Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü'nde Sırp postalları
Her şehrin bir sembolü vardır. Bu simge yapılar hem tarihi bir belleği diri tutar hem de istikbale dair mesajlar verir. Buradaydık ve halen buradayız derler sessiz sedasız. Görkemli bir duruşla mazinin abidevi selamını alıp, âtinin yaşayanlarına iletirler. Camiler, köprüler, medreseler birer elçi olup yüzlerce yıl boyunca durmaksızın bu mesajı taşımak için beklerler. Şehirler, düşman tarafından ele geçirilince de yıkılıp, yakılıp yahut ahıra çevrilerek halka anlayacakları dilden mesajlar gönderilir. Sembollerin yitirilmesi de başka sonuçlar doğurur. Bugün Yunanistan’ın sınırları içinde yüzlerce camiden eser kalmamasının o coğrafyada amnezi denilen travmatik unutkanlığa neden olduğunu söyleyebiliriz. Anıtlar, abideler, ibadethaneler; toplumun derinlikli hafızalarıdır.
Semboller her zaman
yıkılmaz. Başka mesajlar için de kullanılabilirler. Bosna’nın Vişegrad şehrinde
16. yüz yıl sonlarında Sokullu Mehmet Paşa’nın Mimar Sinan’a yaptırdığı 11
gözlü köprü de şehrin Osmanlı İmparatorluğu ve alem-i İslam ile olan bağını
temsil ediyordu. Güzelim Drina nehri üzerinde taştan bir inci gerdanlık gibi
durur idi Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü. Sırplar, 1992 yılında Bosna’yı kan
gölüne çevirmeye bu köprü üzerinden başlamışlardı; tüm kente ve ülkeye mesaj
vermek için. Sırp caniler, kadın erkek, çoluk çocuk tüm müslüman sivilleri
köprünün üzerinde toplayıp, boğazlarının keserek nehre atmışlardı. Drina, kızıl
akmıştı, kızıl. İşi eğlenceye çeviren Sırp askerler de vardı: insanları tutup
köprüden atıyor ve onlar suya düşmeden vurma yarışına girişiyorlardı. O kadar
çok insan atmışlardı ki Drina’ya; yer yer ceset tepeciklerinden suyun akıntısı
yön değiştiriyordu. Yüz yılın başında Mora’da, Tripoliçe’de, Navarin’de,
Agrinio’da, Sakız adasında, Hydra’da, Ustrumca’da, Drama’da, Priştine’de,
Dedeağaç’ta, Vodina’da, Ferizovik’te, Poroy’da, Serez’de, Kumanova’da görülen
katliamlar; yıllar sonra Bosna’ya taşınmıştı.
Drina
köprüsünde yaşanan ve kentin her tarafında devam eden bu vahşeti Boşnaklar
büyük bir üzüntüyle hatırlıyorlar. Adem Omeragic'in Pionirska Sokağı'ndaki
evinde, Meho Aljic'in Bikavac kasabasındaki evinde diri diri yakılan,
üzerlerine havan topu fırlatılan, camdan kaçmaya çalışan Boşnakların da
kurşunlandığı Vişegrad’ta acılar hâlâ diri. Her yıl Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü’nden “3
bin hayat için 3 bin gül” adlı etkinlik ile öldürülen her Boşnak için Drina
nehrine bir gül bırakılıyor. Boşnaklar için hüznün sembolü olan bu köprü,
Sırplar için ise bir zafer anıtına dönüştürüldü ne yazık ki. Bosna içerisinde
olan bu köprü Dayton antlaşması sonrası oluşturulan Sırp Cumhuriyeti içerisinde
bulunuyor ne yazık ki. Sırbistan’dan değil; Bosna’nın içerisinde Doğu
Saraybosna’da oluşturulan Sırp Cumhuriyeti’nden bahsediyorum. Bosna içerisinde
bir devlet gibi hareket etme gayreti içinde olan Sırp Cumhuriyeti, 9 Ocak
gününü “Sırp Cumhuriyet Günü” olarak anıyor. Bu kararın Anayasa Mahkemesi
tarafından yasaklanmasına rağmen Sırbistan ve Rusya’nın destek verdiği Sırp
Cumhuriyeti lideri Milorad Dodik’in tahrikleriyle, kutlamalar tepeden tırnağa
silahlı, uzun namlulu tüfekleri de olan Sırp polisleri yürüyüş yaparak
Boşnaklara meydan okumaya devam ediyor.
30 yıl evvel 9 Ocak’ta “Bosna kasabı”
lakaplı savaş suçlusu Radovan Karadzic, Sırp Cumhuriyeti’ni kurduklarını ilan
etmişti. Bu tarih aynı zamanda çoğunluğunu Müslüman Boşnakların oluşturduğu yüz
binlerce insanın hayatını kaybettiği ve bir soykırıma dönüşen Bosna Savaşı'nın
başlangıcı oldu. Böylesine Boşnaklar için korkunç çağrışımları olan bir günde,
Bosna içinde aralarında katliamlara karışan askerlerinde bulunduğu Sırp Cumhuriyeti emniyet mensupları, geçtiğimiz yıl
yaptıkları geçit töreninde Osmanlı Sultanı I. Murat’ı şehit eden Sırp soylusu
Miloş Obiliç’e ve Orta Çağ’daki Sırp devletinin kurucusu olan Stefan Nemanya’ya
atfen “Obiliç’in
şanı için, Nemanyiç’in haçı için” sloganları atabilme cesareti
gösterebiliyorlardı. Bosna’da Obiliç’in övülüp Sultan Murat’ın hakarete maruz
kalması nasıl mümkün olur?
Geçen yıl gerçekleşen
provakatif yürüyüşten sonra bu sene ilk kez Sırp Cumhuriyeti entitesinin idari
merkezi Banja Luka dışında Doğu Saraybosna’da gerçekleştirildi. Hatta Vişegrad’ta
devam eden Sırp kutlamaları Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü üzerinde devam etti.
Köprü, dumanlarla Sırp Cumhuriyeti renklerine büründürüldü. Soykırımın
başladığı, dünyanın en kanlı köprüsünde Sırp kutlaması yaparak tüm ülkeye
meydan okuması yapıyor Milorad Dodik.
Yaşanmış bir soykırımın üstüne, insanların acıları ve
hassasiyetleri üzerinde tepinen, kahkahalar atarak kendinden geçen,
söyledikleri marşlarla değerlerimize savaş açan, Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü
üzerinden verilen mesajlarla Sırplar’ın tahrikleri nereye kadar sürecek?
Bosna’da akıbet ne olacak bilinmez ama katille maktulün aynı evde ömür boyu
yaşayamayacakları bir gerçektir. Bosna içinde ağır silahları, zırhlı araçları
ve tamamı Sırplardan oluşan polis gücüyle bir Sırp Cumhuriyeti, devlet içinde
devlettir ki, bu güçle ortada barış ortamı olmaz/olamaz. Bosna’da Boşnakların
sabrı taşıyor, Sırpların ise suyu ısınıyor.