Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Kasım 2024

Siyasetin yapamadığını eğitim yapar

Bilindiği gibi medeniyet “mdn” kökünden gelir. Mdn aynı zamanda hem sekene/skn hem de kame/ekame anlamlarına sahiptir. Her iki kelime de sükûn bulmak, oturmak, sakin olmak gibi anlamlara gelir ancak İhsan Fazlıoğlu’na göre kame/ekame aynı zamanda dik durmak demektir. Oturarak-mesken edinerek- dik durmak.

İnsanın beşeri tarafı sakin iken dik duran insani tarafı akli/manevi yönüdür. Dik durmadan, akıl sahibi olmadan, yeri yurt edinme noktasında cesur adımlar atmadan, büyük düşünmeden ülkenize hizmet edemezsiniz.

İhsan Fazlıoğlu Hoca bu meseleyi uzun uzun anlatır.

Sevgili dostlar, bilindiği gibi bizler 1699 yılında yapılan Karlofça Antlaşması’ndan bu güne beka-i devlet kaygısı yaşayan bir milletiz.

İbn Haldun’un ”Mağlup, galibi taklit eder, ona benzemeye çalışır” tespitinde olduğu gibi CHP marifetiyle de yıllardır taklide zorlandık.

Özümüzden, geçmişimizden, kendimizden, tarihimizden, medeniyetimizden uzaklaştırıldık. Ömrümüz darbelerle, yoksullukla ve hasretle geçti.

Türkiye, CHP zihniyetinin ürettiği asimilasyoncu, farklılıkları dışlayan, ilim ve kültür birikimini kesintiye uğratan, baskıcı, ideolojik, dar politikaları geride bıraktı. Bıraktı ama tesiri hala devam ediyor.

Uzun zamandır da tarihi kültürel ilim irfan geleneğiyle temas kurma, yeri yeniden yurt tutma ve ortak akıl inşa etme anlayışı üzerine kurulu yeni bir şuurun, bilincin oluşması için çaba sarf ediyoruz.

Eskiden açılan yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Ne var ki eğitim yaramız hala kanıyor.

Bakınız, Türkiye’de eğitim hayatını tanzim eden kanunların darbe dönemlerinde cuntacı generaller marifetiyle hayata sokulduğu bir gerçektir.

Örneğin 222 sayılı İlköğretim Kanunu’nun kabul tarihi 1961, 1739 sayılı Eğitimin Temel Kanunun kabul tarihi ise 1973’tür. 1982 darbe anayasasındaki eğitim kanunu da bugün hala geçerliliğini sürdürmektedir.

28 Şubat MGK Kararlarını söylememe gerek bile yok. İsmail Hakkı Karadayı’nın 8 yıllık kesintisiz eğitim yasası, Çevik Bir’in meslek liselilerinin önünü tıkayan katsayı uygulaması gibi sayabileceğimiz çok sayıda kanun ve yönetmelikler çıkarıldı.

Hakkını yemeyelim, AK Parti, dönemin baskıcı ve despot kararlarının çoğunu değiştirdi ve eğitim sistemine bir nebze olsun nefes aldırdı.

Ne var ki Türkiye’de eğitim yapı ve anlayış olarak bugüne kadar hiçbir değişikliğe maruz kalmadı. Kısacası bugüne kadar hiçbir güç eğitim sistemini değiştiremedi.

Ülkeyi Gladyo’nun talimatlarıyla her darbe döneminde hizaya sokan, sosyal, siyasi ve ekonomi alanlarında gerileten, tırpanlayan hem içeride hem de dışarıda elini kolunu bağlayan Amerikancılar eğitim alanı da boş bırakmadılar.

Global ölçekte gerçekleşen operasyonları yürüten bu ihanet şebekesi eğitim kurumlarını vesayet üreten birer fabrikalara dönüştürmekten geri kalmadı.

Medya, sivil toplum, siyaset, dernek, işadamı ve sanat dünyası üzerinden çok kapsamlı bir sistem kuran küreselci derin yapılar eğitim aracılığıyla topluma sürekli olarak nifak soktular.

Böylelikle eğitim sistemi bir mekanizma olarak ülkeyi yerlilikten uzaklaştırarak Amerika’nın emellerine hizmet etmesi için iyi bir imkân sunuyordu.

Oysa Türkiye’nin değişen dünya ve bölge dengeleri içinde, bu değişimi anlayıp, ayak uydurabilecek, vizyon ve proje sahibi, aldığı bilgiyi sağlam analiz edebilecek bireylere ihtiyacı olduğu açıktır.

İçeride birlikteliği esas alan Türkü, Kürdü, Alevi’yi, Suniyi, seküleri, dindarı, bir arada çatışmadan tutabilen, medeniyet perspektifli, içinde yaşadığı toplumun geçmişi ve bugünü ile barışık, farklılıklara hoşgörülü, ahlaki değerleri benimsemiş bireyler yetiştirmeye özen gösteren bir eğitim sisteminin artık devreye sokulması bir zorunluluktur.