Alışveriş Hastalıktır…
Alışveriş; Satın alma ve satma işi, alım satım, muamele anlamını taşır. Bazen gözümüz kararıyor ve çılgınca alışveriş yapmaya başlıyoruz değil mi? İhtiyacımız olsun olmasın, her şeyi almak istiyoruz. Özellikle giyim sektöründe bu alışveriş işini abarttıkça abartıyoruz. Çılgın gibiyiz alışveriş anında!
Alışverişe en büyük teşvik ise indirim kampanyaları… Yüzde bilmem kaç indirim, bir alana, bir bedava, 3 al 2 öde gibi kampanyalarla bilinçaltına işleyerek, satış yapmak için kampanyalar düzenleniyor. Bu kampanyalar tüketici olarak bizi o kadar etkiliyor ki, o kadar bilinçaltımıza yerleştiriliyor ki, indirimin İ-sini görsek hemen alışverişe meylediyoruz. Bilinçaltımız bizi tetikliyor.
Alışverişe bir başlayınca, sürekli alışveriş yapmak istiyoruz ve sürekli bu alışveriş yaptığımız internet sitelerinden indirimleri takip edip, hemen alışverişe başlıyoruz. Onu al, bunu al, sepete ekle, şu kadar alışveriş yap kargo bedava, bunların hepsi alışveriş tuzağı aslında ama biz bu tuzaklara bile isteye düşüyoruz. Sanki hipnoz edilmiş gibiyiz, gözümüz kararıyor alışveriş yaparken…
İtiraf edeyim bir zaman bende böyleydim. Deli gibi alışveriş çılgınlığı başladı bendede! Sürekli alışveriş yaptığım sitelerin indirimlerini, kampanyalarını takip ederek alışveriş yapıyordum.
Kargo şirketlerinin biri gelip, diğeri gidiyordu, kargo şirketleri bana çalışıyordu. Sonra bir baktım ki, artık dolabımda bu kıyafetleri koyacak yer kalmamış! Dolabın büyük bir bölümünü benim kıyafetlerim kaplamıştı! İşte o zaman kıyafetlerimi katlayıp kaldırırken sığmamaya başlayınca ne oluyor dedim kendi kendime…
Artık öyle ki, sürekli sosyal medyada gezinirken, arama motorunda herhangi bir araştırma yaparken bile sürekli bu alışveriş yaptığım sitelerin reklamı gelmeye başladı ve o sitelerde ki indirimler beni cezbediyordu ve ben yine kendimi alışveriş yaparken buluyordum. Artık bende alışveriş bir hastalık haline gelmişti, yukarıda da bahsettiğim gibi artık kıyafetlerimi yerleştirirken dolabıma sığdırmakta güçlük çekmeye başlayınca uyanmaya başladım. Oturdum kendi kendime ne yapıyorum ben ya dedim. İsraf haram, ben bunların hesabını nasıl vereceğim sorusunu kendime sordum.
Firmalar ürünlerini satmak için satış kampanyaları yaparken, bizlerde tüketici olarak onların bu satış stratejilerine duyarsız kalamıyoruz. Ufak tefek indirimli-indirimsiz artık ne bulduk almaya başlıyoruz.
İhtiyacımızın çok üzerine çıkarak, gözümüzü karartabiliyoruz. Annem rahmetli ‘’kızım elin iyisi bitmez, her gün yeni bir şeyler çıkar, yetişemezsin. Günah bu kadar kıyafet israfı yapma, hesabını veremezsin’’ derdi… Şimdi düşünüyorum da ne doğru sözler söylemiş! Gerçekten de elin iyisi bitmez ne doğru bir söz, moda her gün kendini yenileyen bir sektör. Her yıl bir renk belirliyor moda sektöründekiler ve o rengin bu yılın modası olduğu empoze edilerek, alışverişe teşvik yapılıyor. Pembeler, morlar, turuncular, lilalar, yeşiller, maviler, sarılar canlı canlı albenisi olan renkli kıyafetler mağazaların vitrinlerini süslerken, bizimde içimizi kıpır kıpır ederek, alışverişe yönlenmemizi sağlıyor ve kendimizi durduramıyoruz. Bilinçaltı çılgınlığı yaşıyoruz. Birde ben renkli giyinmeyi seven bir insan olarak, o kıyafetleri görünce kendimi durduramıyordum ama artık ben bu hastalığı yendim, kıyafetlerimde her gün hiç giymediğim kıyafetlerden başlayarak giyiyorum. Sanki yeni almış havası veriyorum. Zaten çok sayıda kıyafetim olduğu için birinden başlayıp, diğerine sıra gelene kadar farklı giyindiğim için bu alışveriş yapma isteğimi törpülemeyi başardım. Herkese de tavsiye ederim, uzun süredir giymediğiniz kıyafetleri yeni almış gibi giyerseniz sanki alışveriş yapmış gibi oluyorsunuz ve alışveriş merakınız biraz olsun törpüleniyor, benden söylemesi… Saygıyla!