Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.16
Gram Altın
2963.55
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 May 2021

Batılılaşma üzerine bir eser

Çağdaşlaşma, çağın yeniliklerine ve özelliklerine ayak uydurmak anlamına gelir. Sosyal değişmenin özel bir şekli olan bu sözcük, terim olarak tarih boyunca gelişmiş kurumların bilimsel bilgideki olağanüstü artışı yansıtan ve hızla değişen fonksiyonlara uyarlanma sürecidir. Osmanlı’da Tanzimat süreciyle başlayan bu süreç, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla da devam etmiştir. Ülkemizde şark-garp meselesi olan çağdaşlaşma, günümüzde hâlâ üzerinde tartışılan ve farklı fikirleri ortaya çıkaran bir durumdur.

Batılılaşma Süreci ve Edebiyatımız

Osmanlı'nın son dönemlerinden itibaren şark-garp meselesini konu edinen birçok eser kaleme alınmıştır. Reşat Nuri Güntekin, Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar, Kemal Tahir bu konuda kitaplar yazan isimlerdendir. Adı geçen bu kişilerden Peyami Safa'nın Fatih Harbiye isimli romanı da bu konuyu ele alan yapıtlardandır. 1899 yılında İstanbul'da dünyaya gelen Peyami Safa'nın babası meşhur şair İsmail Safa’dır. Düzenli bir eğitim görmeyen Peyami Safa, erken yaşlarda hayata atıldı. Posta Telgraf Nezareti'nde çalıştı, öğretmenlik ve gazetecilik yaptı. Hayatını yazılarından kazandı. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Yalnızız ve Matmazel Noraliya'nın Koltuğu gibi eserleriyle Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı’nda ön plana çıkan Safa, 15 Haziran 1961'de İstanbul'da vefat etti.

Peyami Safa'nın 1931 senesinde yayımladığı Fatih Harbiye romanı, fikrî ve duygusal yoğunluğu sayesinde yazarın büyük bir romancı olarak yerini sağlamlaştırıyor Alanındaki en nitelikli romanlardan sayabileceğimiz bu önemli eser, okurun Türkiye’nin bugününü belli işaret noktalarından hareketle okumasını sağlayacak, daha sağlıklı değerlendirmeler için bir çıkış noktası oluşturacaktır.

Şark ve Garp Arasındaki Çatışma

Romanda gün geçtikçe daha da çok Batı’ya özenir duruma gelen Neriman'ın yaşadıkları ve yaptıkları anlatılmaktadır. Bu yönüyle Batılılaşmaya dair unutulmaz bir hikâye anlatıyor. Neriman, Darülelhan’ın alaturka kısmında ud eğitimi alan bir kızdır. 15 yaşında annesini kaybeden Neriman, o günden beri ihtişamlı hayatı bir kenara bırakmış ve Doğu kültürünü çok seven ve kendisinin de pek sevdiği babası Faiz Bey ile Fatih semtinde yaşamaktadır. Eski yaşamlarından tamamıyla uzaklaşmış, hizmetçilerinin hepsini ya evlendirmiş ya da başka yerlere göndermiş olan Faiz Bey yanında, sadece çok uzun yıllardır yanlarında olan, Neriman'ın bebekliğinden beri Gülter'i tutmuştur. Yine bu semtte oturan Şinasi de Darülelhan’da kemençe eğitimi almaktadır. Uzun yıllardır Neriman ve babası Faiz Bey'in tanıdığı olan Şinasi de Faiz Bey gibi Doğu kültürüne meraklıdır. Şinasi'nin kardeşi olan Nezahet de Neriman'ın arkadaşıdır. Faiz Bey Şinasi'yi oğlu gibi görür ve ona çok iyi davranır. Aynı zamanda Neriman ile Şinasi yedi yıldır nişanlılardır ve herkes bu durumun artık evliliğe dönüşmesini beklemektedir.

Ancak Neriman'ın Darülelhan’dan tanıdığı Macit onun içinde yer tutan Batılı hayatta yaşama isteğini ortaya çıkarır. Macit Beyoğlu'nda yaşamaktadır ve Beyoğlu'ndaki pek çok insan gibi batılı tarzda bir hayat sürmektedir. Balolarda, türlü türlü ortamların içinde bulunan Macit'in bu yaşantısı Neriman'ı fazlasıyla etkilemiştir. O denli etkilemiştir ki Neriman Şinasi'den ve doğulu tarzda yaşayan herkesten iğrenmeye başlar. Bu durum zamanla değişecektir ancak değişene kadar Neriman’a, Şinasi’ye ve Faiz Bey'e çok büyük zararlar verecektir. Yapıtın adı olan Fatih Harbiye, tramvay yolu sayesinde birbirlerine bağlanan ancak birbiriyle bağdaşması mümkün olmayan iki semttir. Fatih daha çok doğu kültürünü içinde barındırırken; Harbiye Batı kültürünün yer ettiği başka bir semttir. Fatih ile Harbiye tıpkı acı ile tatlı gibi birbirinin zıddıdır. Bu iki semt aynı coğrafyadaki kültür ve düşünce farklılaşmasının cepheleridir.

Televizyon dizilerine dahi konu olan Fatih Harbiye adlı eser günümüzde insanların hâlâ tartışmaktan geri durmadığı, birçok yeni fikirler ortaya attığı modernleşme konusuna, aile, şahıslar, kurumlar ve mekânlar üzerinden ışık tutmaktadır. Batılılaşma yüzyıllardır bu toprakların üzerinde etkisi olan bir durumdur. Öyle görünüyor ki ülkemizdeki şark-garp meselesi önümüzdeki yıllarda da aktifliğini kaybetmeyecektir.

Y E N İ L E R D E N

— Filibeli Ahmed Hilmi, Yunus Emre, Büyüyenay Yayınları, İstanbul.

Her devir Yunus Emre’yi çok sevdi. Şairin deyişiyle ‘Türkçenin süt dişleriydi’ o. Belki bu kadar çok sevildiği için her devir dillerde dolaştı. Osmanlı’nın son zamanlarında ona bakan ilk kişilerden biri Filibeli Ahmed Hilmi’dir. İnsanlar arasında, Yunus Emre, Derviş Yunus, Âşık Yunus namlarıyla meşhur olan şairin kültürel kodlarını çözmek için eşsiz bir kaynak bu.

— Metin Önal Mengüşoğlu, İslam Milletinin İstiklal Marşı, Okur Kitaplığı, İstanbul.

Kitapta yazar bir yandan yazarın hayatından diğer yandan okumalarından hareketle Mehmed Akif'in külliyatının dışında tuttuğu büyük şiirine güncel, bir o kadar da kalıcı yorumlar getiriyor. Farklı okumaların kapısını aralamak suretiyle Türkiye'nin ve İslam âleminin sorunlarına ve imkânlarına değiniyor. Sayfalarda ilerlerken İstiklal Marşı'nın yazıldığı şartların gerçeğini izliyoruz.

— Nurettin Durman, Şiir Kalır Sonunda, İz Yayıncılık, İstanbul.

Nurettin Durman’ın 60 yıllık eleğinden süzülenler, Şiir Kalır Sonunda ismiyle tek bir kitapta toplandı! Şairin mısraları, yaşamın somut mülkünü, ruhumuzu güzelleştirebilecek ne varsa ona dönüştürüyor. Edebiyat dünyamızın en özel isimlerinden Durman’ın bu kitabı, onun daha önce hiç yayımlanmamış şiirlerini de muhteva ediyor. Şiir severler için bir Nurettin Durman seçkisi!