Manevi Vatanımız: Ailemiz
Ailemiz; içinde var olduğumuz, yaşama, gelişme ve korunma
fırsatı bulduğumuz yuvamız. İlk bilgileri, ilk becerileri, ilk inanç ve değer
yargılarını, ilk alışkanlıkları kazandığımız, “ilk mektebimiz.”Bizi
şekillendiren, takip eden, izleyen ve etkileyen rehberimiz. Ve elbette tüm
bunları borçlu olduğumuz başımıza taç, gönlümüze ilaç olan kıymetli
annelerimiz, babalarımız. Ailemiz; manevi vatanımız.
İnsan yavrusu tüm canlı yavruları içerisinde en zayıf ve en
zahmetli olan canlı yavrularından biridir. Mesela bir fil yavrusu dünyaya
geldikten kısa bir süre sonra yürüyebilirken, insan yavrusunun yürüme
yeteneğini kazanabilmesi en az bir yıl sürüyor. Bu tek misal bile ebeveynliğin
meşakkatini ve zorluğunu göstermeye yeter. İşte bu yüzden, eşref-i mahlukat
olan insanı dünyaya ve ukbâya hazırlayan ebeveynlerimiz ve ailemiz çok
kıymetli.
Aile, yeryüzündeki ilk ve belki de en önemli kurumdur. Tüm
çağlar boyunca var olmuş, değişerek de olsa bugüne kadar varlığını
sürdürmüştür. Bununla birlikte tüm dünyada aile ciddi bir tehdit altındadır.
Özellikle gelişmiş ülkelerde aile üzerindeki tehditler ve riskler giderek
artmaktadır. Özellikle medya araçları vasıtasıyla, aile kurumuna karşı
sistematik bir propaganda yürütülmektedir. Evlenmek, yuva kurmak, çocuk
doğurmak ilkel ve modası geçmiş gelenekler gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.
Neyse ki sonunda aileyi korumaya yönelik bazı adımlar
atıldı.Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 2025 yılı “Aile Yılı” olarak ilan
edildi ve aileyi korumaya yönelik bazı tedbirler açıklandı. Açıklanan tüm
tedbirleri destekliyorum ve daha fazla şeyin yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Bu düşünceme sebep olan birkaç veriyi sizlerle paylaşmak isterim.
Türkiye’de, her iki cinsiyette de ilk evlenme yaşı
yükselmiştir. Ortalama ilk evlenme yaşı 2023 yılında erkeklerde 28,3,
kadınlarda 25,7 oldu. İlk evlenme yaşı ortalaması 2001 yılında erkeklerde 26,0
kadınlarda ise 22,7 düzeyindeydi.Yine Türkiye'de toplam doğurganlık hızı, 2001
yılında 2,38 çocuk iken 2023 yılında 1,51 çocuk olarak gerçekleşti. Yani, bir
kadının doğurgan olduğu dönem boyunca (15-49 Yaş) doğurabileceği ortalama çocuk
sayısı 2023 yılında 1,51 olmuştur. Bu durum, doğurganlığın nüfusun yenilenme
düzeyi olan 2,10 ortalamanın altında kalmıştır. Son olarak Türkiye'de 2008
yılında 4 kişi olan ortalama hane halkı büyüklüğü 2023 yılında 3,14 kişiye
düşmüştür. 2015 yılında %14,4 olan yalnız yaşayan fertlerden oluşan tek kişilik
hane halklarının oranı 2023 yılında %19,7'ye yükselmiştir. Hane halklarının
%10,6'sı tek ebeveyn ve çocuklardan oluşmuştur (TÜİK, 2024).
Dünyanın pek çok ülkesinde ne yazık ki benzer sorunlar söz
konusudur. Mesela Avrupa Birliği ülkelerinde 2022'de yaklaşık 200 milyon hane bulunurken,buhanelerin
sadece dörtte biri (%24,3) çocukları içeriyordu. Hanelerin yaklaşık %10'unda 1
çocuk (%12,1) veya 2 çocuk (%9,3) bulunurken, AB'deki hanelerin yalnızca %3’ünde
3 veya daha fazla çocuk bulunmaktadır.AB'deki toplam hane sayısı 2012 ile 2022
arasında %6,9 artmış olmasına karşın en az 1 çocuğun bulunduğu haneler aynı
dönemde %2,4 azalmıştır (Eurostat, 2023).
Aile, geçmişle gelecek arasındaki köprüdür. İnsanın yaşam
yolculuğunda ihtiyaç duyacağı fizyolojik, psikolojikve manevi yetenekler aile kurumu
ve ebeveynler vasıtasıyla kazanılır. Aile, makine sesinin ve barut kokusunun
egemen olduğu bu sözde modern, özünde vahşi çağda; insan için en güvenilir
sığınaktır. Aile, her dalında farklı bir meyve olan; tüm meyvelerini merhametle
besleyen ve sabırla olgunlaştıran sonsuzluk ağacımızdır.Aileyi yaşatalım ki,
nesiller yaşasın, devletimiz var olsun, insanlık huzur bulsun. Ailemizi yani
manevi vatanımızı koruyalım…
Vesselam…