Rehabilitasyon öğretmenleri de haklarını istiyor
Hükümet, bugüne kadar çok önemli adımlar attı.
Çok önemli sorunlar çözdü. Çözmeye de devam ediyor.
Özellikle pandeminin de etkisiyle oluşan ekonomik krizin etkilerini mümkün
olduğunca azaltmaya çalıştı, azaltmaya da devam ediyor.
En son öğrenci affı çıktı. Kaydı silinen, okulunu bir şekilde bırakmak
zorunda kalan öğrencilerin okullarını bitirmesi için onlara bir fırsat daha
verildi.
Kredi Yurtlar Kurumu borcu olan öğrencilerin borç faizleri tamamen silindi.
Bu da önemli bir sorundu. Öğrenciler gerçekten çok zor durumdaydı.
Sırada EYT olarak bilinen, Erken Yaşta Emeklilik ya da Emeklilikte Yaşa
Yakılanlar olarak adlandırılan sorunu var.
Hükümetimiz bu soruna da el atmış durumda.
Bu sorunu da kısa sürede çözecektir.
*
Daha önce, Özel Rehabilitasyon Merkezleri öğretmenlerinin talepleri, https://milatgazetesi.com/yazarlar/ozel-rehabilitasyon-merkezleri-ogretmenlerinin-talepleri-675/ (10 Ağustos 2021), başlığıyla,
Özel Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlerin sorunlarını gündeme
getirmiştik.
Öğretmenlerimizin sorunları hala çözülmüş değil.
Bu konuda çok sayıda mesaj alıyorum.
Öğretmenlerimiz kendi sorunlarını kendileri anlatıyor.
Değerli öğretmenlerimizden gelen mesajları aynen yayınlıyorum.
Hükümetimizin, ÖRM öğretmenlerinin sorunlarını da 2022 yılı içerisinde
çözeceğine inanıyorum.
Değerli öğretmenlerimizden gelen mesajlar bu şekilde. Aynen aktarıyorum.
***
1. MESAJ: “Galip Bey merhaba ben 10 yıldır özel eğitim ve rehabilitasyon
merkezlerinde çalışan bir öğretmenim. Bu süreçte çok zorluklar yaşadım ve
yaşıyoruz. Öncelikle hak ettiğimiz değeri ve itibarı ne maddi ne de manevi
olarak alamıyoruz. Her gün 8 saat, haftada 40 saat derse giriyoruz. Yılın 12
ayı bu tempoda gerçekten çok ağır engelli öğrencilerimizle çalışıyoruz. Bizim
yıllık izin hakkımız patronların inisiyatifinde. Bizlerin de atamamızı milli
eğitim yapmasına rağmen işçi statüsündeyiz. Bizler de milli eğitimde çalışan
öğretmenlerle eşit haklara sahip olmak istiyoruz. Özlük haklarımızı istiyoruz.
Maaşımızın ve tatillerimizin Milli Eğitim tarafından belirlenmesini ve
verilmesini talep ediyoruz. Patronlar tarafından sürekli mobbinge uğruyoruz ve
bu durum bizi mesleğimizi layıkıyla yapmamıza engel oluyor. Sorunlarımız dağ
gibi ama çözülemeyecek sorunlar değil. Sizden ricam lütfen bizim sesimize ses
olun.”
*
2. MESAJ: “Rehabilitasyon öğretmenleri işçi değil eğitimcidir.13 yıllık uzman öğretici olarak
çalışıyorum. Ücretlerimiz asgari ücret seviyesine indi. Senelik izinlerini
istediğim zaman ve sürede kullanamıyorum su an kurumdaki şoförle aynı
maaşı almanın üzüntüsünü yaşıyorum. Bana en çok dokunan da bu maalesef.”
