Savaş yaralar
Savaş yaralar, savaş öldürür, ocakları söndürür.
Hırsın, tamahkârlığın, öcün, küresel dengelerin, kapitalizmin kirli çarklarında ölür kara gözlü, mavi gözlü, yeşil gözlü çocuklar…
Yıllardır süren savaşların ortasındayız.
Irak’a bombalar yağdı gençliğimizde… Utanç tabloları uzadıkça uzadı, Amerikan askerlerinin boyunlarına taktığı yularlarla sürüklendi Iraklı esirler, et yığınları halinde yığdılar askerleri sonra. İnsanlığımızdan utandık. Ve gördük insan nasıl da aşağıların aşağısında soluklanabiliyor ve en kötü zulmü kendi cinsine kendi veriyor. Çünkü bu zulmü hiçbir yaratık yapamazdı insandan başka.
Ayetler yankılandı kulaklarımızda, unutulmaz anılar arasında, gözyaşının, kanın içinden yaşadık ve gördük… Ayetler nasıl da anlatıyordu aşağının aşağısı olan insanı.
“Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik.
Ancak iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar başka; onlar için kesintisiz bir ödül vardır.” (Tin Suresi, 5 – 6)
Bahar nazlanıyor, pembe beyaz tomurcuklar açmıyor. Karlı, soğuk günlere yağıyor bombalar. Çocuklarımız, gençlerimiz Avrupa’nın ortasında acımasız bir savaşa şahitliği yaşıyorlar. Ekranlardan ölüm akıyor. Yıllar önce de böyle Bosna’yı bombalamışlardı. Dünyanın ve batının gözü kör olmuştu Bosna’da yaşanan soykırıma, yaşanan acılara, kulakları sağır olmuştu…
Şimdi Ukrayna ve Rus Savaşı mıdır, daha ne olduğu bile belli olmayan bir kirli savaş ile büyüyor çocuklarımız, gençlerimiz.
Mülteciler batı kapılarına yığıldığında acımadan onları denize döken vicdandı batı insanı. Şimdi kapılarını açtılar. Açmasalar daha da insanlık dışı bir halde olurlardı.
Kapılarını Ukrayna’nın masum çocuklarına, masum kadınlarına, masum insanlarına batı kapılarına sonuna kadar açmalı elbette.
Bizler de komşu ülke olarak insanlıkta kardeş olduğumuz bu masum sivilleri, evlerinden, sokaklarından, şehirlerinden, ülkelerinden ayrılan hiçbir suçu olmayan insanları koruyup kollamalıyız gücümüz yettiğince.
Batı, Müslüman mültecilere yardım yapmadı, kapılarını kapattı diye bizler de bu konuda duyarsız kalmamalıyız. Yardım kuruluşlarımız, merhametli halkımız savaşın yaralarını sarmalı. Ve şükür ki elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Çünkü insanlık, dürüst ve erdemli insan olmak, inançlı olmak, bunu gerektirir.
Bu kirli savaştan büyük dersler çıkarmalıyız dostlar. Gençlerimizin kıymetini bilmeliyiz. Çocuklarımızın, insanımızın kıymetini bilmeliyiz. Siyaset elbette olacak, demokrasi ile yönetilen ülkemde, insan hakları, hukuksal anlamda yaşanılır bir ülke olmamız için gerekli.
Ama siyasetin ötesinde, Türkiye Cumhuriyeti olarak, bu ülkede yaşayan her bir birey olarak ülkemizin çıkarlarını düşünerek, müştereklerde buluşarak, birlik beraberlik içinde olmamız gerekiyor, dış güçlere karşı.
Çünkü daha düne kadar kardeş ülke bildiği Rusya’nın başına bombalar yağdıracağını bilemezdi Ukrayna.
Düşman uyumaz. Teyakkuzda olma zamanlarındayız. Çanakkale’yi geçilmez yapan, kanlarıyla, canlarıyla bu vatanı savunan, bıyıkları terlememiş gencecik çocukların, o masum o kahraman çocukların kanı üzerinde yaşıyoruz.
Bedel ödeyenler, şehadet eri olarak göçüp gittiler. Şimdi şehit kanlarıyla sulanmış bu kutlu Anadolu topraklarını koruma zamanları, birlik zamanları, şuur ve uyanık olma zamanları dostlar…
Savaşlar kapımızı çalmadan, bizim de başımıza bombalar yağmadan birlik ve beraberlikle güçlü olmak için, bir olmak için elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Bu cennet vatana sahip çıkmamız gerekiyor.
Dünyanın kalbi gibi en kritik noktada nefes alıp veren kutlu vatanımın her karış toprağı kutsaldır ve emanettir.
Umuyoruz ki Avrupa’nın göbeğinde masum çocukları, hamile anneleri hedef olan bu kirli savaş bir an önce biter. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak tabi. Çünkü savaş yaralar. Öyle yaralar ki, bu yaraların onarılması yıllar alır. Hele ki kimyasal silahlarla harap olmuş beldelerin, coğrafyaların şifa bulması olası değildir.
Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de, Cezayir’de, Afganistan’da yıllardır süren savaşların yaraları sarılamıyor… Savaşlar yaralıyor, savaşlar yıkıyor, savaşlar masumları yok ediyor…
Savaşlı günlerimize yağıyor karlar… Buz gibi donduran soğuklarda, bombalarla tarümar olan halkların, masum çocukların, masum kadınların, masum insanların kurtuluşu için elimizden ne geliyorsa yapmamız gerekiyor insanlık adına… Dua etmemiz gerekiyor.
Onlara ne olursa olsun mantığı bize göre değil dostlar, bir gün bizim de kapımızı çalar savaşlı günler… O nedenle insanlıkta kardeş olduğumuz halklar için maddi manevi yardımlar yapalım…
Çünkü savaş yaralar… O yaralar ki, acıları asırlar sürer, nesiller boyu kapanmaz açılan yaralar…
Savaş yaralar dostlar…