Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.40
Gram Altın
2957.51
BIST 100
9352.2
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Aralık 2022

Yellenen inekler!

Arkadaşlarla ev ortamında ekonomi üzerine sohbet ederken birden mevzuya dalıp;

“İnekler osurunca atmosfer zarar görüyormuş o yüzden gıda üretilmiyor ve fiyatlar artıyormuş! Böyle saçma şey olabilir mi yaa…” dedi ufak oğlum. Herkes bir sustu önce sonra kahkaha tufanıyla şenlendi ortam.

Sekiz yaşında bir çocuğun bile saçma bulduğu bir meseleyi dünya gündemine soktular, piyasasını oluşturdular, hatta buna dair adım bile attılar.

2006’da ABD Besin ve Tarım Organizasyonu tarafından temeli atılmaya başlanan “İnek ve büyükbaş hayvan gazının küresel ısınmaya etkileri” raporları, küreselcilerin altın çocuğu Bill Gates’in, "Bir gün ineklerin bağırsak hareketleri hakkında konuşacağım hiç aklıma gelmezdi. İnekler, bakterilerin metan gazı biriktirmesine neden oluyor ve sıra dışı mideleri var" sözleriyle dünyaya pazarlandı. Sonra karanlık propaganda çarkı dünyanın her yerinde harekete geçti. Et yemenin sağlığa olumsuz etkileri, ineklerin atmosfer için tehlikeli oluşu ve hatta böcek yemenin protein ihtiyacını karşıladığı bile anlatıldı.

GDO, genetiği değiştirilmiş tohumlarla başlayan süreç, kuş gribi, deli dana, iklim değişikliğine bağlı kuraklık, korona derken, Kyoto Protokolüyle, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadele kararları ve nihayetinde yapay et de üretildi!..

Dünya zor bir dönemden geçiyor. Bunun sebebi mevcut kaynakların yetersizliği değil. İklim krizi veya ineklerin gaz çıkartmasının iklim krizine yol açması hiç değil.

Günümüzde yaşanan savaş, işgal, iç savaş, açlık, susuzluk, yoksulluk, gelir dağılımındaki eşitsizlik ve aklınıza gelebilecek her kitlesel olumsuzluğun sebebi olan emperyalist Batı’nın, kötülük tahtında sefa sürerken, dünyanın ve insanlığın geleceği için iyi bir şeyler yapacağına inanmak kadar saçma bir düşünce olabilir mi?

Savaş, işgal ve fiili sömürü düzenini koyun bir kenara, yüzde doksanı emperyalist Batı ülkelerinde olmak üzere, her yıl 250 milyar dolar değerinde gıda çöpe atılırken, 35 milyon insan açlıktan ölüyor. Yetersiz beslenmek, temiz suya ulaşamamak, ilaç ve tedavi araçlarından mahrum olmaktan dolayı her yıl 850 milyon insan ölüm sınırında yaşarken, yılda 800 milyar dolar eğlence sektörüne, 250 milyar dolar kozmetiğe, 150 milyar kedi-köpek bakımı için harcanıyor. Böyle bir vasatta, Batı’nın iklim konferanslarında dünyanın ve insanlığın geleceğini kurtarma savaşı verdiğine inanabilir misiniz?

Evet, maalesef bu masala da inandırabiliyorlar kitleleri.

Emperyalist Batı’nın belki de en büyük dehası, zehiri bile bal olarak yedirebilme maharetidir. Yalanlarına inandırma mahareti…

Üstüne bir de, kötülerin “dünyayı kurtarmak için” çalıştığını zanneden zihni ve bedeni iğdiş edilmiş yerel unsurlarda her ülkede “istetme aparatı olarak” propaganda makinesi gibi çalışınca, işleri daha da kolay oluyor.

Dünyada mevcut olan kaynaklar yaşayan her canlı için fazlasıyla yeterli. Ama Üstadın;

“Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul/ bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul/ bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa” dizelerinde ifade ettiği gibi, hayvandan daha aşağı olan, doymaz iştahlı zalimler yüzünden ne insanlar rahat yaşıyor dünyada ne hayvanlar ne de doğa rahat bir nefes alabiliyor. Güçlünün haklı ve hak eden görüldüğü bir sistemde, doğal olarak kötüler de iyi diye pazarlanıyor.

“İnekler yellenerek dünyanın sonunu getiriyor” masalı, Amerika’nın başını çektiği emperyalist ülkelerin enerji ve gıdanın, doğal olarak insanlığın kontrolünü eline almak için ortaya attığı kötülük projelerinden bir tanesidir.

Kötünün ve kötülüğü hakim kılmak için dayattığı hiçbir şeyi kabul etmeyeceğiz. İnancımıza, yaşam tarzımıza, kültürümüze, ekmeğimiz ve suyumuza müdahale etmelerine izin vermeyeceğiz.