Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.17
Gram Altın
2972.56
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Kasım 2024

​BALKAN BAHARI

Çocukluk günlerimizden bugüne Balkanlarla ilgili zihnimde yer eden algı şöyleydi: Balkanlardan gelen soğuk hava dalgasının Türkiye üzerindeki etkilerini hep dinlerdik… Konu meteorolojinin hava durumu raporları olsa da adeta hafızamızda Balkanlar soğuk hava akımlarının kaynağı olarak yer etti… Olay bununla da kalmadı artık Balkanlara bakışımızda soğuktu… Bir buçuk asra varan sorunlar, göçler, kamplar, krizler kaoslar, kâbuslar ve katliamlarla anılan Balkanlar bize uzaktı… Son çeyrek asırda Bosna Direnişi ile başlayan ümmetin balkanlara ilgisinin bugün farklı aşamaya geldiğine tanıklık ediyoruz…

İslam Âlimleri Vakfı’nın Balkanlarda gerçekleştirdiği üç ziyaretten sonra bu defa serhad şehrimiz Edirne’de, Balkanlarda 11 ülkeden gelen 80 kişiyi aşkın ilim adamı, kanaat önderi ve sivil toplum temsilcileri ile Anadolu’dan katılan âlim, aydın, akademisyen ve kanaat önderlerinin üç günlük buluşması gerçekleşti.

“Kendi Gök Kubbemiz” serlevhasıyla düzenlenen “Balkan Âlimleri Buluşması” kök sorunlarımızın masaya yatırılmasına fırsat sundu…

Parçalanmış bir ümmetin, ertelenmiş problemlerine acil neşter vurma zamanının çoktan geldiğine dikkat çekildi…

Kendi gök kubbemiz altında karabulutların dolaştığı, mazlum coğrafyamızın acı ve çilelerinin gök kubbeyi sardığı bir süreçte bu buluşma yeni bir umut ve güzel bir ufkun müjdesi oldu…

Toplantı salonundaki atmosferi gözlemlerken nereden nereye diye düşünüyorum… Yüzyılın başında merhum Ahmed Davudoğlu, Tayib Okiç, Osman Keskioğlu gibi ümmetin manevi mimarı olan hocaların gerek Anadolu’da gerek Balkanlardaki öğrencileri yeni hedeflere kanat çırpıyorlardı…

Buluşmada nazarı dikkatimi celbeden bir hususta, Balkanlardan gelen âlimlerin yaş ortalaması Türkiye’ye nazaran daha genç olması idi… Güzel bir tecrübe paylaşımı zemini vardı…

Ümmetin âlimlerinin itibar suikastına maruz kaldığı bir zaman diliminde, bazen bazı âlimlerin anlamsız tartışmalarla birbirini yorduğu şu zamanlarda bu gibi buluşmalar vesilesi ile âlimlerimizin birlikte sadece fotoğraf vermeleri bile nasıl bir heyecan ve güven dalgasına dönüştüğünü yakinen müşahede imkânımız oldu…

Son buluşmada tekrardan gördük ki, âlimi ile avamı ile ümmetin yüzü Türkiye’ye dönük… Bu saatten sonra Türkiye ümmetin sorunlarından yüz çeviremez… Bu vebali taşıyamaz… Ancak bu sorumluluğu taşırken Osmanlıcılık, Türkiyecilik yapmadan kuşatıcı kardeşlik ruhu ile hareket etme hassasiyeti öne çıkmalıdır… Üstenci bir tavırla değil kardeşlik hukuku çerçevesinde süreç işlemelidir…

Sanıyorum Edirne buluşması şu gerçeği de gün yüzüne çıkardı, İslam Âlimleri Vakfı’nın kuruluş tüzüğünden ibaret bir vakıf olmadığını gördük… Bir vakıftan çok fazlası olduğu ya da olması gerektiğini fark ettik… Bu saatten sonra sadece bir vakıf refleksi ile değil ümmetin yeniden varoluş mücadelesinde daha aktif olma mecburiyetinin hâsıl olduğunu kimse göz ardı edemez…

Kuşkusuz bir toplantı ile birikmiş devasa sorunlar bir çırpıda çözülecek değil, bu bir süreçtir, sağlıklı ve sahici sürdürülür ise semeresi kısa sürede hâsıl olacaktır…

Ancak daha somut adımlar, daha kalıcı açılımlar kaçınılmaz görünüyor… Sistematik, periyodik, sürdürülebilir, stratejik hedeflerde elimizi tez tutmamız gerekiyor…

Duygusallıktan öte ciddi değerlendirmeler zaruret arz ediyor…

Çözümleme ve yorumlamalardan öte çözüm odaklı, saha çalışmalarına yoğunlaşmak gerekiyor…

Temennilerden öte teşebbüs ruhu ile bir öncelikler fıkhı ve yol haritasının netlik kazanması lazım geliyor…

Bu toplantı 130 yıllık bir parantezi nasıl kapatabileceğimizin adeta bir temriniydi…

Balkanları merkeze alan bir güzel rüyaya uyandık…

Ancak rüyalarımızın gerçekleşmesi için ciddi bir uyanış ve gereken bedellerin ödenmesi gerekiyor…

Bu vesile ile Balkan hafızamızı güncelledik, kardeşlik bilincini yeniden kuşandık… Emperyalistlerin Balkanları İslamsızlaştırma projelerine rağmen Allah’ın planı işliyor…

Şimdi bakalım Allah’ın planı hangi eller vesilesi ile tecelli edecek?

Temiz ellerimizle elimizi daha fazla taşın altına sokmamız gerekiyor, bu işler parmak ucu ile yürümüyor…

Hikmeti ilahi, hücrenin kendini yenilemesi gibi Balkanların İslami kimliği kendini yenilemeye devam ediyor…

Şimdilerde Balkan soğuklarının yerini Balkan Baharı aldı, diye düşünüyorum…