*
3. MESAJ: “Öncelikle merhaba ben bir otizm annesiyim gerçekten bizlerin
sözlerinin eğer sizler için bir önemi varsa belki yayınlarsanız diye yazıyorum
adım F.U. İsmimi vermezseniz memnun olurum fakat biz aileler gerçek anlamda
rehabilitasyon merkezlerini istemiyoruz. Çünkü biz özel aileler için
rehabilitasyon merkezleri rehberlik gibi sadece alo telefon hattına benziyor
bizim çocuklarımızın eğitim süresi ciddi anlamda yetersiz haftada 80 dakika biz
özel ailelere bir şey ifade etmiyor en az günde 4 saat haftada toplamda 20 saat
eğitim hakları olmalı. Buda rehabilitasyon la değil ancak onlar için açılacak
olan okullarla olur kurum sahipleri mazot bilmem ne diyor ama bize sorsanız kurumlara
verilen ödenek okullara harcansa daha iyi. Kurum sahipleri dert yanıyor ama
dert yanarken haksızlık lafını dile getirmiyor bugün askeri ücret altında
çalışan eğitmenlere şahidim. Asgari yatırıp belli fiyatı elden geri alıyor ve
bütün çalışanlara bu şekilde ve biz o öğretmenlerden bu sefer verim bekliyoruz
birde erken tanı yoğun eğitimle can bulur ben hep bu savunuyorum rehabilitasyon
yerine okul olsa gerçekten hak eden öğretmenler hak ettiği maaşla ve bizim
çocuklar da sermaye olmaktan kurtulur bitmeyen rekabet son bulur belki uzun
yazdım farkındayım ama olmayan materyal haksız kazanç ve ticaret haneler yerine
okul istiyoruz teşekkür ediyorum.”
*
4. MESAJ: “Galip Bey merhaba. Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde 11
yıldır zihinsel engelliler sınıf öğretmeni olarak çalışıyorum. Yıllardır ilgili
bakanlıklara, hükümete, siyasilere, bürokratlara sorunlarımızın çözümü için
ulaştık ve ulaşmaya devam ediyoruz. Umarız sorunlarımızı kaleme alır sesimizin
duyulmasını sağlarsınız.
Başlıca sorunlarımızdan bahsedecek olursak;
İlk olarak tabi olduğumuz "Özel Öğretim Kurumları Kanununda" "Özlük hakları ve sorumluluklar" başlığı altında madde 9 da kanunun tek taraflı sorumluluk getirmesi var;
Yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından
"Devlet Memuru",
Türk Ceza Kanununun uygulanması ve ceza kovuşturması bakımından "Kamu
görevlisi",
Özlük hakları yönünden "İşçi",
Belirli süreli iş sözleşmesiyle "Mevsimlik İşçiyiz"
Kanunun özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlere tek taraflı yetki,
sorumluluk yükleyip, cezai işlem getirmesi doğru, adil bir yaklaşım değildir.
Yetki, sorumluluk ve cezada devlet memuru, kamu görevlisi oluyorsak özlük
hakları ve sözleşmede de aynı şekilde olmalı.
İkinci olarak aynı kanunda daha önce resmi kurumlarda çalışan öğretmenlerle özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin maaş denkliği sağlanıyordu. Ne olduysa 2014 yılında maaş denkliği kaldırıldı. Bugün gelinen nokta asgarî ücretin altında çalışan öğretmenler var. Kısa süre önce Cumhurbaşkanının duyurduğu resmi kurumlarda ek ders ücreti karşılığı çalışan öğretmenlerin, ilköğretim, lise mezunu usta öğreticilerin ve Kur'an kursu öğreticilerin maaşları özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan eğitimcilerin, öğretmenlerin maaşlarından yüksektir.(mutlaka istisnai durumlar vardır) Eğitimciler öğretmenler olarak ne fazla ne eksik sadece adaletli olunmasını ve "eşit işe eşit ücret ilkesinin" uygulanarak taban maaş uygulamasının getirilmesini istiyoruz.
Üçüncü olarak, tabi olduğumuz kanun ve yönetmeliklerdeki boşluklar, her şeyin net olarak ifade edilmemesinden kaynaklı yaşadığımız sorunlar. Yönetmelikte kurumlarda 11 saat eğitim verilir diyor ama eğitimcilere öğretmenlere en fazla 8 saat ders yazılabiliyor. Öğrencinin gelmediği saatte öğretmen sınıfında hazır bir şekilde bulunmasına rağmen çalışmamış sayılıyor.(iş kanununa göre işçi işe hazır bir şekilde boş olarak beklese bile çalışmış sayılır) Kurumlarda fazladan çalışmamız maalesef ücretlerimize yansıtılmıyor.
