Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 May 2022

Şiiri yaşamak

Ölmek zorlaştı, yaşamak basitleşti. Hayattan ancak biyolojik varlık kaldı. Ruh uçuyor, ten çürüyor. Kavgada güçlü rakip yok. Saha boş kaldı. Masada çay soğudu. Gönülde sızı yok. Şiir öksüz, hikâye yetim.

Toprak kurak, su buhar oldu. Gökyüzü küs, bulutlar firarda. Yıldızlar ölü, güneş yorgun. Ağıt yaksak dilimiz suskun, sesimiz kısık. Ağlanacak sevgili bulmak zor. Kendinden kaça kaça uzaklaşıyor insan. Dönüp dolanıp yine kendine varıyor.

Kapılar açık, buyur eden yok. Kendi kendine ev sahipliği yapmakta insan. Zaman harcanıyor. Tedavülden kalktı vefa. Sadakate mevlit okunuyor. Camilerden yükselen ses gökte kayboluyor, gönüllere ulaşmıyor. Bir hazin türkü çalsa etkisiz kalıyor. Hızlanıyor, baş döndürüyor zaman. Akıl tutulması arttı. Güneş ve ay tutulması kitaplarda kaldı. Yüzümüzden bir parça bile düşmüyor, düşe düşe kalmadı bir şey.

Bir şiir okumalı. Bir roman. Bir hikâyenin kurgusuna konu olsak. Bir masalın sonunda gökten düşen elmanın yarısı bari nasibimizde olsa. Masalda yalan bile güzel. Yalan da olsa masallarda kaldı mutluluk. Ömür ve ölüm, iki kardeş ve iki kardeşin anlaşamadığı miras oldu dünya. Ve dünyalık davalarda harcanan sevgi. Şiir okusak biz yine de.

Zor be yaşamak! Hayır, ölmek daha zor, dedi. Katıldım bu huzursuz eden fikre. Şiir mi, hikâye mi? Hayır, şiiri yaşamak, dedi. Nasıl yaşanır, nasıl ölünür? Şiirle yaşlanmak, şiiri yaşatmak nedir? Gönül ile mi, göz ile midir yaşamak. Akıl ile yürüdü, gözünün gördüğüne kandı. Gönül ile yürüdü kayboldu. Kaybolmalı, aramalı. “Seyahat eden sıhhat bulur.” derler. Şimdi içimize yolculuk zamanı.

Okumalı. Bir insan bir kitaptır. Önce kendini okumalısın, dedi. Peki, okuyalım ve muhatap olalım, muhatap olunalım. Kitabın türü nedir, insan kitabının türü? İnsan edebî türlerden hangisine girer? Düşün, kim hangi türün özelliklerini toplamış üstünde? Sen, hangi türe giriyorsun? Karmaşık ve zor bir soru. Bir tür seç kendine, dedi. O türün özelliklerini yansıt. Seçemedi, olamadı, kafası karıştı. Çıkmak istedi bu tercihten, vazgeçti. Sahne boşaldı. İzleyen de oynayan da kendisiydi belki de.

Tercihlerimiz arasında sıkıştık mı yoksa? Ne olacağız, ne olmayacağız? Şiir miyiz, hikâye mi? Yoksa dört mevsimden ibaret miyiz? Sanırım renkten renge giren yeryüzü gibiyiz. Sahnemiz geniş. Yüzümüz değişiyor. Okusak bir insan yüzünü, neler vardır, neler… Ya okunamayan ve içte kalanlar ne olacak? Nasıl okumalı ve yaşamalı? Şimdi bir şiirin dizesine tutunma, bir mevsimin geçişini izleme vakti.

Kendime sesleniyorum. Bir yolun sonunu değil, başını bulmak daha kıymetli. İyi bir yola başlamak, iyi bir rehber ile mümkün. Kalbimiz zayıfladı. Biliyorum, ekilecek tohumlarda saklı hayat. Toprak kıvamını bulacak. Güneş ısıtacak, bulutlar saklandığı yerden çıkacak. Bir dost sesi, bir sevgili gibi karşılayacak sıcak bir mevsime hazır olacağız.

Kitaptır insan. Manzum. Ölçülü ve ahenkli. Öykülü ve ölçülü bir şiirdir insan. Şiir yazmaya değil ama daha çok şiir okumaya geldik. Biliyorum, içimi ısıtan ve ışıtan ışığı. Tanıdım, okumaya başladım satır satır. İlhamını bekleyen saklı şiir gibisin. Bir şiiri yaşayayım ve Orhan Veli gibi sesleneyim:

“Yaşamak kolay değil ya kardeşler,

Ölmek de değil;
Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.”