Yazar: Bilal Kemikli
Bir grup genç arkadaşımızla Ramazan, sanat ve edebiyat kavramları etrafında sohbet ediyoruz. Onlar sorular soruyor, ben de dilim döndüğü kadarıyla cevap vermeye çalışıyorum. Sorulardan birisi "dert" kavramıyla alakalıydı. Şöyle sormuşlardı:
"Sizin nesliniz bize göre biraz daha farklı, peki sizin neslinizdeki sorun ne?"
Bu soru etrafında şunları konuşmuştuk:
-Edebiyat geleneği kendisine bir şeyi dert edinen insanların bu alanda eserler ürettiği bir alan olmuştur. Bu sebepten edebiyat, sanat bir dert meselesidir. Sadece edebiyat değil, resim bile bir dert meselesidir. Asıl mesele bir şeyin ıstırabını çekmek, bir şeyin derdiyle hemdert olmaktır. Şimdiki dertlere bakıyorum, gençler sizi bilemiyorum; bakın sizin ne kadar güzel bir derdiniz var, bir araya gelip bir şeyler okuma ve kendinizi geliştirme arzusundasınız. Ancak, çoğu insanın dert diye nitelendirdikleri şeyler, zamanla önemsiz hâle geliyor. Bu bir derttir; kendimizi geliştirelim diyorsunuz. Ama çoğu insana bakıyorum, dert dert diye nitelendirdikleri şeyler zamana bıraksa hallolacak türden dertler aslında dert hükmünü bile almayan şeyler.
Peki dert nedir?
Dert, insana faydalı olmanın yolunu aramaktır. Dert düştüğümüz yerden kalkabilmeyi gerektirir. Şu anda düşmüş durumdayız; benim şu andaki temel derdim Gazze ve Doğu Türkistan’dır. Peki Gazze ve Doğu Türkistan düştü diye ağlamak mı gerek? Hayır. Bilakis neden düştük, nasıl ayağa kalkabiliriz gibi soruların peşine düşerek çözüme giden yolu bulmak derdin dermanını aramak demektir.
Düşünmek de düşmekle alakalıdır düşen kalkmak için çaba sarf edecek işte bu çabaya biz düşünmek diyoruz, düşünme eylemi budur. Sanat da o zaman ortaya çıkıyor sen sanatla ilgilenmezsen onu küçük görürsen üretemezsin sanat kültürdür, kültür ve sanat yumuşak güçtür. Milletler bugün o kültür ve sanatla dize getiriliyor yahut kendi çizgisinden uzaklaştırıyor, dönüştürülüyor. Biz tabii bir zorunlu kültür değişim süreçleri yaşadık bunların hepsini burada anlatmam mümkün değil. Mutlaka Mümtaz Turhan’ın Garplılaşmanın Neresindeyiz?, Kültür Değişmeleri Sosyal Psikoloji Bakımından Bir Tetkik gibi kitaplarını, keza Yılmaz Özakpınar’ın Bir Medeniyet Teorisi Kültür ve Medeniyete Yeni Bir Bakış, İslâm Medeniyeti ve Türk Kültürü gibi kitaplarını okumanız isterim.
Ciddi bir değişim ve erozyon yaşadık... Bu zaman diliminde dahi yine de var olma mücadelesi veren gençleri görüyor ve bundan mutlu oluyorum. Bu konuda pek çok faktör sıralamak mümkün. Sosyal hadiseleri bir sebebe indirgeyerek izah etmemiz bizi körleştirir. Bu körlüğü çok fazla deneyimledik; artık kör olmamalıyız. Tüm bedenimiz göz misali her şeyi görebilmeli. Bu minvalde mümkün olduğu kadar tarih, sosyolojik dönüşümleri anlatan metinleri ve sanat hadisesini anlamanızı tavsiye ederim. Hayatın içerisine giren, mesela şimdi davul yok ama belediyeler çadır icat ettiler. Bu çadırların bazıları caminin dibinde ve camide ise insanlar teravih namazı kılarken sizin orada müzik yapmanız sanatın ahlâkına ters düşer. Bu nedenle hayatın içerisinde yer alan her şey sanatın ahlâkına uygun olmalıdır.