Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Kasım 2024

Türk-İslam dünyasında yeni düşünceler ve özgüven eksikliği

Türk-İslam kültür ve inancı içerisinde yetişmiş birisi olarak ister istemez bu Dünyanın mevcut durumu ve geleceği ile ilgili düşünmeye ve söylenenlere kulak kabartmaya çalışıyorum.

Türk-İslam Dünyasının mevcut durumunu değerlendiren birçok görüşe rastlamak mümkün. Bu görüşler bazen mikro ölçekte (birey, küçük gruplar) bazen makro ölçektedir (Ülke, ümmet, ulus, süper güçler/Dünya). Bu yaklaşımlarda önyargılı-katı sınırlar varsa mevcut durumu anlamak oldukça zordur. Fakat daha esnek olup iç ve dıştaki faktörler anlaşılmaya çalışılsa belki de daha doğru bir çözüm yolu bulunabilir.

Dış

Elbette bilimsel veriler ışığında iç ve dış faktörler genel başlığı altında farklı alt faktörlerle mevcut durumu izah etmek mümkündür.

Gel gör ki Türk-İslam Dünyasında mevcut sorunları makro (dış etmenlere) bağlama epeyce bir kabul görmektedir. Bu yaklaşım mevcut hali emperyalizm, siyonizm, uluslararası şirketler vs dış etkenler ile açıklamaktadır. Hâlbuki hemen her konu dış faktöre bağlanmasa veya belli ölçüde dış faktörün etkisini kabul edip iç faktörlerin etkisi irdelense belki de uzun vadede doğru teşhis ve tedavi yöntemi bulunabilecektir.

Rakibini analiz ettikten sonra kendi durumunun (zayıf ve güçlü yönlerinin) farkında olmayan hiçbir güreşçi (ülke, ulus, ümmet diye düşünebilirsin) kendini geliştiremez ve yarışı kazanamaz.

Kısır döngü

Kim yapacak? Yani düşman ve dostu analiz edip bize rehber olacak fikirleri kim geliştirecek ve böyle insanları kim ve hangi ortam yetiştirecek. Bir kısır döngüdeyiz: Ortam büyük insan yetiştirmiyor, büyük insan yetişmediği için ortam değişmiyor. Konuyu “A kalite insan olmadan hangi savaş kazanılır?” başlıklı yazımda değerlendirmiştim, konunun anlaşılması için okumayanlara öneririm (bk. https://www.milatgazetesi.com/yazarlar/a-kalite-insan-olmadan-hangi-savas-kazanilir-564/).

Belli bir dönemden sonra taklidi aşıp, derin görüşü/anlayışı (içtihat) olan deniz feneri gibi yol gösterici insanlar (müçtehit/filozof) yetiştiril(e)memiştir. İddiamı tam anlamadan var diyenler olabilir. Kastım paradigma değişimi yapan büyük düşünceler ve insanlardan bahsediyorum.

Yeni düşünceler

Fıkıh âlimi Abdülkerim Zeydan (1921-2014) “İslam Hukukuna Giriş” kitabında (S.224-225) hukukçuların taklide yönelmesini üç faktörle izah etmektedir:

1-Siyasi otoritenin teşvik ve yardımlarının azalması

2-Bilim insanlarının tembelliği

3-Özgüvenin zayıflamış olması

İlk ikisi hakkında çok şey söylenmiş üçüncüsü üzerinde daha az durulmuştur. Özgüvenin zayıflaması iddiası önemsenmesi gereken bir konudur. Özgüvenin zayıflaması görüş (içtihat) açıklamadan çekinilmesine neden olmuştur. Baskıcı idarelerde/toplumlarda kişiler hedef aldıkça bu zamanlar “kapıların tamamen kapandığı” noktasına kadar gelmiştir.

Hz. Ömer, “Bugün vermiş olduğunuz hüküm, yaptığınız araştırma ile doğruyu bulduğunuzda hakka müracaat etmenize engel olmasın. Hakka müracaat batılda ısrar ve devamdan daha hayırlıdır” demektedir…

Öneri

Bu sözde yeni görüş üretmeye teşvik vardır. Bu sözü biraz irdeleyelim: a-Mevcut bilgi var, b-Yeniden araştırma (research), c-Yeni bir sonuç.

Dünün meselelerini yeniden araştırmanın hiç mahsuru yoktur: Yeniden araştırma (research). Bundan yeni bilgilerle “yeni bir sonuç elde etme” ve bunun “açıklanması (yayım)”. Bunun için üst düzey bir eğitim ve özgüven gerekir.

İki mezhep kurucusunun şu sözleri de özgüveni teşvik edici niteliktedir: İmam Malik; “Peygamberimizin sözleri hariç herkes dilediği sözle hareket eder, dilediğini de bırakır…”

Ebu Hanife ise “Tabiiler adamsa biz de adamız onlar içtihatta bulunduğu gibi biz de içtihatta bulunuruz” demektedir…

Sonraki dönemlerde bırakın “yeni sözü” kapıyı azıcık aralayıp ışık gelmemesi için caba sarfedilmiştir. Bu cabalar ciddi bir yetersizlik duygusuna ve özgüven kaybına neden olmuştur.

Binlerce yılın birikiminden, tarihi tecrübesinden yararlanarak kendimize güvenerek, günümüzü ihya, geleceğimizi inşa etmek zorundayız.

Son söz: Her eski iyi, her yeni kötü değildir.