Tavaf nedir? Tavaf çeşitleri nelerdir? Hac zamanı geldi. Hac ibadetini yerine getirmek isteyenler yolla düştü. Allah herkese Hacca gitmeyi nasip etsin. Sizin için Haccın farzlarından tavaf hakkında bilgiler derledik. Bu yazımızda tavaf ne olduğunu, nasıl yapıldığını, tavaf çeşitlerinin bulabilirsiniz. Detaylar haberimizde...

Sözlükte bir şeyin etrafında dönmek ve dolaşmak anla­mına gelen "tavaf"; bir hac terimi olarak; Hacer-i Esved'in hizasından başlayarak Ka'be'nin etrafında yedi defa dön­mek demektir. Bu dönüşlerin her birine şavt denir. Tavafın, Kabe'nin etrafında yapılması gerektiği şu ayet-i kerimeden anlaşılmaktadır:

"Ve Beyt-i Atîk'i (Ka'be'yi) tavaf etsinler"

Tavaf, Hacer-i Esved köşesi hizasından başlayarak usulüne göre Kabe'nin etrafında ibadet amacıyla yapılan yedi dönüşten (şavt) oluşur.

Tavafa başlamadan önce erkekler, vücudun üst kısmına ör-tülen peştamalın bir ucunu sağ koltuk altından geçirerek solomuza atıp sağ kolu omuzla birlikte açıkta bırakırlar (Iztıba). Tavaf bitince omuz kapatılır.

Umre tavafı için Hacer-i Esved hizasına gelmeden;

"Allahım! Senin rızan için umre tavafı yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle" diye niyet edilir.

Kabe, kişinin sol tarafında kalacak şekilde Hacer-i Esved'in hizasına doğru gidilir, bu esnada dua edilir. Bilenler tekbir, tehlil, salavat-ı şerife okurlar. Bunlar okunmasa da tavaf ge-çerlidir. Önemli olan içtenlikle Yüce Allah'a yöneliştir.

Hacer-i Esved'in hizasına varılınca eller, içleri Kabe'ye doğru olacak şekilde namaza durur gibi omuz veya kulak hi-zasına kadar kaldırılıp "Bismillahi Allahu Ekber" denildikten sonra Hacer-i Esved selamlanır (istilam). Aslında istilam, elle-ri Hacer-i Esved'in üzerine koyup onu öpmek demek ise de, günümüzde izdiham sebebiyle bu mümkün olmamaktadır. Bu sebeple Hacer-i Esved'e uzaktan elle işaret edilir. Hacer-i Esved istilam edilirken durup beklememelidir.

Tavafa başlarken, her şavtın başında ve tavaf sırasında çe-şitli dualar okunur. Bu dualar okunmasa da tavaf geçerlidir. Ancak tavafın Kur'an tilaveti, dua ve zikirle yapılması güzel olur. Tavafın, Hatim (Kabe'nin kuzey tarafındaki yarım dai-re şeklindeki duvar)ın dışından yapılması gerekir. Tavafın ilk üç şavtında erkekler kısa adımlarla koşar gibi çalımlı yürür (Remel). Bu yapılmasa da bir eksiklik olmaz. Remel, sadece arkasından sa'y yapılacak tavafarda yapılır.

Tavaf esnasında bağırarak dua etmek uygun değildir. Bu durum, orada huşû içinde tavaf yapan bazı insanları rahatsız edebilir. Önemli olan duanın içtenlikle yapılmasıdır.

Duanın Arapça olması şart değildir. Herkes kendi dilin-de içinden geldiği gibi dua edebilir. Beliriğimiz gibi önemli olan, içtenliktir.

Tavaf esnasında dua edilir, tekbir ve tehlil getirilebilir. Töv-be ve istiğfarda bulunulur. Yüce Allah zikredilir. Kur'an oku-nur. Özellikle Kur'an'dan dua ayetleri okunması güzel olur.

Böylece Hacer-i Esved köşesinden başlayan ilk dönüş, tek-rar Hacer-i Esved köşesi hizasına varılınca tamamlanmış olur. Beklemeden tekrar Hacer-i Esved selamlanarak ikinci şavta devam edilir. Diğer şavtlar da aynı şekilde yapılır ve yedinci şavtın sonunda Hacer-i Esved tekrar selamlanarak tavaf bi-tirilir. Sonra –izdihama neden olmamak kaydıyla- Makam-ı İbrahim'in arka taraflarında iki rekat tavaf namazı kılınır. Kalabalık olması veya oranın müsait olmaması durumunda tavaf namazı başka uygun bir yerde kılınır. Tavaf namazının, mekruh vakit değilse tavafın hemen peşinden kılınması daha iyidir.

