Kemal Advan Hastanesi'nde son günler
7 Ekim 2023’te gerçekleşen Aksâ Tufânı Harekâtı’nın sonrasında işgalci İsrail, Gazze’ye yönelik, soykırıma dönüşecek bir saldırı başlattı. Yoğun bombardımanlarda camiler, okullar ve alt yapı tesisleri hedef alındı. Kuşkusuz en şok edici saldırı 17 Ekim 2023’te gerçekleşen El-Ehli Hastanesi saldırısıydı. On binlerce kişi hastane bahçesine güvenli olacaklarını düşünerek sığınmıştı. Füzelerin isabet ettiği hastanede en az 471 kişi can verdi. Saldırısı sonrası İsrail’den yapılan açıklamada bombalamayı kendilerinin yapmadığı, İslami Cihad’ın yanlışlıkla bu hastaneyi vurduğunu bildirdi. Sonuçta İsrail güçleri dünyanın en ahlaklı (!) ordusuydu. Amerika Birleşik Devletleri başkanı Joe Biden saldırının İsrail tarafından yapıldığına inanmadığını açıkladı. Haber merkezlerinde füzenin atış yönü, açısı, ağırlığı konuşulup duruyordu. Fransa devreye girdi; saldırının yüksek ihtimal hatalı bir füze nedeniyle olduğu ve bu füzenin İsrail’e ait olmadığı söyleniyordu. New York Times, uzun açıklamalar, olay yerinin güvenlik kamera açıları vedahi pek çok gürültülü cümle sonrası şu noktaya geliyordu: “Eldeki kanıtlar bir tarafı işaret etmek için hâlâ yetersiz.”
El Ehli saldırısının üzeri örtüldü. Üzerinden bir yıl geçti.
Artık hastanelere atılan füzelerle ilgili “kim attı?” tartışması yapılmıyor.
Herkes her şeyin farkında. Soykırımcı İsrail sağlık merkezlerini bile isteye
yok etmeye devam ediyor. Gazze’de, 38 devlet hastanesi ve özel hastaneden
sadece 15'i kısmen faaliyet gösteriyor. Saldırıların şiddetin kaynaklı 90
sağlık merkezinden 80'i hizmet dışı kaldı. 7 Ekim 2023'ten bu yana işgalci
İsrail’in sürdürdüğü katliamlar hastanelere ve sağlık kuruluşlarına yönelik
gerçekleşti. 1000’e yakın sağlık çalışanı katledildi. En az 310 doktor ve
sağlık personeli tutuklanıp bilinmeyen yerlere götürüldü.Filistin Esirler Cemiyeti'nden
yapılan açıklamaya göre, Filistinli cerrah ve ortopedi profesörü Adnan el Burş,
İsrail tarafından gözaltında tutulduğu sırada işkence edilerek öldürüldü. Kayıt
düşülsün! Bir tıp profesörü, hastalarını bırakmadığı için gözaltına alındı ve
ölünceye denk tecavüze uğradı.
Hastane saldırıları rutinleşti. İşgalci İsrail’in, Gazze Şeridi'nin kuzeyini güneyinden ayıran 7
kilometrelik Netzarim Koridoru adını verdiği, bölgenin en verimli tarım
arazilerinin üzerini yok ederek oluşturduğu tampon bölgeyle kuzeyi terk etmeyen
yüz binlerce Filistinliyi açlık ve susuzlukla öldürmeye çalışıyor. Yetmiyor,
kuzeydeki tüm sağlık merkezlerini de yok ederek ölümleri artırmaya çalışıyor.
Kuzey’in ayakta kalan son
sağlık kuruluşu BeytLahiya beldesinin merkezinde yer alan Kemal Advan Hastanesi. İsmini elli yıl evvel bir
suikastla katledilen Fetih Merkezi Komite Üyesi Kemal Advan'dan alan bu yapı
soykırımın ilk haftasından beri hedef tahtasındaydı. Defalarca hizmet dışı
kalan, sağlıkçıların gayretiyle tekrar tekrar açılan bu hastanede nice sağlık
çalışanı ve hasta hedef keskin nişancı ateşiyle vuruldu. Hastanenin içinde,
etrafında, çevresinde olan herkes saldırıya uğradı. Hastanenin müdürü Dr.
Hüsam Ebu Safiye’nin oğlu, babasının gözlerinin önünde katledildi. Yetmedi,Ebu
Safiye, ofisindeyken bir quadcopter mermisiyle bilinçli bir suikastla hedef
alındı. Doktor, yoğun bakıma kaldırıldıktan günler sonra hastanedeki
hizmetlerine kaldığı yerden, baston eşliğinde devam etti.
Kemal Advan hastanesi personeli ortak basın açıklaması
yaptı. Hatta haykırdı sağlıkçılar: “Ölüyoruz ve kimse bizi umursamıyor!”
Yüzlerce ünite kana, elektriğe, suya, oksijene, yemeğe ve pek çok tıbbi
malzemeye ihtiyacı olduklarını belirten sağlıkçılar toplantılarını bitirip
işleri başlarına döndüler. Sonrasında yardım beklenirken hastanenin yakıt
depoları vuruldu. Yakıt deposu demek, jeneratör demek. Jeneratör ise elektrik.
Elektrik ise bir hastanede “hayat” anlamına geliyor.
İşgalci İsrail, hastaneleri “askeri hedef” konseptine alarak
hareket ediyor. El Ehli Hastanesi’ni vurduktan sonra bu yapıların altında tünel
olduğunu iddia eden İsrail, oluşan tepkisiz ortam nedeniyle herhangi bir
mazerete sığınmıyor artık; sadece vuruyor. Kemal Advan Hastanesi’nde şehit
edilenler, yaralananlar ve göz altına alınanlardan sonra ayakta kalan 2 doktor
ve birkaç hemşire ile hastalara yardımcı olunmaya çalışılıyor. Büyük
ameliyatlar yapılmıyor. Pansuman düzeyinde hizmetin verildiği hastaneye
aralıksız yaralı ve ölü akışı sürüyor. Kuzey’in son hastanesi bitkisel hayatta,
işgalcinin fişini çekmesini bekliyor. Dünya ise savaş tarihinde görülmemiş
ahlaksızlığı yorgun gözlerle izliyor.