Bir başka sorunumuz ise öğle aralarını kullanamama sorunu. İş
kanununa göre 7,5 saat ve üzeri çalışılan kurumlarda öğle arası zorunluluğu
vardır.
Kanun ve yönetmeliklerde açık bir şekilde ifade edilmediğinden
kaynaklanan bir başka sorunumuz çalışma ve tatil günlerimizin net bir şekilde belirtilmediği
için haftalık çalışma ve tatil günlerinin sürekli değişmesi, hafta sonunda
çalışmamızdan kaynaklı aile birliğimizin bozulması. Biz tatilken ailemiz evde
yok, onlar tatilken biz evde yokuz.
Dördüncü olarak bir başka sorunumuz ise; dini, milli bayramların, resmi tatillerin olduğu haftalarda bizim çalışma ve tatil günlerimiz sürekli değişiyor. MEBBİS'e haftalık 40 saatten fazla ders aktarılamaz normalde, sistem kabul etmez. Dini bayram ve Resmi tatil günlerini MEBBİS çalışılmamış saydığı için haftalık 40 saat çalışma süresinden düşmüyor ve birçok kurum sahibi bunu sonuna kadar kullanıyor. 3 günlük bayram tatilinin olduğu hafta 4 gün derse girdiğimiz oluyor. Bu ne demek; haftanın 7 günü çalışmış demek(iş kanununa göre 7 gün üst üste çalışmak yasak), 40 saatin üzeri çalışma demek(iş sözleşmeleri haftalık 40 saat).
Beşinci olarak, kamera sistemine rağmen gelmeyen öğrencilerin geldi olarak yazılması için gördüğümüz mobbing, işten atılma tehdidi ve eğitimcilerin öğretmenlerin kendilerini savunacak yasal güvencelerinin olmaması. Kamera sistemine rağmen gelmeyen öğrenciler geldi yazdırılıyor ve öğrencilerin eğitim hakları gasp ediliyor. Gelmeyen öğrenciyi geldi göstermek öğretmene hiçbir maddi manevi getirisi yoktur, daha çok zararı vardır.
Altıncı olarak, diploma kiralama, diploma çalıştırma. Kurumda zorunlu olarak fiilen bulunması gereken personellerden müdür, psikolog, öğretmen, fizyoterapist …vb gibi personellerin çalışıyormuş gibi görünüp kuruma 2-3 haftada, ayda bir defa gelmesi durumu. Bu durumdan en çok öğrencilerimiz etkileniyor; öğrencilerin derslerine asıl girmesi gereken eğitimciler, öğretmenler değil de lisans mezunu bile olmayan kişiler öğretmen diye derse giriyor.
Kuruma ayda bir fatura kesmeye gelen müdür mü dersiniz, hiç
gelmeyen psikolog mu dersiniz, öğleye kadar veya öğleden sonra gelip tam gün
gösterilen öğretmen mi dersiniz, fizyoterapist gelmediği için fizik tedaviye
gelen öğrenciyi, zihin dersine verilmesi mi dersiniz hepsini bulabilirsiniz.
Yedinci olarak, yılın 12 ayı eğitim öğretim faaliyetleri devam etmesine rağmen özel öğretim kurumlarında belirli süreli iş sözleşmesi imzalanır dendiği için "her gördüğümüz sakallı dedemiz" misali özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışanlar da belirli süreli iş sözleşmesine mahkum edilmiş durumda. Oysa eğitimde süreklilik ne kadar önemliyse aynı eğitimci ve öğretmenle devamlılıkta özel eğitime gereksinim duyan öğrenciler için çok önemli. Birçok öğrencimiz yeni öğretmene, eğitimciye, yeni bir sınıfa alışması aylar sürebiliyor. Belirli süreli iş sözleşmelerinin belirsize dönüştürülmesi, eğitimcilerin, öğretmenlerin devamlılığını sağlayacak tedbirlerin alınması, alanda tecrübeli öğretmenlerin çoğalmasından en çok öğrencilerimiz faydalanacaktır.