Tavaf, kesintisiz olarak yapılır. Tavaf sırasında farz namaz için kamet getirilmesi, abdestin bozulması, ya da yorulup dinlenme ihtiyacı duyulması ve benzeri durumların dışında tavafa ara verilmemelidir. Böyle mazeretlerin ortaya çıkması durumunda tavafa ara verilip daha sonra kalınan yerden de-vam edilebilir. Tavaf namazından sonra dua edilir. Zemzem içilmesi de güzel olur.

TAVAFIN ÇEŞİTLERİ

Hükmü itibariyle farz, vacip, sünnet ve nafile olmak üzere dört çeşit, uygulaması itibariyle "kudûm", "ziyaret", "veda", "umre", "nezîr", "nafile" ve "tahiyyetü'l-mescîd" ol­mak üzere yedi çeşit tavaf vardır.

Hükümleri ve isimleri farklı olsa da bu tavaflarının hepsinin yapılışları, farzları (şartları ve rükünleri), vacipleri, şartları ve sünnetleri aynıdır.

1. Kudûm Tavafı

Sözlükte bir yere gelmek veya varmak anlamına gelen "kudûm" kelimesi, bir hac terimi olarak; "ifrad haccı" ya­panların Mekke'ye vardıklarında yaptıkları ilk tavaftır. Bu tavafın yapılması sünnettir.

İfrad haccı niyetiyle ihrama giren ancak Mekke'ye uğ­ramadan doğrudan Arafat'a çıkan kimseler ile Arafat vak­fesinden önce adetleri kesilmeyen kadınların kudûm tavafı yapmaları gerekmez.

Kadınlar adetli iken ihram girerler veya ihrama girdik­ten sonra adet görürlerse kudûm tavafı yapmazlar. Arafat'a çıkmadan önce temizlenirlerse kudûm kavafı yaparlar.

İhrama girip Mekke'ye vardıktan sonra hemen kudûm tavafı yapılmayıp Arafat'a çıkıncaya kadar mazeretsiz olarak geciktirmek caiz ise de Mekke'ye varır varmaz yapılması daha faziletlidir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.s.), Mekke'ye vardığında ilk iş olarak abdest almış, sonra da Ka'be'yi tavaf etmiştir.

Mekkeliler ile Hıll ve Harem bölgelerinde ikamet eden­ler, kudûm tavafı yapmazlar.

Şafiî mezhebine göre kıran haccı yapacak olanların da Mekke'ye vardıklarında yapacakları ilk tavaf Kudûm tavafıdır. Çünkü Kıran haccına niyet edenlerin hem hac, hem de umre için bir tavaf ve sa'y yapmaları yeterlidir

"Kıran haccı yapan" kimsenin hem umre hem de hac menasikini hac ayları içinde aynı ihramla ayrı ayrı yapma­sı gerekir.[4] Dolayısıyla bu kimsenin Mekke'ye vardığın­da yapacağı ilk tavaf, temettu haccında olduğu gibi umre tavafıdır.

Kudûm tavafının ardından haccın sa'yini yapacak olan erkekler ve çocuklar, tavafın ilk üç şavtında "remel" yapar-

lar. Remel yapmak afakiler için sünnettir. Remel yapılan ta­vaflarda ıztıba yapmak da sünnettir.

2. Ziyaret Tavafı

Ziyaret veya diğer adıyla ifaza tavafı, haccın rüknüdür.

"Ve Beyt-i Atîk'i (Ka'be'yi) tavaf etsinler"[6] ayetin­de kast edilenin, bu tavaf olduğu hususunda din bilginleri arasında görüş birliği vardır. Ayette geçen "Tavaf etsinler" emri genel bir ifade olduğu için, Mekkeli olan ve olmayan her hacı adayının mutlaka bu tavafı yapması gerekir.

a) Ziyaret Tavafının Geçerli Olmasının Şartları:

1. Arafat vakfesinin yapılmış olması,

2. Belirli vaktinde yapılması.

b) Ziyaret Tavafının Vakti

Kurban bayramının ilk günü fecr-i sadığın doğması ile başlar. Daha önce yapılması halinde geçerli olmaz. Çünkü bayramın ilk gecesi fecrin doğuşuna kadar olan zaman, aslın­da Arafat vakfesine tahsis edilmiştir. Bir rükne tahsis edilen zaman içinde başka bir rüknü yerine getirmek caiz olmaz.

Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre zilhicce ayının dokuzu­nu onuna bağlayan gecenin yarısından itibaren yapılabilir. Bu görüşün sahipleri şu rivayetleri delil almışlardır:

Hz. Aişe'den rivayet edilmiştir: "Peygamber (s.a.s.) Kur­ban bayramının ilk gecesinde eşi Ümmü Seleme'yi (önceden) gönderdi. O da fecr-i sadıktan önce şeytanı taşladı, sonra da gi­dip ziyaret tavafını yaptı."

Ebu Yusuf ve İmam Muhammed ile Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre ziyaret tavafının bayramın ilk üç günü içinde yapılması sünnettir. Ömrün sonuna kadar her hangi bir vakitte de yapılabilir. Ancak mazeretsiz olarak üçüncü günden sonraya bırakılması mekruhtur. Bu görüşte olanlar, şu hadis-i şerîf'i delil almışlardır:

Abdullah b. Abbas (r.a) tan rivayet edilmiştir:

Sahabeden biri Hz.Peygamber'e;

"Şeytan taşlamadan ziyaret tavafını yaptım, (olur mu?)" diye sordu. Hz. Peygamber (a.s),

"Zararı yok, (olur)" cevabını verdi.

Bir başka sahabî,

"Kurban kesmeden tıraş oldum, (olur mu)" diye sor­du. Hz. Peygamber (s.a.s.),

"Zararı yok, (olur)"

Bir başka sahabî,

"Şeytan taşlamadan kurban kestim (olur mu) diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.s.),

"Zararı yok (olur) buyurdu".

Bu rivayette de görüldüğü gibi hac amellerinin birbi­rinden önceye alınmasından veya sonraya bırakılmasından dolayı her hangi bir ihlal söz konusu olmamakta ve ceza te­rettüp etmemektedir. Kaldı ki ziyaret tavafının son vaktini belirleyen bir delil de mevcut değildir.

Ebu Hanife'ye göre farz tavafın, bayramın ilk üç gü­nünde yapılması vaciptir. Bu günlerde yapılamayan farz tavaf daha sonra yapılabilir, ancak vacip terk edildiği için dem gerekir.

3. Veda Tavafı

Âfakî hacıların Mekke'den ayrılmadan yapmaları gere­ken son tavafa veda veya sader (ayrılma) tavafı denir. "Sader" kelimesi ayrılma anlamına gelir.

Veda tavafı, haccın aslî vaciplerinden biridir.

İmam Malik'e göre veda tavafı sünnettir.

Hac menasikini tamamlayıp Mekke'den ayrılacak olan hacılar, Ka'be ile vedalaşmak üzere veda tavafını yaparlar. Peygamberimiz (s.a.s.);

"(Sizden) biri, son olarak Ka'be'yi ziyaret etmeden (Mek­ke'den) ayrılmasın" buyurmuştur.

Harem ve Hıll bölgesi sakinlerinin "veda tavafı" yapma­ları gerekmez. Yapmaya başlamaları durumunda da bu tava­fı tamamlamaları gerekir. Çünkü başlanan bir ibadeti -nafile bile olsatamamlamak vaciptir.

Âfakî olup da Kurban bayramının üçüncü gününden önce Mekke'de sürekli ikamete niyet edenler de veda tavafı yapmazlar. Bu hususta görüş birliği vardır.

Ebû Hanîfe'ye göre bayramın üçüncü gününden sonra Mekke'de sürekli ikamete niyet eden afakîlerin de "veda ta­vafı" yapmaları vaciptir.

Veda tavafını yapmadan yola çıkan kimse, mîkat ma­hallini geçmemişse dönüp tavafını yapması gerekir. Mîkat mahallini geçmişse artık dönmesi gerekmez ancak vacibi terk ettiği için dem gerekir.

Eğer Mîkat sınırını geçtikten sonra dönüp veda tavafı yapmak isterse, mîkat mahallinde umre ihramına girer, um­reyi tamamlar, sonra "veda tavafı" yapar, böylece ceza kalkar.

Adet ve loğusa halindeki kadınların veda tavafı yap­maları vacip değildir. Veda tavafı yapmadan Mekke'den ay­rılabilirler. Ancak bu durumdaki kadınların, Mescid-i Ha­ram' ın kapısına gelip, dua ederek ayrılmaları müstehaptır.

Veda tavafını yapacak olan kişi, "veda tavafı" diye be­lirlemeden sadece tavafa diye niyet etse yeterlidir. Farz olan ziyaret tavafında sonra yapılan nafile tavaf yapmış ise, veda tavafı yapma imkanı bulamadan Mekke'den ayrıldığı takdir­de, yaptığı nafile tavaf veda tavafı yerine geçer, her hangi bir şey lazım gelmez.

