Nuri Demirağ
Oğluma Nuri Demirağ’ın Hayatını
anlatıyorum. Bana ne onun hayatından, diyor.
Nuri Demirağ da zamanın Selçuk Bayraktar’ı değil miydi? Vatanını ve
ülkesini sevmek uğruna nelerini feda etti. Günümüzde çocuk yaştaki birine Nuri
Demirağ’ı anlatmak biraz zor. Belki Nuri Demirağ’ın hayatı çekici gelmedi.
Nuri Demirağ’ın hayatını bugün
gençler de okumak istemiyor. Daha doğrusu onlara Nuri Demirağ ne kadar
anlatıldı, ne kadar duyuruldu. Gençler daha çok futbol yıldızları, sinema yıldızlarına
meyilli durumda. Onları rol-model almış durumda. Futbolun, sinema sektörü
onların gözünü kamaştırıyor. Hâlbuki bilmiyorlar. Bu yıldızların ışığı yok. Ya
da gençler, bir vukuat peşinde koşan meşhur dolap Osman’ın hatıralarını
yaşatacak sözüm ona üçkağıtçıların, dalkavukçuların hatıralarını daha çok
dinlemeye meyyal...
Bir arkadaşım anlatmıştı. Nuri
Demirağ’ın kim olduğunu öğrendiği gün ilk defa kendinden utandığını, nutkunun
kesildiğini söylemişti. Bir insan neden kendinden utanır, nutku kesilir gibi
olur. Yüz kızartıcı bir suç işlediği zaman insan kendinden utanır. Nutku o
zaman kesilir. Ya da daha büyük bir felaket insanın başına gelmiştir.
Nuri Demirağ gibi gerçek
vatansever ve girişimci insanların hayatlarını öğrenmek bu ülkede yaşayan her
şuurlu insanın vazifesidir. Onun yaşamını okuyunca neden ülkemizin bilim ve
teknolojide geride olduğunu idrak edebiliyor insan.
Hani “Onuncu Yıl Marşında” “Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan”
denilmişti ya aslında bu demir ağların öncülerinden biri de Nuri
Demirağ’dır. Merhum Nuri Demirağ milli
teknoloji hamlesini başlatmıştır. Hatta Gazi Mustafa Kemal, ona ve mühendis
kardeşi Naci’ye “Demirağ” soyadını veriyor.
Demirağ’ın Hava Okulu'ndan uçak
sanayiine kadar bir çok alanda öncülük etti. Yazar Caner Akkurt’un Bitmeyen
Şarkımız Nuri Demirağ kitabında “Türkiye
Cumhuriyeti'nin ilk demiryolu müteahhitlerindendir. Cumhuriyetin ilk yıllarında
yapılan demiryolu yapım hamlesine büyük katkıları olmuş, soyadı kanunu çıktıktan
sonra bu başarısı nedeniyle Atatürk tarafından kendisine Demirağ soyadı verilmiştir.
1886, Sivas Divriği
doğumludur.”
Akkurt’un kitabında şunları da öğreniyoruz. “1930'lu
yıllarda ordunun uçak ihtiyacı halktan ve iş adamlarından toplanan bağışlar ile
karşılanmaktaydı. Bu durumu gözlemleyen Demirağ, bir uçak fabrikası kurup uçak
yapmaya talip oldu. İstanbul'da Barbaros Hayrettin Paşa İskelesi'nin yanına bir
atölye inşa ediyor. Deneme uçuşları için ise İstanbul Yeşilköy semtinde bir çiftlikte büyük bir
saha ve hangar yapıyor. Pistin yanına,
uçakları kullanacak pilotları yetiştirmek için Gök Okulu kurdu. 1936 yılında
ilk tek motorlu uçağı üretti ve uçağına Nu. D-36 adını verdi. 1938 yılında Nu.
D-38 adını verdiği çift motorlu ve 6 kişilik uçağı yaptı. Bu uçak 1944 yılında
dünya havacılığı yolcu uçakları arasında
A sınıfı grubuna
alındı."
Nuri Demirağ'a ilk uçak siparişini 1938 yılında
THK verdi.1941 yılında ilk yerli üretim uçak İstanbul'dan O'nun memleketi olan
Sivas'ın Divriği ilçesine uçtu. Uçağın pilotu Nuri Demirağ'ın oğlu ve ilk Gök Okulu
öğrencisi Galip Demirağ'dı. THK'nin sipariş verdiği 65 planör kısa sürede
teslim edilmişti. İki adet eğitim uçağı da tamamlanmış ve deneme uçuşları
İstanbul'da gerçekleşmişti.
Peki sonra ne oldu. Karanlık bir el Nuri
Demirağ'a dur, dedi.
Haftaya devam edeceğiz.