Geziye çıktığım her yeni şehirde, müzikle kurduğum bağ beni farklı bir dünyaya taşıyor. Son yaptığım yolculukta, dağ köylerinden deniz kenarına kadar her noktada, müzikle olan etkileşimim büyülü bir hale dönüştü. Örneğin, Anadolu'nun küçük bir köyünde rastladığım yaşlı bir adam, elleriyle yaptığı bağlamayı çalarak, beni geçmişin derinliklerine götürdü. Her tını, köyün tarihini, halkını ve kültürünü anlatan bir hikaye gibiydi. O an, zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.
Geziye çıktığım her yeni şehirde, müzikle kurduğum bağ beni farklı bir dünyaya taşıyor. Son yaptığım yolculukta, dağ köylerinden deniz kenarına kadar her noktada, müzikle olan etkileşimim büyülü bir hale dönüştü. Örneğin, Anadolu'nun küçük bir köyünde rastladığım yaşlı bir adam, elleriyle yaptığı bağlamayı çalarak, beni geçmişin derinliklerine götürdü. Her tını, köyün tarihini, halkını ve kültürünü anlatan bir hikaye gibiydi. O an, zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.
Şehirde ise sokak sanatçıları farklı bir atmosfer yaratıyordu. Her biri kendi tarzında, yeteneklerini sergiliyor, şehrin gürültüsüne rağmen dinleyenlere huzur veriyordu. Bir köşe başında çalan bir piyano, başka bir sokakta ise akustik gitar sesleri, şehrin kalbini atlatıyordu. Her an, müziğin gücünü yeniden keşfettim.
Deniz kenarında ise dalgaların sesiyle birlikte çalan bir flüt, bana doğanın müziğini hatırlattı. Müzik, bazen bir enstrümanın tuşlarından, bazen de doğanın sesinden gelir, ancak her zaman birleştirici bir gücü vardır. Bu yolculuk, müziğin dünyayı nasıl dönüştürdüğünü bir kez daha görmemi sağladı.