderimin kontrol edildiği kumanda odasına
götürdüler.
Nedenini sormadık ama bu alanda fotoğraf çekiminin yasak
olduğu söylendi. İçeriye girdiğimizde karşımızda 6 ünite yer alıyordu. İçeride
mühendis arkadaşlar teknik bilgilendirmeyi bizlere yaptılar. Merak ettiğimiz
soruları sorduk ve alanında uzman oldukları izlenimi uyandıran bu ekip her türlü
sorumuza tatmin edici cevapları verdiler. Elektrik enerjisinin nasıl
üretildiğini, generatörleri, trafo odalarını ve çalışma sistemlerini bize hem
anlattılar hem de o tehlikeli alanlara gitmemize gerek kalmadan içerideki o
bölgelere kurulu kameraları açarak anlık olarak gösterdiler. Mühendis bir
arkadaşın bu gördüğünüz generatör 980 ton ve bu santralde 6 adet generatör var
dediğinde şaşırmış işin ne kadar büyük ve devasa olduğunu anlamıştık. Baraj
1800 Megawatt güç ile yıllık 7354 GWh’lik elektrik enerjisi üretiyor. Bu
rakamlar çok büyük devasa rakamlar. Birçok ilin elektrik enerjisi bu santralde
üretiliyor. Bölgeye hitap ediyor. Santrali gezmemiz bile bize büyük ve güçlü
bir devlet olduğumuzu hissettiriyor.
Bu santraldeki tüm çalışanlara ne kadar teşekkür edersek az
gerçekten. Hepsine ayrı ayrı, içtenlikle teşekkür ediyoruz. Bizimle her adımda
irtibat halinde olup güzel bir teknik gezi programı hazırlayan Mustafa Akgeyik
Bey’e ekip adına şükranlarımı iletiyorum. Bizi büyüleyen, ihtişamıyla
etkileyen, şaşırtan, adrenalinimizi yükselten, heyecanlandıran güzel bir günün
ardından heybemizde güzel anılar, yüzümüzde tebessümle, ufkumuzda yeni
projelerle buradan ayrılıyoruz.