Sekizinci olarak, ara tatillerin, sömestr ve yaz tatillerinin kullandırılmaması. 14 günlük yıllık izinlerin yetersizliği ve kurum sahiplerince keyfi bir şekilde kullandırılması. İş kanunu göre haftanın 6 günü çalışabiliriz. MEBBİS'e aktarılabilen günlük 8, haftalık 40 saat derse giriyoruz. Yönetmelikte her bir ders süresi 60 dakika olarak geçmektedir. Öğrencilerimiz özel eğitime gereksinim duyan öğrenciler, daha çok ilgi, özveri, emek, çaba, hassasiyet gerektiren öğrenciler ve günün, haftanın, ayın, yılın sonunda daha çok yoruluyor daha çok dinlenmeye ihtiyaç duyuyoruz. İnsancıl şartlarla, alanımız göz önünde bulundurularak, eğitim öğretime yakışır tatil düzenlemesi yapılmasını istiyoruz.
Dokuzuncu olarak, doğum izni, süt izni, babalık izinlerinde yaşadığımız sorunlar. İşe başlarken çağ dışı sözlü veya yazılı çocuk yapmamayla ilgili yaşadığımız sorunlar. Hamile olanların sözleşmelerinin yenilenmemesi ile ilgili sorunlar.
MEBBİS te yapılacak takiple, MEBBİS'in açıklarının kapatılması ile, yüz tanıma sisteminin getirilmesiyle, Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığının ve Millî Eğitim Bakanlığının gerçek denetimleri ile, yönetmelikte ve tabi olduğumuz kanunda yapılacak küçük düzeltmelerle bir çok sorunumuz çözüme kavuşacaktır. Saygılar, iyi çalışmalar Galip Bey.”
*
5. MESAJ: “Merhabalar Galip Bey, Öncelikle sorunlarımıza eğildiniz için
sizlere çok teşekkür ederim. Bizim yıllardır süren ve özellikle pandemi
dönemi ve sonrasında artan sorunlarımız var.
Kurum sahipleri bizleri öğretmen kimliği ile görmüyorlar.
Maaşlarımızı asgari ücretten yatırıyorlar, dolayısıyla bizleri inanılmaz bir
sorunlar baş başa bırakıyorlar ! Özellikle pandemi döneminde tarafımıza devlet
tarafından verilen kısa çalışma ödeneği de bu nedenle az yatırıldı , haliyle
geri kalan %40 maaşımızın kalan bölümünü de istediğimizde bizlere olumsuz cevap
verdiler. Ancak sonrasında okullar eğitime başladığında devlet tarafından
kurumların zararlarının tanzimi için telafi ders sayılarının arttırılması
sonrası maaşları mısın iyileştirilmesi talebimiz de ‘ortak mıyız’ cevabı oldu.
Ancak zarar ettiklerinde ki asla olmuyor bu sadece kârdan zarar bunların ki ‘arkadaşlar
elimizi beraberce taşın altına koyalım’ kayıplarına ortak ediyorlar !!!
Kısacası zor, uzun ve mobbing in hat safhada olduğu bu sektörde bizleri
asgari ücrete mahkum ediyorlar ! Ayrıca bunları yapanlar bir de eğitimci dahi
olmayan kurum sahipleri! Saygılarımla, iyi çalışmalar.”
*
6. MESAJ: “Merhabalar Galip Bey.
Ben rehabilitasyon merkezinde çalışmakta olan bir uzman öğreticiyim. İçerisinde
bulunduğumuz şartlar, maaşlarımız sigortalarımız gerçekten acınacak durumda
bizler öğretmenken asgari ücretle çalıştırılıyor asgari ücretle sigortalar
yatırılıyor. Ki bazen bize öğlen verdikleri yemeği bile yüzümüze vuruyorlar.
Mobbinglerimiz hiçbir zaman bitmiyor. Sizden ricamız lütfen bizim
sıkıntılarımızda dile getirin.”