Veda tavafını yaptıktan sonra hemen Mekke'den ayrıl­mak sünnet ise de ayrılmayıp bazı işlerle meşgul olsa yeni­den veda tavafı yapması gerekmez.

Şafii mezhebine göre, veda tavafının, bütün işler bitirildik­ten sonra tam yola koyulmak üzere iken yapılması ve yapıldık­tan hemen sonra dönüş yolculuğuna başlanması vaciptir.

Tavaftan hemen sonra yola çıkmayıp mazeretsiz ola­rak bekleyen veya eşya satın almak, borç ödemek, arkadaşa uğramak, hasta ziyaret etmek gibi yolculukla ilgili olma­yan bazı işlerle meşgul olan kimsenin veda tavafını yeniden yapması gerekir. Fakat tavaftan sonra, erzak satın almak, eş­yayı bagaja vermek gibi yolculukla ilgili bazı işlerle meşgul olan kimsenin -araya fasıla girmiş olsa bileyeniden tavaf yapması gerekmez.

Veda tavafı yaptıktan sonra, Peygamberimiz (s.a.s.)'in yaptığı gibi iki rekat namaz kılar, başkalarına sıkıntı verme­yecek ve izdihama sebep olmayacak ise ve imkan bulursa Hacer-i Esved ile Ka'be'nin kapısı arasında bulunan ve Mültezem denen yere gelir, sağ eli Ka'be'nin kapısına, sol eli de Hacer-i Esved'e doğru açarak göğsünü ve yüzünü Ka'be'nin duvarına dayar ve bu vaziyette dua eder. Bu uygulama gü­nümüzde izdiham nedeniyle pek mümkün olmamaktadır.

Mültezem'de bu şekilde dua etme konusunda sahabe­den Amr b. Şuayb şöyle demiştir:

"(Ashaptan) Abdullah ile birlikte tavaf yaptım. Ka'be'nin arka tarafına geldiğimizde kendisine istiazede bulunmayacak mısın? dedim. Cehennem ateşinden Allah'a sığınırız dedi. Sonra tavafa devam etti, Hacer-i Esved'i isti­lam etti. Hacer-i Esved ile Ka'be'nin kapısı arasında durdu. Kollarını iki yana açarak göğsünü, yüzünü ve (yan tarafa açılmış) kollarını Ka'be'nin duvarına yasladı. Sonra da; Resulüllah (s.a.s.) in böyle yaptığını gördüm dedi.

Mültezem'den sonra Hatim'e gider, altın oluğun altında durup dua eder, daha sonra zemzem içerek Mescid-i Haram'dan ayrılır.

4. Umre Tavafı

Umre tavafı bütün mezheplere göre umrenin farzların­dan biridir. Bu tavafın ilk dört şavtı rükündür. Yedi şavta tamamlanması ise vaciptir. Umre tavafının vakti, umre ih­ramına girilmesinden sonra başlar. Son vakti için bir sınır yoktur. Umre ihramında iken her hangi bir vakitte yapılabilir.[16]

5. Nezir Tavafı

Ka'be'yi tavaf etmeyi adayan kimsenin bu adağını ye­rine getirmesi vaciptir. Nezredilen tavaf belli bir zaman ile kayıtlanmış ise bu kayda uyulması gerekir.

6. Nafile Tavaf

Mekke'de bulunulan süre içinde farz ve vacip tavaflar dışında yapılan tavaflara nafile (tatavvu) tavaf denir.

Sahabeden Abdullah b. Abbas, tabiînden Ata b. Ebî Rebah, Said b. Cübeyr ve Mücahid b. Cebr'în görüşleri­ne göre; Mekkeli olmayanların Mekke'de bulundukları süre içinde Mescid-i Haram'da nafile namaz kılmaktan çok nafi­le tavaf yapmaları daha faziletlidir. Bu sebeple Mekkeli ol­mayanların Mekke'de bulundukları sürece nafile umre yeri­ne nafile tavaf yapmayı tercih etmeleri uygun olur.

7. Tahiyyetü'l-Mescid Tavafı

Kudûm, ziyaret, umre, veda ve nezir tavafı yapmak du­rumunda olmayan kimselerin Mescid-i Haram'a her gittik­lerinde "Tahiyyetü'l-Mescid" tavafı yapmaları müstehaptır.

Yukarıda sayılan tavaflardan birinin yapılması halinde bu tavaf, "tahiyyetü'l-mescid" tavafı yerine de geçer.