Adalet hürriyet ve demokrasiyi CHP'den beklemek!
Hukukçu Ömer Faruk Uysal
CHP Türkiye’de adaletsizliğin, anti demokrasinin, boğulan hürriyetlerin partisidir. Öyle olmakla birlikte, paradoksal olarak, adalet demokrasi ve hürriyetin kendince ihya edileceği iddiasına cüret etmektedir. Bunun delili, emaresi nedir? Helalleşme! Bir sözcük neye tekabül eder ki?
Öncelikle CHP
bu milletin haram dediklerine haram, helal dediklerine helal dememektedir.
Temel referansı kadim kültür ve medeniyetimiz ve İslam değildir. CHP’nin temel
referansı, Avrupa, modernizm ve laisizmdir.
Bir asır
sürmüş yaygın ve şedid bir zulüm uygulaması, çerçeve ve içeriği belirsiz,
delilsiz, hatta metinsiz bir kuru kelime ile asla telafi edilemez. Tam da seçim
sathı mailinde, propaganda döneminde, yüzeysel, güncel, tatlı sözler ciddiye
alınmazlar. Nitekim bu radikal ve etkin propagandanın halkta hiçbir karşılığı
olmamış, CHP oyları iki puan olsun artmamıştır.
Şöyle bir
çelişki nasıl giderilebilir? Millet CHP’nin suçlarını ve günahlarını affedecek,
helal edecek, peki CHP buna karşı ne yapacak? Hiçbirşey! Millet verecek, CHP alacak! Helal edecek de millet, iktidar edecek de
millet! Bu tipik bir CHP cingözlüğü.
En vahimi
ise, helalleşme sözünün genel başkan dışında hiçbir yetkili tarafından asla ve
kat’a telaffuz edilmemesi. Tabanda ise ademe mahkumiyeti. CHP kendi içinde bu
konuyu ne görüşmüş, ne müzakere edip bir karara varmıştır.
CHP, hayır
sadece Kemal bey, diyor ki; gelin bir çürük ipe hülyalar dizin! Helalleşme diyerek,
pek maliyetsiz, külfetsiz, muhtevasız, ucuz, hakikatsiz bir, “bir parmak bal çalma”yı ciddi bir politika değişikliği, tarihi bir
makas değişikliği gibi lanse ediyor!
Bir defa,
muhalefette bu tür hoş sözler kolay ve sık söylenir ancak bunlar geçersiz ve
temelsizdir. Yakın tarihimizde özgürlük ve demokrasi vaatlerini bizzat iktidar
sahipleri, muktedirken söylediler. Hiçbirşey daha iyi olmadığı gibi daha da
kötü oldu. Mesela 1908'de Abdülhamit tarafından Meşrutiyet ilan edildi, millet
Mutlakiyeti arar oldu! 1923’te iktidar sahibi Cumhuriyet ilan etti, Saltanat
günleri aranır oldu! Bu dönem tüm tarihimizin insan hakları ve hürriyetler
bakımından en karanlık dönemi olmuştur. Dolayısıyla muhalefetteyken ağza
çalınan bir parmak ballar hükümsüzdür.
Kemal bey,
20 yıldır mebus, 12 yıldır genel başkan. Adalet, hürriyet ve demokrasiyi CHP'ye
getirebilmiş mi ki, Türkiye’ye getirsin! Baykal, M.İnce ve ekibinden,
muhaliflerinden, tek bir kimse bıraktı mı partide? Kaldı ki Kemal bey,
Parlamenter sisteme dönüp etkisiz ve yetkisiz Cumhurbaşkanı olacağına göre, tek
başına ne vaadinde bulunuyor!
Nihai olarak, CHP gerçek anlamda değişmedi
değişmez. Değişen sadece vitrin ve laflardır. Sosyalist Profesör Baskın Oran’ın
da dediği gibi: ”CHP değişmez, değişirse
CHP olmaz”. Farzımuhal CHP gerçekten de değişmiş olsun! Onca parti
alternatifi içinden niye ille de CHP’ye kuru bir ümit bağlansın ki? Türkiye
dindarları, hürriyetçileri ve demokratları, ah CHP bir değişse de ona oy versek diye mi bekliyorlardı!