*
7. MESAJ: “15 yıldır bu kurumlarda çalışan öğretmenim. Daha önce de devlet
okullarında çalıştım.
Kurucuların inisiyatifine bırakılan Köle öğretmenler ancak ÇOK
çalıştırılıyor öğlenleri AZ yemekle (Karbonhidrat yüklü) ayakta durmakta
zorlanıyoruz!.
Günde 8 saat çalıştırılması, yaz
tatilinin olmaması, senelik ücrette ücretin kesilmesi veya izin hiç
verilmemesi, psikoterapi olabilecek tatili yapamayan BİZ öğretmenlerin
ücretinin de ASGARİ ÜCRET indirilmesi adeta PASİFİK OTENAZİ ile RUH ve
BEDENİMİZ mağdur ediliyor !.
Zihniyet AVRUPA, çalıştırma AFRİKA olunca yazıklar olsun bu DÜZENE
ve SİSTEME diyoruz.
Bizim SESİMİZ olursanız SEVİNİRİZ...”
*
8. MESAJ: “Merhaba Galip Bey, Ben Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan
35 bini aşkın öğretmenden biriyim. Size Türkiye genelinde yaşadığımız
sorunlardan bahsetmek istiyorum. Destek vereceğinizi umuyor şimdiden teşekkür
ediyorum. Asgari ücretle çalışmak zorunda bırakılıyor, bazı arkadaşlar asgari ücretin
altında maaş alıyor. Asgari ücreti bankaya yatırıp bir kısmını geri elden
isteyen kurum yetkilileri bile var. Asgari ücretin biraz üzerinde maaş veren
kurumlar da farkını elden ödüyor.
Mobbinge maruz kalıyor.
Şikâyetçi olursa,
Bir arkadaşına şahitlik ederse,
Hakkını ararsa,
Maaşını diğer personele söylerse
Görevi dışında verilen işe itiraz ederse,
baskı altına alınıyor, ayrımcılığa maruz kalıyor veya istifaya zorlanıyor.
Kurum sahipleri kendi aralarında konuşup öğretmene verecekleri maaşı belirliyor.
Belirledikleri tutarın üzerinde talep eden öğretmenin hiç bir kurumda
çalışmasına müsaade edilmemektedir.
Çalışılmayan Resmî tatillerin telafileri yaptırılmaktadır.
Resmî tatiller dışında tatili olmayan bu öğretmenler 14 gün olan yıllık iznini
bile istediği zaman kullanamıyor, yönetimin inisiyatifine kalıyor.
Bazı kurumlar haftanın 5 günü çalıştırırken bir çoğu da 5,5-6 gün
çalıştırmaktadır. Bu da gayrı resmî olarak haftalık 40 saatin üzerine
çıkmaktadır. Hem bedenen hem de mental olarak yorulan öğretmen kaderiyle baş
başa kalmaktadır.
İşten çıkan/çıkarılan öğretmen tazminat alamıyor. Kurucular tazminat ödememek
için ellerinden geleni yapıyorlar. Bazı öğretmenlerin maaşından alacağı bile
kalıyor.
Bazı kurumlar, işe alımlarda öğretmenlere standart
sözleşmenin dışında tutanak imzalattırıyor.
Sesimizi duyurursanız çok memnun oluruz.
Saygılar ve selamlar…”
*
9. MESAJ: “13 yıldır Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde çalışıyorum.
Hükümet rehabilitasyon merkezlerine tonla para aktarıyor buna rağmen aldığım
maaş asgari ücret. İtiraz etme hakkına sahibiz elbette o zaman da milli eğitim
bakanlığı yeni kurslar açarak rehabilitasyon sahiplerinin elini güçlendiriyor.
Rehabilitasyon sahipleri de whatsapp gruplarında iyi örgütlenmişler. Bu
gruplarda öğretmenler kara listeye alınıyor. Özellikle çalışma şartlarından
şikayetçi olan öğretmenlerin isimleri bu gruplarda mevcut. Bu şartlarda çok
öğretmen arkadaşımız maalesef boyun eğmek zorunda kalıyor. İnşaallah sesimizi
sizin vasıtanızla Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan duyar da biraz
nefes alırız.”