Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.23
Gram Altın
2962.60
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Mart 2024

​Gekbuze şiir şöleni

Çok çeşitli tarifleri yapılmıştır şiirin. Kimisi “musikiden farklı bir musiki” diye tarif etmiş. Kimisi “Kelimelerle güzel şekiller kurma sanatı” demiş. “Zamanı durdurma becerisi” diyenler olmuş. “Ruhun hezeyanı” diye tarif edenler çıkmış. Necip Fazıl Kısakürek şiiri “Allah’ı, sır ve güzellik yolunda arama işidir” diye tanımlamış. Bana göre de şiir “Hakka yakınlıkta, hakikat iklimine girebilmek” diye tarif edilmelidir.

Birçok ulusun yurdu veya gelip geçtikleri ve medeniyetlerinden izler bıraktığı yer olan Kocaeli yarımadasında bulunan Gebze’nin tarihte kullanılan isimlerinden biri olan “Gekbuze” ye atıf olarak isimlendirilen ve birçok şairin katıldığı Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Kocaeli şubesinin organize ettiği “Gekbuze Şiir Akşamları”nın üçüncüsüne de katılma fırsatım oldu. “Zulme Karşı Şiir” temasıyla icra edilen şiir gecesinde duygulu anlar yaşadık. Gazze başta olmak üzere tüm mazlumlar adına okunan şiirlerle tarihe not düşüldü.

Mustafa Özçelik, Çanakkale şehitlerine, Filistin’de, Doğu Türkistan’da ve dünyanın her yerinde zulme uğrayan mazlumlara adadığı “Yağmurların serinliğinde geldiler / Açtılar tarihin yakamoz sayfasını / Ölümün kefareti aşkın kehaneti /Ve hayatın endamıyla bir sabah / Yağmurların serinliğinde geldiler.” Şiiriyle zulme karşı duruşunu gösterdi.

Şüheda Tahmaz, “Kadavrada kalbim” başlıklı şiiriyle “Gelişin bir mevsimi ayaklandırır içimde diyecektim, demeyeceğim. / Kalbimde şakıyan kuşları beslemeyeceğim. Sana elimde olan tek şeyi getirdiğimi bilmeni isterdim.” diyerek duygularını döktü kâğıda.

Zeynep Arkan, “Şans” şiiriyle “Bozulmaz anlaşmalar severim. / Bakış açımla imzaladığım kontrat / Kendimi kilitlediğim ve açtığım yine kendimle / Kendimi kurban edip yine kurtarırken kahraman / kendimi sanık sandalyesine oturtan.” dizeleriyle direndi zulme.

Bestami Yazgan “Çocuğa kurşun değse / Kırılan çiçek olur, / Çocuk ölmesin diye / Çırpınan yürek olur, / Eğer çocuk ölürse / Yoldaşı melek olur, / Yorganı ak yıldızlar, /Döşeği ipek olur.” dizeleri ile başlayan “Tanıdım Seni Katil” adlı şiiriyle bayrak açtı zulme.

Betül Zarifoğlu babası Cahit Zarifoğlu’nun seksenlerde yazdığı “Daralan Vakitler” şiirindeki “Yanakları saçları gözleri yanmış / Zehirli gaz bombaları / Yılan gibi sokmuş yalamış gövdelerini / Ağızları, / küçücük dilleri yanmış / Bütün Beyrut sapsarı kalmış / Sanki ağlamak imkânsız / Başları / Paletlerle ezilmiş babaları / Yahudi doğramış analarını / Binlerce çocuk topların betonların altında” sözleriyle dününü ve bugününü anlattı mazlum kardeşlerimizin.

Harun Yakarer “Artık Ateş” şiiriyle duygularını aktardı bize. “Gürül gürül akmayan ırmaklardan bıktım / Sicim gibi yağmayan yağmurdan / Derin bir arzu gibi dönmeyen başlardan” sözleri yankılandı salonda.

Yahya Çerkez Ahmet Yıldırımtepe’nin “Bir sevda kölesiyim omuzlamış dağları / Sırtımdaki yük ile aşıyorum çağları” dizeleriyle başlayan şiirini seslendirdi.

Enes Yaylalı da Konya’dan selam getirdi ve “Dev Aynası 2” adlı şiirinde “Gezdim kırk arşın kırk asırlık şehirleri” diyerek duygularını yansıttı bize.

Yunus Karadağ “Çocuk” şiirinde çocuğu “Peygamberin sırtını yaslandığı”, “Güllerden güzel”, “Üç bin yıllık bir zeytin ağacı” diyerek tanıttı bize.

Yahya Doruk kendi şiiri “Senle ben bir değiliz Simhan, Aramızda dağlar kadar fark var” ile seslendi seyircilere.

Rabia Nur Tonlak ise “Her şey yapılabilir bir beyaz kağıtla / Uçak örneğin, uçurtma mesela” diyerek duygularını dile getirdi.

Seyyid Ensar’da “Mutfak Balkonunda Yaşlanmak” başlıklı şiirinde “Yaz bitti / Takvim kızaran yanaklarını okşuyor iğdelerin / üzerinde dünyanın saat beş var” diyerek karşı durdu zulme.

Hacer Alioğlu tüm şehitleri saygıyla anarken “Kalbime kelepçe, dilime kilit / Taktım gidiyorum hoşcakalınız / Ardım sıra yolda zifiri bulut / Kaktım gidiyorum hoşcakalınız” dedi.

Ben de Yüce Yaradan’ın lanetlediği, tüm zamanların en zalim devleti ve milleti karşısında zulme uğrayan mazlum kardeşlerimize ithaf ettiğim “Mescidi Aksa” şiirimle katıldım programa. “Ey nebiler beldesi, ey yetimler başkenti / Şimdi kıyam zamanı, uyan ve kalk Müslüman” dizeleriyle bitirdik geceyi.

Halk ozanı ve eğitmeni Ünal Dursun bağlamasıyla hem şiirlere eşlik etti, hem de sevilen türküleri sunarak katkıda bulundu geceye.

Gül ve Gönül Şairi Bestami Yazgan’ın deyimiyle “Şair kalemini bir kılıç gibi kullanmalıdır” diyerek bitirelim sözü…