Eğitimde ilim, irfan ve cihadın önemi
(Gazze Mektebi Örneği)
7-8.12.2024 tarihinde Diyarbakır’da
Mardin Artuklu Üniversitesi, Diyarbakır Dicle Üniversitesi, Diyarbakır Diyanet
İhtisas Merkezi, MEDAV (Medrese Âlimleri Vakfı) ve Kadim Akademi iş birliğiyle
düzenlenen "Uluslararası Akademi-Medrese Buluşmaları- II: Medresenin
Geleceği Çalıştayı", gerçekleşti. Medreselerin dünü, bugünü ve geleceğinin
çok yönlü müzakere edildiği birçok oturum yapıldı. Türkiye’nin birçok
bölgesinden birçok ulema, akademisyen ve aydınların katıldığı çalıştaya biz de
bir sunumla katıldık. Birinci kısmını özetle paylaştığım sunumun ikinci kısmı
da şöyleydi.
Gazze Mektebi Örneği
·
Gazze de Hamas’ın başlattığı “Aksa Tufanı” birçok
bereketleri beraberinde getirmiştir. Öncelikle Aksa Tufanı, çok uzun yıllar
nesillerimize anlatacağımız sayısız destanlar barındırıyor. Bir asrıdır
devam edegelen Filistin direnişinin açık bir kırılma noktası olan “Aksa Tufanı” kim bilir daha nice yiğitlere
eğitim meydanı olacak ve nice yiğit mücahitlerin yetişmesine vesile olacaktır.
·
Gazze ve Filistin için “MECZERE” ifadesinin
kullanıldığını çokça duyarız ki, bu çok yerinde bir ifadedir. Ancak bundan
çok daha önemlisi, bu coğrafyanın aynı zamanda bir “MEZRA’A” oluşudur. Ama bu
mezra’a meyve sebze bitiren değil, cihad ve şehadete sevdalı yiğit mücahitler
yetiştiren bir mezra’a ve medresedir. Dolayısıyla genelde tüm ümmet, özelde de
medreselerimizin, Gazze mektebinden alacağımız çok dersler var. Böylesi örnekler
insanlık ve İslam tarihinde çok az yaşanan ve çok özel olan modellerdir.
·
Malumdur ki, her bitki veya ağaç her
coğrafyada yetişmez. Sıcak iklimde yetişen bitkiler meyve sebzeler, soğuk
iklimde yetişmezler. Soğuk iklim bitki ve ağaçları da sıcak iklimde
yetişmezler. Dolayısıyla cihad ve şehadete sevdalı nesillerin yetişmesi de
kendisine özel ortam gerektirir. İşte ilim ve irfanın yanında cihad ruhuyla
mücehhez; peygamber varisi, rabbani, davetçi âlimlerin yetişmesi için de uygun
bir ortama ihtiyaç vardır.
·
Filistin halkının ilim irfanda çok başarılı bir
halk olduğu malumdur. Ama Filistin halkı ilim ve irfanın yanında cihad,
gayret ve fedakârlıkta da çok başarılıdırlar. Esasen bu halkı ilim ve
irfanda baş sıraya taşıyan enerjinin, iç içe yaşadıkları cihattan
kaynaklandığını söyleyebiliriz. Çünkü hayatını hak uğruna feda etmeye hazır
olan nesiller, ilim ve irfanda da başarılı olurlar. Zira ilim tahsili rahat ve
konfordan, uyku ve istirahatten fedakârlık yapmayı gerekir. Hak uğruna canını
ortaya koyan bir nesil, fedakârlığın zirvesinde olur. İşte bu sebeple Filistin
halkı ilim irfanda da cihatta da tüm ümmete örnek olacak bir model
sergilemişlerdir.
·
İtiraf ediyoruz ki, biz ümmet olarak Gazze’den,
Gazze’yi Gazze yapan âlim mücahitleri yeteri kadar takdir edemediğimiz gibi
onlardan gereği kadar istifade de edemiyoruz. Hala birçok klasik medresede bu
destanı yazan Şehit imam Hasan el-Benna ve dava arkadaşları, talebelere ve
halka öcü olarak gösterilmeye devam edilmektedir. İlim ve irfanı cihatla
mezceden ve bir asra yakındır küresel istikbara karşı direnen İhvan uleması tüm
davetçi ve medrese talebeleri için gayet yerinde birer rol model olabilirler.
Medrese talebelerimizde cihad ve şehadet ruhunu canlı tutmak için böylesi örnek
ve modellere ihtiyacımız var.
·
Bazıları da; “Hasan el-Benna’nın vefatından
sonra İhvan Cemaati rotadan saptı” “İhvan eski ihvan değil” vb. algıları
oluşturmaya çalışıyorlar. Rabia ve Tahrir meydanlarındaki katliamlara rağmen
istikamette direnen binlerce şehit ve gazi verenler mi sapmıştır? Küçük bir
tavizle koltuk, makam, servet ikbale boğulacakken, istikamette direnerek
zindanda şehid olan Muhammed Mursi mi sapmıştır. Doksana yakın yaşıyla ömrünün
yarıdan fazlasını zindanda geçiren ve halen zindanda olan Raşîd Gannuşi mi
sapmıştır? Her biri örünün büyük bir kısmını Mısır, Şam, vd. ülkelerin
zindanlarında geçiren İmam el-Elbenna’nın talebeleri mi sapmıştır?
·
Aksa Tufanı, ihanet projesi İbrahim’i dinler
söylemini boşa çıkarttı.
·
Asrın projesi adı altında Gazze’nin boşaltılması
ihanet planını çöpe attı.
·
Dünyanın bütün maskelerini düşürdü. Sadıklarla
hainleri ayırt edip ortaya çıkarttı.
·
Arz-ı Mev'ud (vaad edilmiş topraklar) iddiasının
bir hezeyandan ibaret olduğunu kanıtladı.
·
Siyonist İşgalcilerin medyaya sansür
uyguladığını ve toplumları manipüle ettiğini ortaya çıkardı.
·
Mescidi Aksa davasını yeniden ve yine ümmetin
gönlünde asıl yerine yerleştirdi.
·
Ümmetin üzerindeki acziyeti, ezikliği, yenilgi
psikolojisini dağıttı ve ümmete yeni bir direniş ruhu kazandırdı. İslam
ümmetinin cihat ruhunun dirilmesine vesile oldu.
·
Özgür Mescid-i Aksa'nın sloganik bir söylem ve
hedef olmadığını gösterdi.
·
İslam ümmetine birlik ve beraberliğin önemini
öğretti. Siyonist İsrail'in sonunun yakın, Özgür Mescidi Aksanın ise uzak
olmadığını gösterdi.
·
Bütün dünyaya İslam'ın savaş ahlakını ve esirler
hukukunu öğretti.
·
İşgal hapishanelerindeki mahkûmların özgürlük ve
kurtuluş umudu oldu.
·
Allah'ın va'dine olan imanları ve ümitleri
tazeledi. Resûlullah'ın (sav) müjdeleyip bereketli kılınması için dua ettiği
Şam diyarı esaretten kurtuldu. Aynı duada yer alan yemen de inşallah ondan
sonra gelir. Bir sonraki adımın, Gazze, Filistin ve tüm İslam coğrafyası olması
ümidiyle…