21. yüzyıl becerileri
21. yüzyıl becerileri, 21. yüzyıl toplumlarında
ve iş alanlarında başarılı olabilmek için eğitimciler, iş dünyası liderleri,
akademisyenler ve devlet kurumları tarafından kabul görmüş yetenek ve öğrenme
eğilimlerini, okuryazarlıkları, yetkinlikleri içeren becerilerdir. Bu
beceriler, bireylerin hızla değişen, dijital bir toplumda başarılı olmaları
için gereken becerilere odaklanmaktadır.
Nedir? 21. Yüzyıl Becerileri, öğrenme
yeterliliklerini İngilizce karşılığı 4 C olarak ifade edilir. Bunlar, işbirliği
(Collaboration), iletişim (Communication), eleştirel düşünme (Critical
Thinking) ve yaratıcılık (Creativity) olarak sıralanmaktadır.
İletişim
İletişim
(İng. communication; esk. haberleşme) en basit anlamda konuşan ile dinleyici
arasında ileti alışverişi anlamındadır. Daha geniş olarak iletişim kişiler
arasındaki duygu, düşünce, bilgi, veri ve görüş aktarımı olarak açıklanabilir.
Günlük
hayatta iletişimi başarabiliyor muyuz? İşin doğrusu son okuduğum bir haber hiç
de sevindirici değildi. Uzmanlık seviyesinde insanları bunu yapması beni
üzmekte.
Uzman
Habere göre apartmanda yaşanan bir
anlaşmazlığın ardından bir erkek bir anne ve kıza dehşeti yaşatıyor: Bayanları
yumruklayarak darp ettiği ve muhabire de küfür yağdırdığı aktarılıyor. Bir
bayan şunları söylemekte: “Gözümün hali bu şekilde. Ölümle tehdit etti, ertesi
günü balkondan aşağıya gelip bize bıçak salladı" diyerek yardım istedi. (https://www.mynet.com/profesor-dehset-sacti-
20.10.24)
Şimdi bunu sıradan bir adli vaka ve ne var
diye sorabilirsiniz. Bu olayı ilginç kılan bahse konu kişinin, akademisyen,
üstelik iletişim uzmanı ve daha da önemlisi iletişim fakültesi dekanı olması.
Haberi okuyunca ilgili şahıs ile ilgili bir
tarama yaptım: İletişim Fakültesi Dekan Vekili olarak gözüküyor. Bu fakültenin
“Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümünü” bitirmiş, konu ile ilgili yurt içinde
yurt dışında eğitim ve araştırmalar yapmış. 2004 lisans eğitimini bitirdiğine
göre yaşı 40’ı geçmiş olmalı. ‘A'dan Z'ye İletişim Çalışmaları’ başlıklı bir kitapta
bölüm yazmış. ‘Erkek Ergenlerin Psikolojik Sağlamlık Düzeylerinin İncelenmesi
konusunda’ bir yüksek lisans tezine danışmanlık yapmış.
‘A'dan Z'ye İletişim Çalışmaları’ ve ‘Psikolojik Sağlamlık’ kulağa hoş geliyor. Ama
davranışlara bakılırsa sanki ironi yapılmış.
Daha
önce “Doktor Hasta Olursa!” başlıklı
bir yazımda benzer bir durum çerçevesinde bir değerlendirme yapmıştım (bk. https://www.milatgazetesi.com/yazarlar/doktor-hasta-olursa-6408/)
Doktor
Hasta
Bu
yazımda topluma rehber olacak doktor, din adamı, eğitimci gibi lider
meslek/şahsiyetlerin sağlam karakterli ve dengeli olmasına dikkat çekmiştim. İki
olay/haber çerçevesinde bir değerlendirme yapmıştım. Hatırlatalım:
Haberin birincisinin konusu hastanede muayenehane
odasını paylaşamayan iki doktorun kavgasıydı. Olay şuydu: Bir Devlet Hastanesi'nde görevli kadın
doktor meslektaşının kendine tokat atıp darp ettiğini ileri sürerken, bay
doktor ise bayan doktorun karnına tekme atıp, gömleğini yırttığını savundu.
İkinci haber ise “Camide imam ve müezzinin kanlı tartışması”
başlıklıydı. Bu haberde olay şuydu: Bir camide görevli müezzin aynı camide
görevli imamın plastik tabureyle saldırısına uğradı. Aldığı darbelerle kanlar
içinde camiden kaçan İmam yakında bulunan jandarma lojmanına (askerlere)
sığındı. Müezzinin kafasına 10 dikiş atıldı.
Düşünelim
Şimdi bu çatışmalarda ‘insan’ ve iletişim üzerine
uzmanlık seviyesinde eğitim almak, karşı cinsiyetle iletişim ve yaşın getirdiği
olgunluk dikkate alınarak uzun bir yazı yazılabilir.
Defalarca anlatmaya çalıştım: Aile ve kurumlarda
verilen eğitim (birlikte eğitim sistemi olarak
düşünebilirsiniz) sorunlu. Yoksa belli yaşa gelmiş ve insan üzerine uzun
eğitimi almış insanlar bu şiddette bir çatışma yaşar mı?
Bozulan şeyi düzeltecek
etkenler vardır. Ama bir etken var ki bozulmuşsa artık düzeltme için
karamsarlık artar. Bir toplumun ayakta kalmasında eğitimci (öğretmen ve
akademisyenler) ve din görevlilerinin önemli olduğu kanaatindeyim.
Tesellimiz bu üslubun ilgili
meslek mensuplarının hepsi için geçerli olmayacağıdır.
Ne yapmalı: 21. yüzyıl
becerilerini okulda ve ailede öğrenmeli ve öğretmeliyiz.
Son söz: Sorun
çözücülerin kendi sorun olmamalı.