Dolar (USD)
34.75
Euro (EUR)
36.55
Gram Altın
2949.05
BIST 100
9880.41
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Aralık 2024

Çakma Ebrehe bin Selman 2

Son yıllarda Suudi Arabistan, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın “Vizyon 2030” programı kapsamında toplumsal ve kültürel alanda büyük değişimlere sahne oldu. Ülke genelinde yapılan birçok yeni değişiklikler, çıkartılan yasalar ve bu değişimler neticesinde, eğlence sektörü ve turizme yapılan yatırımlarla değişim süreci hızlı bir ivme kazandı. Ancak Beytullahın eğlencelere meze yapılması, kabul edilemez. Bin Selman’ın bu yaptıkları gayretullaha dokunmuştur. Bu fütursuz çıkışları, kadim Ebrehe’yi dahi gölgede bırakmıştır.

Eski ve Yeni Fil Vaka’sından Derslere devam:

3. Ebrehe açıkça Beytullah’ı yıkmaya kast etmiş ve belasını bulmuştu. Ama bu çakma Ebrehe dolaylı bir şekilde Beytullah’ın izzet, beha ve kutsiyetine teaddide bulunuyor. Bu yaptığıyla sadece Kâbe’nin kutsiyetini ayaklar çiğnemiş olmuyor. Aynı zamanda iki milyarlık İslam ümmetinin izzet ve vakarını da ayaklar altına almış oluyor. Dolayısıyla ümmeti Muhammed’in buna gereği gibi tepki koyması gerekir. Devlet ricali, STK’lar, kanaat önderleri, fenomenler ve etkili ve yetkili olabilecek her kesin bu konuda üzerine düşeni yapmaları gerekiyor.

4. Ümmeti Muhammed’in iki milyarlık güç ve kalabalığıyla “Ebabil” beklemeleri makul değildir. Kadim Ebrehe Kâbe’yi yıkmaya kast ettiği zaman, fetret dönemiydi. Kâbe’yi kıble edinen muvahhid bir ümmet yoktu. Hatta kebenin içine putlar doldurulmuş, Kâbe’nin çevresi de putlarla kuşatılmıştı. Tek çare ilahi bir mucizeydi ve Allah (cc) ebabil kuşlarını gönderdi. Ama şimdi durum farklıdır. Günde beş vakit Beytullah’a yönelerek ibadet eden iki milyarlık bir ümmet var. Eğer bu ümmet kıblegâhına sahip çıkamayacaksa ebabiller tarafından taşlanmayı hak etmiş demektir.

5. Hakka hizmette de ekonomik güç önemlidir. Ancak güç de gayret ve mücadele de cihat da sadece Allah (cc) için, Allah (cc) yolunda ve Allah'ın (cc) koyduğu kural ve prensiplere göre olmalıdır. Bin Selman elinin altındaki imkânlar, zaten gereğinden fazla diyeceğimiz kadar çok. Petrol gelirleri ve yıl boyu devam eden hac ve umre ziyaretlerinden elde edilen gelirler ve daha neler… Ama Hadim’ul-Haremeyn lakabıyla afra tafra dolaşan, ama icraatları bunların ancak Hain’ul-Haremeyn olabileceğini göstermektedir. Şimdi Haremeyn’i işgal altında tutan bu aile ya Haremeyn’e sadakatin gereğini yaparak fabrika ayarlarına dönerler. Ya da onların da sonu kadim Ebrehe ve diğer İslam düşmanlarınınki gibi zillet ve felaket olur.

6. Güç ve servet, hakkın hizmetindeyse değerlidir. Zulme ve zorbalığa götüren güç, dünya ahiret beladır. Güç ve imkânları ümmetin aleyhinde kullanan tüm zalimler er veya geç cezalarını bulacaklardır. Suud hanedanlığı imkân ve servetlerini ümmete ihanetten başka nerede kullanıyorlar. Şehit başkan Muhammed Mursî’nin ve Rabia meydanında katliama tabi tutulan binlerce şühedanın dolaylı katili, Suud ailesi ve bin Zayed’tir. Bunlar ellerindeki servet ve imkânlarını Siyonist İsrail ve arkasındaki şer odaklarının hizmeti için cömertçe sermektedirler. Ama Gazze, Yemen, Filistin ve ümmetin diğer mazlumları için kıllarını dahi kımıldatmıyorlar.

7. İlahi güç karşısında, beşeri güçlerin bir hükmü yoktur. Allah'ın (cc) planı bütün planların üstündedir. İlahi güç karşısında herhangi bir güçten bahsedilemez. Allah (cc) şöyle buyurur: “Gökleri ve yeri yoktan var eden Allah'tır. O, bir işin olmasını dilerse, ona ancak "ol" der ve olur.” (Bakara 2/117) Dilediğini sadece “ol” demekle olduran ve kadiri mutlak olan Allah’ın (cc) gücü karşısında hiçbir güç duramaz. Orduların kalabalık olması, silahların çeşitlilik gelişmişliği vs. fark etmez. Nemrud, Firavun, Karun, Hâmân, Ebrehe ve daha niceleri güçlüydüler. Ama hani neredeler ve nerede onların güç, ordu ve saltanatları? “Onlar bir tuzak kurdular ve buna karşılık Allah da bir tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların (tuzakları başa çıkaranların) en hayırlısıdır.” (Âli İmran 3/54)
“Onlar tuzaklarını kurdular. Oysa onların tuzakları Allah katındadır. İsterse onların tuzakları dağları yerinden oynatacak olsun.”(
İbrahim 14/46)

8. Kazanmak için maddi/fiziki güç yetmez. Hakkın yanında olmak ve hakkın yardımını almak şartı da vardır. Hakkın değil batılın yanında olan, hak için değil kendi çıkar ve menfaati uğruna çabalayanlar kaybetmeye mahkûmdur. Hele kendi çıkar ve menfaati ve siyasi ikbali için mukaddesatı tahkir eden ve hakkın emirlerini çiğneyen zavallıların istikbali olamaz. Firavun güçlüydü, ama Allah'ın (cc) yardımı Musa (as) ve müminlerleydi… Mekke müşrikleri güçlüydü, ama hakkın yardımı, Resulullah (sav) ve ashabıyla (ra) beraberdi. Şu halde önemli olan ilahi gücü yanımıza almaktır. Eski Ebrehe’nin de maddi gücü Mekkelilere göre çok fazlaydı. Ama küçücük kuşların attıkları küçücük taşlarla helak oldular. Şimdi bin Selman kadim Ebrehe’ye özenmekten vaz geçmese, onun da akıbeti aynı olacaktır.