Suriye stratejisinde yapılan en büyük hata;
Ortadoğu ve Dünyayı değerlendirirken olaylara ve gelişmelere yalnızca pozitif siyaset ve pozitif uluslararası dış politika nazarı ile bakmamak gerekir.
Müslüman aynı zamanda sadece
pozitif ilimle değil Kuran ve Sünnet ahkamı ile stratejiye bakar...
Hal bu
ki;
"Allah
tuzak kuranların en hayırlısıdır.
(Allah
onların kurduğu tuzakları bozacaktır)" Âl-i İmrân (54).
Denmiyor mu?
Kitabı mukaddeste?
O halde bu
inancı nereye koyacağız.
Allah bu
inancın hayat bulmasını toplumun toplu idrakine şart koşmamış ki...
O durum, Rad
Suresi 11. Ayeti Kerimede ifade edilmiş;
"Bir
toplum değişmeyi arzu etmedikçe Allah O toplumu değiştirmez."
Hal bu ki
Müslümanlar içerisinde nice erler var ki;
Ümmetin
ayağa kalkması için Allaha verdikleri sözün peşindeler...
Daha dün
bunlardan birine şahitlik etmedik mi;
Yahya
Sinvar, Sopayla tarih yazan adam!
Birileri;
Ukrayna ile
Rusya'yı ve Avrupa'yı,
İsrail ile
Türkiye ve Ortadoğu'yu,
Pasifik
koalisyonu ile Çin'i,
Ermenistan
ile Türk Devletler Teşkilatını,
Vekalet
savaşçıları ile Afrika'yı,
Dize
getirmek isterken bir anda her şeyin tersine dönebileceği bir adım atıldı
Suriye'de...
Dünya terör
listesinde ki HTŞ’ye Türkiye'nin yeşil ışık yakmasıyla,
Suriye'de
SMO ve diğer muhalifler yeter söz milletin diyerek birlik oldu.
Rusya
Ukrayna ile boğuşurken,
İsrail'in
Ortadoğu'nun haritasını yeniden çizeceğim çıkışı sürerken,
Hamas destan
yazarken (Bazıları 43.000 şehidin yükünü Hamas’a yıkmasına rağmen),
İsrail, İran
destekli Lübnan Şii Hizbullah'ının üzerine (Suriye dahil) bombalar yağdırırken,
HTŞ, SMO ve diğer muhaliflerle birlikte hareketle Şam ele geçirildi.
İç savaşın
başlamasından bu yana ilk kez;
“Esed kaybetti” sesleri yükseldi.
Türkiye'nin
birazcık güç kazanması,
Savunma
sanayiinde kendine yeter bir sürdürülebilirliğe ulaşması,
Emperyalist
oyunları Allah'ın izni ile bozdu,
Tuzaklarını
başlarına geçirdi
(Ali İmran 54).
Bu mevzi
kazanımın sürekliliği ve devamı isteniyorsa öncelikle;
Türk milletinin bölgemizde; Türk-Kürt kardeşliğini tesis ederek,
“ümmet
bilincini” yerleştirmesi şarttır!
Cumhuriyet
sonrası aramıza ekilen nifak tohumları sökülüp atılmalıdır.
Osmanlı
İmparatorluğunda olduğu gibi aynı sancak altında;
Türkü,
Kürdü, Arabı, Acemi, Siyahı, Beyaz Tenlisi, Şii'si, Sünni'si tek cephede
birleşerek,
Ortadoğu’ya
barışı ve huzuru getirmeli,
ABD ve
Rusya'yı defetmeli,
Doğu
Türkistan'da Çin zulmüne "yeter" demelidir.
Aksi
takdirde bu topraklar bize mezar dahi olamayacaktır.
Topraksız,
Vatansız, Atsız ve Silahsız yaşamak bizlere haram olsun...
Ne mutlu “Ümmet
kardeşliğinde” buluşanlara...
Ne mutlu
şehadet aşkı ile “cepheye koşanlara.”