Katar örnekliği
2018 yılında Doha Hamad Uluslararası
Havalimanı’na girdiğim zaman ilk dikkatimi çeken elbette içinden bir lamba
geçen dev peluş oyuncak ayıydı. Cam tavanın altında, dükkanların, restoranların
arasında yanan bir lamba altındaki sarı ayı oldukça sevimliydi. Küresel
markaların tümünün bulunduğu devasa alanların içinde Suriyeli mültecilerin
yaşadıkları dramı, katil Esed’in yaptığı katliamları anlatan bir sergiyi de
görmek nasip olmuştu. Koca havalimanı içinde bir mülteci sergisiydi bu. Dünyanın
her yerinden milyonlarca kişinin gelip geçtiği bir limanda böylesine bir
sergiyle duyarlılık göstermek az şey değildi doğrusu. Sanat eserlerinin, dev ekranların arasından
uçağımın kalkacağı kapıya raylı sistemlerle ulaşmak da ilginç bir deneyim
olmuştu. Devasa bir alanda insan odaklı çözümleriyle Katar, yıllardan beri
Dünya kupasına hazırlanıyordu. Teknolojiyi son noktasına kadar kullanmak, geniş
kitlelere ulaşmak, insana hürmet etmek ve inandığı değerleri usulünce paylaşmak
Katar ve Şeyh Temim için yeni bir şey değildi.
Futbolun ne kadar futbol olduğu,
Katar’ın kupaya nasıl ev sahibi seçildiği bunun sosyolojik, ekonomik, stratejik
sonuçları, Batı ülkelerinin tepkileri geniş akademik makalelerle, bilimsel
çalışmalarla değerlendirilmesi gereken süreçler. 2 Aralık 2010’da yapılan
oylama sonucunda FIFA tarafından yapılan açıklamada ev sahibi ülke Katar
seçildi. Havr şehrinde Katar ile Ekvador arasında oynanan ilk maçla Arap ve
Müslüman dünyasında düzenlenen ilk Dünya Kupası başlamış oldu. Peki İslami
hassasiyete sahip bir ülkede gerçekleşecek Dünya Kupası, önceki kupalardan ne
kadar farklı olacaktı?
Böylesine büyük bir imtihanla karşı
karşıya olan Katar, öncelikle teknolojiyi sonuna kadar kullandı. Akıllı futbol topları,
yarı otomatik ofsayt teknolojisi, akıllı soğutma sistemleri, binlerce yüz
tanıma kamerası, muazzam statlar, oteller ve sayısız uygulamalar devreye girdi.
Yüksek konforla birlikte ahlaki bir düzey de belirlendi. LBGT+ propagandasına
yol açacak her şey yasaklandı. Bu kararı Almanya başta olmak üzere Batılı
ülkeler siyasi rövanşa çevirmeye kalksalar da başarılı olamadılar. Statlarda ve
çevrelerinde alkol yasaklandı. Otellerde yalnızca gayri müslimler içki
tüketebildi ve sarhoş olmak da yasaklandı. Statlara gelen kadınlara omuzdan
dize kadar örtülü olmaları zorunluluğu getirildi. Bu kararlar sonrasında
taşkınlıkların, holiganlıkların ve tacizlerin yok denecek kadar az olduğu da
resmi kayıtlara geçti. Kötülüğün, suçun kaynakları bu şekilde aleni gösterilmiş
oldu.
Katarlı yetkililer tüm kupa süreci
boyunca ülkelerini, geleneklerini, coğrafyalarını tanıtma fırsatı buldukları
gibi Emir başta olmak üzere, tüm Katarlıların
geleneksel Biştleri ve kefiyeleriyle verdikleri pozlarla geleneksel değerlere
de sıkça atıf yaptılar. Tüm bunlarla birlikte Katar, ülkelerine gelen
milyonlarca misafire ve ekranlardan takip eden kitlelere İslam’ı tanıtmak
için muazzam bir çaba gösterdi. Milyarlarca insanın açılışını izlediği Dünya
Kupası’nın ilk dakikalarında ünlü oyuncu Morgan Freeman’ın ağzından Hucurat
Suresi’nin 13. Ayetinde geçen “Ey insanlar!
Bakın, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve sizi kavimler ve
kabileler haline getirdik ki birbirinizi tanıyabilesiniz. Şüphesiz, Allah
katında en üstün olanınız, O’na karşı derin bir sorumluluk bilincine sahip
olanınızdır. Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdar olandır.” ifadelerini duyuldu. Tüm Katar’ın caddelerinde
panolarda ve afişlerde hadis-i şerifler gördü insanlar. Yabancı dil bilen donanımlı
vaizler İslami davet çalışması yürüttüler. Penaltılar öncesi toplu halde Fatiha
Suresi okuyan Fas Milli Takımı’nın birlikteliği, secdeye kapanan futbolcuların
dini aidiyetleri, müslüman futbolcuların öne çıkan kişisel örneklikleri, her
maçta annesine sarılıp öpen Eşref Hâkimi üzerinden verilen güçlü aile mesajları
elbette aklı, kalbi açık olan sayısız insana ulaştı. Tüm bu çabaların sonucunda
ilk günlerde yüzlerce kişinin ihtida haberleri sosyal medyada görüntüler
eşliğinde yankılandı durdu. Bu emeğin sonuçları dalga dalga yayılmaya devam
edecek ve berekete evrilişine hep birlikte tanıklık edeceğiz.
Toplumsal, dini ve
geleneksel mesajlarla birlikte siyasi vurgular da yer aldı Katar’da. Tüm kupa
boyunca Filistin hemen tüm sürecin merkezindeydi. Müslüman takımların tamamında
ortak bir dil olarak bağımsız Filistin bayrağı mesaj olarak verildi. Milyarlarca
insan Filistin bayrağını bugüne kadar görmedikleri kadar gördüler. Bu duruş
bile Katar’da yapılan kupanın hayra tebdil edildiğine bir örnek olarak yeter.
İşgalci İsrail’e ait medya kuruluşlarının seyircilerin tepkisiyle defalarca
abandone oluşları bile kupaya renk katan gelişmelerdendi.
Mekke’nin güneydoğusunda Tâif ile Nahle arasındaki Ukâz’da bulunan
panayırları davet amaçlı kullanan Hz. Peygamberimizin örnekliğinde olduğu gibi
modern zamanların Ukâz panayırı olan uluslararası organizasyonları örneklik,
rol model oluş, estetik tebliğ amaçlı kullanan Katar’ı tebrik ediyor bu
tercihin bundan sonraki süreçte tüm İslam coğrafyalarına örnek olmasını
diliyoruz. Zira, müdahil olmadığımız, çözüm üretmediğimiz ve aktif rol
almadığımız her organizasyon Batı tarafından fuhşiyatın, alkolle birlikte
parlayan taşkınlığın, sapkınlığın ve holiganizmin yayılması amacıyla
kullanılıyor. Hayat boşluk kabul etmiyor.