Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.35
Gram Altın
2873.04
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Kasım 2024

​Bağımlılık Cinsiyetsizlik ve Çocuksuzluk

On yıl öncesine kadar genç nüfusumuzla övünürdük. AB’nin bizi birliğe almamasının sebebi, genç nüfusumuzdan korkmalarıdır falan derdik. Ama şimdi öyle görünüyor ki, artık o genç nüfusumuz hızla eriyor azalıyor. Çünkü her yıl biraz daha kadınların evden çıkıp sahada çalışması için kampanyalar düzenliyoruz. Artık kadının ev hanımı olması ayıplanır oldu. Buna mukabil çalışan kadın ise taltif edildi ve ediliyor. “Ayaklarının üzerinde duran kadın” diye diye kadınla erkeği “bir bütünün parçası” bir “ailenin iki ana direği” olmaktan çıkarıp hasım yaptılar.

Tabi aynı anda neslin mana dünyasını da viran eylediler. “Zina” ve zinaya giden tüm yollar sonuna kadar açık iken, evlenip yuva kurmak adeta işkence oldu. Artık kadın da erkek de evlenmek yerine sevgili hayatını tercih eder hale getirildi. Aile zırhından mahrum kalan bir nesil, her tür tehlikenin hedefidir. Ayılamayacak kadar çoğalan ve her gün yenisi ekleyen bu tehlikelerin birkaç tanesine aile bakanı dikkat çekmiş. Buna ancak “günaydın…” denir.

Dijital bağımlılık cinsiyetsizlik ve…

Bağımlılık türlerinin arttığını belirten Bakan Göktaş, bununla mücadelede kararlı olduklarını söyledi. Cinsiyetsizleştirmenin küresel dayatmaya dönüştüğünü de hatırlatan Göktaş, "Aile odaklı sosyal risk haritaları hazırlıyoruz." dedi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, dijital bağımlılıkla mücadelede yeni bir strateji geliştirdiklerini söyledi. Göktaş, "cinsiyetsizleştirme kampanyalarının" ise küresel dayatmaya dönüştüğünü ve bunun son örneğinin Paris Olimpiyatları'nın açılışında görüldüğünü belirtti. Göktaş, doğurganlık hızındaki düşüşün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından "varoluşsal tehdit" olarak nitelendirildiğini ve bu konuda kapsamlı saha araştırması başlatacaklarını kaydetti. Gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Göktaş, şu mesajları verdi

Bağımlılıkla Mücadele: Yeni Bir Kurul Oluşturulacak

Dijital çağla birlikte bağımlılık türleri de arttı. Son dönemde artan dijital ve oyun bağımlılığı çocuklarımızın, gençlerimizin sağlığını olumsuz etkiliyor. Dijital oyunlar çocukların ve ergenlerin gerçeklik algısını değiştiriyor. Hatta ergenlerin radikalleşmesinde araç olarak kullanılıyor.

Duy Duyarlı Ol Duyur

Bu noktada ailelerin de dikkatli olması gerekiyor. Ailelere, "Gözünden sakındığını dijitalden sakın" diyoruz. Bakanlığımızın internet sitesinden ulaşılabilen DUY diye tabir ettiğimiz, "Çocuklar İçin Duy, Duyarlı Ol" ihbar hattımız var. Sosyal medyada çocukları ve aileleri tehdit eden içerikleri 7/24 takip ediyor, zararlı içeriklere anında müdahale ediyoruz.

Yazarlık Hayali İstismarı

WhatsApp diye bir platformun Türkiye'de 3 milyondan fazla takipçisi var. Çoğu 18 yaş altı. Çocukların hikâye yazdığı, yazarların kendilerini keşfettiği masum bir platform olarak kulağa çok hoş geliyor. Ancak bu platformda çocuklarımız her türlü zorbalık, şiddet, cinsel istismar, intihar, madde bağımlılığı gibi olumsuz içeriklere maruz kalıyordu. Türkiye'de bir temsilcisi de yok. İçerik şikâyetimizi iletecek muhatap bulamadık. Aksine, 'VPN kullanın' diye takipçilerini yönlendirdiler. Haliyle erişimi engellemek durumunda kaldık.

Kadın çalıştıkça doğum düşer

Türkiye'nin yaşlı nüfusu son beş yılda yüzde 21.4 arttı. Ülkemizdeki doğurganlık hızı 1.51'e gerilemiş durumda. Bu da kritik seviye olan 2.1'in altında. Nüfusumuz Avrupa'ya göre genç olsa da bir alarm durumu söz konusu. Cumhurbaşkanımız bu konuyu "varoluşsal bir tehdit" olarak nitelendiriyor. (https://www.haber7.com/ekonomi/haber/3451901. 2024)

Sonuç olarak diyebiliriz ki, sadece gıdalarımız değil, bizzat nesillerimizin de genleriyle oynadılar. “Yapay zekâ” geliştikçe, bu genlerle oynama işi hızlanarak devam ediyor. Bunun sonucu olarak evlenme yaşı 30-40 arasına yükselmiş durumdadır. Ahiret bilincin körelmesini de eklediğimiz zaman tehlike kat kat büyümüş oluyor. Batasıca batı kültürü, bataklıktan başka bir şey değil. Bu bataklık, teknolojinin de desteğiyle girdap misali bir çıkmaza dönüşmüş durumdadır. Tek çare ise yeniden “fabrika ayarlarımıza dönmek”tir. Subhaneke... Bi-hamdike... Esteğfiruke...