CHP halka,
tarihimize, karşı suç işlemiş, sabıkalı bir partidir ki, af dileyip, helalleşme diyor! Niye sabıkasız
partilerden daha fazla tercihe şayan olsun ki! CHP bir asır süren zulmünün
cezasını çekti mi? Elbette çekmedi. Her zaman, millet nezdinde değilse de,
Devlet nezdinde itibar gördü. Önce cezasını tamamlasın bakalım. Veya etkin
pişmanlık adımları attığını görelim!
Tam bu
noktada şunu soralım; Eğer gerçekten
değiştiyse, bunu neye borçluyuz? 20 yıldır,mahalli ve genel seçimlerde ve
referandumlarda defalarca alınan, ağır tarihi yenilgilerine! Ve Kemal bey’e
mahsus bu değişim başarısı dolayısıyla, Akparti ve Erdoğan’ı tebrik etmek
gerekmez mi?
Değişmiş
olduğunu farz ederek CHP den en fazla ne
beklenebilir ki? En fazla eski suçlarını, günahlarını tekrar işlemeyeceğini
bekleyebiliriz. Bütün ufkumuz,vizyonumuz, beklentimiz bu mudur? Biz,en yüksek gür sadanın İslamın sadası
olacağı bir dünya beklemiyor muyuz? Cennet-asa bir bahar sevdamızdan,
beklentimizden, vaz mı geçtik? Menderesten başka İslam kahramanımız yok mu,
olmayacak mı? Dindar ve dine hürmetkar
demokratlar tarihe mi gömüldü? Yoksa yeni İslam kahramanımız Kılıçdaroğlu mu?
Dindar ve dine hürmetkar demokratların yerini, Halkçılar mı aldı?
Affa
müstehak olmak için samimi bir pişmanlık ve artık suç işlememe şartı aranır.
CHP zaten dine ve dindara yapageldiği zulümleri yapma kabiliyet ve kuvvetinden
mahrumdur. Bu sebeple başörtü yasağı
gibi günahları işleyebilmesi artık pek zordur. Ancak CHP şimdilerde başka türlü
suçlar işlemeye devam ediyor. Milli harp sanayi İHALAR, SİHALAR, muazzam
şehir hastaneleri, benzersiz köprüler, tüneller, metrolar, havaalanları vs vs…
Hiçbirine en ufak bir destek veriyor mu? Destek kalsın, durdurucam, dağıtıcam
dan başka bir şey söylüyor mu? Türkiye’nin
baş belaları, küresel maşalar, FETÖ, PKK, DHKPC gibi hain terör örgütleriyle
mücadele edeceğim diyor mu? Yoksa onlarla açık gizli bir işbirliği halinde mi?
Başörtüsü,
Kürd açılımı, İmam-Hatipler, Ayasofya vs. hangi özgürlük açılımına ağız ucuyla
olsun destek verdi, engellemeye çalışmadı! Suriye kapsamlı operasyonlarımız,
Azerbaycan ve Libya zaferlerimiz, PKK’yı bitirme, Doğu Akdeniz mücadelemiz vs. Hangi milli meselede Türkiye haklıdır deyip
yanımızda durdu! Bütün bu meselelerde,hasımlarımızı destekleyip, Türkiye’yi
suçladı! Küresel emperyalizm ve piyonları ile aynı dili kullanıp, benzer
siyasetler yaptı. Türkiye’nin doğal gaz keşiflerine bile sevinemedi, hatta
üzüldü, aşağıladı! Necip Fazıl der ki: ”CHP
bir parti değil. Türk’e dinini, dilini, ve özünü kaybettirmeye memur, bir
katliam müessesesidir.”
Farzımuhal artık değiştiği kabul olunsa dahi, mutlak güven gerektiren önemli makamlara hiçbir şekilde sabıkalı olanlar değil, sicili temiz olanlar getirilmelidir!