Dolar (USD)
34.48
Euro (EUR)
36.40
Gram Altın
2952.84
BIST 100
9300.95
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Mart 2022

​14 Mart Tıp Bayramımız Kutlu Olsun

ProfDrİbrahimoZTEK15mart2022_d7413929394064bcda810886da398106.jpg

Prof. Dr. İbrahim ÖZTEK

Üsküdar Üniversitesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Başkanı

Anadolu Aydınlar Ocağı Genel Başkanı

****

Sultan II. Mahmut Tıbbiyelilere Şöyle Sesleniyordu: Sizlere Ulu Tanrı'dan Başarılar Dilerim. İstemek Sizden, Vermek Bizden."

Osmanlı imparatorluğunda batılı ve modern anlamda askeri ve sivil birçok yeniliğin mimarı Sultan II. Mahmut, Tıbbiyenin de kurucusudur. Yeni kurulan "Asakir-i Mansure-i Muhammediye" ordusuna askeri hekim yetiştirmek üzere Şehzadebaşı'nda 14 Mart 1827'de "Cerrahhane-i Âmire" ile "Tıbhane-i Amire" ("Tıbhane") yi kurdu. (Padişahlığı: 1808-1839),

Tıbhane-i Âmire (Tıbhane) ve Cerrahhane-i Âmire (Cerrahhane)'nin kurulmasında Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi (1774-1832) etkin rol oynadı. Mustafa Behçet Efendi, Farsça ve Arapçanın yanı sıra İngilizce, Almanca ve Fransızca biliyordu. Kardeşi hekim Abdullah Molla ile birlikte çalışıyorlardı. 1836 yılında "Tıbhane (Tıphane-i Âmire)" ve "Cerrahhane (Cerrahhane-i Mamure)" birleştirilerek, "Mekteb-i Tıbbiye" (Tıp Okulu) adı ile Gülhane'deki Otlukçu Kışlası'na taşındı. Okul, Batıdaki benzerlerine göre yeniden düzenlenerek ve "Mekteb-i Tıbbıye-i Adliye-i Şahane" (“L’Ecole Adliyée Impériale de Médecine” “L’Ecole de Médecine de Galata-Sérai”) adını alarak 17 Şubat 1839 tarihinde Galatasaray'daki bir binaya (şimdiki Galatasaray lisesinin bulunduğu yer) taşındı.

Son derece görkemli bir şekilde düzenlenen açılış törenine bizzat Sultan II. Mahmut katıldı ve öğrencilere şöyle hitap etti: "Çocuklar, bu yüksek binaları Tıp Okulu şeklinde düzenleyerek, adını Mekteb-i Tıbbıye-i Adliye-i Şahane koydum. Burada insan sağlığının hizmetine çalışacağından, bu okulu diğerlerine üstün tuttum. Tıp Fenni burada Fransızca öğrenilecektir. Ancak burada hatırınızdan bir soru geçecektir. Acaba bizim dilimizde yazılmış tıp kitapları yok mudur ki, yabancı dille öğrenimi üstün tutuyorsun diyeceğinizi bilirim. Bunu aynen benimserim ve size karşılık olarak şimdilik bazı sakıncalar ve zorlukların bulunduğunu hatırlatırım. Her ne kadar hekimliğe ait pek çok kitap mevcut ise de önceleri Avrupalılar da bu kitapları almış, dillerine çevirmiş ve okutmuşlardır. Lâkin bu kitapların aslı Arapça yazılmış olup, uzun süreden beri İslam bilginleri tarafından okunup öğretilmekten vazgeçilmiş, ilim terimlerini bilenler de yavaş yavaş azalmış olduğundan, bu kitaplar bir yana atılmış, böylece bunları okuyup, dilimize çevirmek hem güçtür, hem de uzun zaman istemektedir. Avrupalılar bu kitapları çevirmeye başladıktan sonra geçen yüzyıl tıp öğreniminde ilerlemeler, buluşlarla hekimlik bilgisine katkıda bulunmuşlardır. Bu bakımdan elimizdeki kitaplar onlarınkine bakarak biraz eksik görünmektedir. Biz bu eksiklikleri tamamlamak için çalışmak istesek bile hemen Türkçeye çevrilmeleri imkânsız olduğu gibi, böyle bir eğitim için en az on yıl Arapça öğrenmek ve beş - altı yıl da Tıp öğrenimi yapmak gerekir. Hâlbuki bizim beklemeye vaktimiz olmadığı gibi, yurdumuzun ve ordularımızın büyük ihtiyacı olan hekimleri bir an önce yetiştirmek ve Türkçeye çevirerek tıp kitaplarını meydana getirmek zorundayız. Size Fransızca okutmaktan maksadım Fransız dilini öğretmek değildir. Hekimlik fennini öğrenip, yavaş yavaş yurdumuzun her köşesine yaymaktır. (Sultan Mahmut, konuşmasının burasında yanındaki Muallim-i Evvel (Ordinaryüs Profesör) Dr. Charles Ambroise Bernard (1808-1844)'ı eliyle göstererek) Bu zatı özellikle sizin için getirttim. Avrupa'nın birinci sınıf hekimlerinden olup, gayet yetenekli ve bilgili bir kişidir. Kendisinden ve öteki hocalardan hekimlik öğrenin ve yavaş yavaş Türk dili üzerine bu ilmi yayın. Çünkü yabancı olarak ve tabip sıfatı ile birçok ne idüğü belirsiz kişilerin yurdumuzda yerleşmesinden, şurada burada şarlatanlık yapmalarından memnun değilim. Allah'ın izni ile okulunuzu bitirerek diplomalarınızı aldıktan sonra büyük rütbelere erişeceğiniz kesin bir hakikat olduktan başka, okulda bulunduğunuz sürece, her çeşit ihtiyaçlarınızın en iyi bir biçimde temin edildiğini belirtmek isterim. Yiyeceklerinizde sıcak kebaptan, soğuk çileğe kadar vardır. Ötekiler de bunların benzerleridir. Sizlere bir üstünlük işareti olmak üzere, yaptırmış olduğum nişanlarınızı bu hafta içinde göndereceğim. Hemen sizlere isteklerim gereğince Ulu Tanrı'dan başarılar dilerim. İstemek sizden, vermek bizden."

İbni Sina’lar, Sabuncuoğlu Şerefettin’ler, Akşemseddin’ler, Hulusi Behcet’ler, Gazi Yaşargil’ler, Aziz Sancar’lar ve Uğur Şahin’lere, milletimize ve dünya tıbbına yön vermiş nice tıp âlimlerimize selam olsun.