Dolar (USD)
32.60
Euro (EUR)
34.81
Gram Altın
2496.34
BIST 100
9432.67
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Ağustos 2021

Özel Rehabilitasyon Merkezleri öğretmenlerinin talepleri

Geçen hafta, Güvenlik Korucularının (Kuvay-ı Milliye Birlikleri) sorunlarını ve taleplerini gündeme getirdik.

Bu hafta da Özel Rehabilitasyon Merkezleri ve öğretmenlerinin Sorunlarını ve taleplerini gündeme getiriyoruz.

Amacımız: Özel Rehabilitasyon Merkezlerini suçlamak değil. Sorunların çözülmesine katkı yapmak, mağdurların sesi olmak, işçi ile işveren arasında uzlaşma sağlanması, her şeyden önemlisi de ADİL bir çözüme ulaşmaktır. Bunun için de her iki taraftan, yani konunun muhataplarından gelen mesajları aynen aktaracağız. Sorunların çözüm mercii de elbette icra (hükümet) makamıdır.

*

Öğretmenlerimize sahip çıkmalıyız

Öğretmenlik mesleği bana göre en önemli mesleklerden biridir. Öğretmenlerimizin sorunlarını çözmek de hepimizin sorumluluğundadır. Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Öğretmenlerinin yaşadığı önemli sorunlar var. Bu konu ile ilgili çok sayıda mesaj aldım değerli öğretmenlerimizden.

Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Öğretmenleri Derneği Başkanı, Ceyhun Bozdağ’dan aldığım bilgilere göre

genel olarak,

ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON ÖĞRETMENLERİNİN SORUNLARI

- Asgari ücret veya çok az üstünde maaş alınmakta,

- Asgari ücretin üzerinde ödenen maaşlarda ise SGK primi düşük yatırılmakta,

- Süreli iş sözleşmesine bağlı olduğumuzdan iş güvencesi yok, gelecek kaygısı var,

- Kıdem tazminatı ve emeklilik ikramiyesi bulunmaması,

- Çalışma sürelerinin 10-11 saati bulması,

- Maaşlara, Asgari Geçim İndirimi (AGİ) uygulanmaması,

- Kadın öğretmenlere süt izni, erkek öğretmenlere babalık izninin kullandırılmaması,

- Doğum sonrası işe dönüşlerde zorluklarla karşılanılması,

- Nöbetçi öğretmen ücreti, eğitime hazırlık ödeneğinin (kırtasiye yardımı) verilmemesi,

- Dinlenmek ve kendini yenilemek için tatil haklarının sınırlı olması,

- Baskı ve Mobbing uygulanması.

*

ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON ÖĞRETMENLERİN TALEPLERİ

1- Belirli süreli sözleşmenin belirsiz süreliye dönüştürülmesi,

2- 1 yıl başka kurumda çalışamama kısıtlamasının başlamadan durdurulması,

3- 625 sayılı yasanın 33.maddesinin geri getirilmesi,

4- Hizmet birleştirme ile yıllık izinlerin düzenlenmesi ya da 1 ay tatil uygulaması getirilmesi,

5 - Prim gün sayısına bakılarak atama yapılmasını,

*

ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON MERKEZLERİ NELERDİR?

Görme, işitme, zihinsel, bedensel yetersizliği olan bireyler ile dil ve konuşma, özel öğrenme güçlüğü, otizm spektrum bozukluğu, down sendromlu olan çocuklara 12 ay boyunca destek eğitim veren ve ödeneği devletimiz tarafından verilip Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı, şahıslar tarafından işletilen özel kurumlardır. Özel gereksinimli çocuklara Rehberlik Araştırma Merkezi değerlendirmesi sonucunda ayda 8 bireysel ve/veya 4 grup dersi merkezlerde verilmektedir. Özel gereksinimli çocuklara ve ailelere verilen destek eğitimin tamamı devletimiz tarafından karşılanmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’nın 2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı Milli Eğitim İstatistikleri yayınında, Türkiye genelinde 2.666 Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi bulunmaktadır. Bu merkezlerde 438.570 özel gereksinimli bireye 26.608 öğretmen eğitim vermektedir. Yaklaşık 9 bin yardımcı personelle toplamda 35.000 kişi görev yapmaktadır.

*

ÖZEL EĞİTİM REHABİLİTASYON ÖĞRETMENİ KİMDİR VE NASIL HİZMET VERİRLER?

-5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na tabi olan ama çalışma koşulları 4857 sayılı İş Kanunu’na göre düzenlenen, sadece ödül ve ceza ile ilgili durumlarda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na bağlı olarak, üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olmuş özel eğitim alan öğretmenleri, zihinsel engelliler sınıf öğretmenleri, okul öncesi öğretmenleri, dört yıllık çocuk gelişimi mezunu, uzman öğreticiler, fizyoterapistler, psikologlar, odyologlar ve dil konuşma terapistleri,vb.’dir. -MEB’e bağlı olup (ödenekleri devletimiz tarafından kurumlara aktarılan) şahıslar tarafından işletilen yani işleyiş ve usul yönünden MEB gözetiminde olup şahısların özel şartlarıyla şekillenen Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışanlar her yıl yenilenen sözleşmeleriyle hizmet verirler.

*

ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON ÖĞRETMENLERİN GENEL SORUNLARININ SEBEBİ NEDİR?

Özel eğitime ve özel eğitime muhtaç bireylere maddi ve manevi önem veren adımlar atılmıştır. Özel gereksinimli bireylere sahip çıkılarak, onların hem akademik hem de toplumsal hayatta yer almalarında önemli gelişmelere sebep olunmuştur. Özel gereksinimli bireylerin akademik boyutta gelişimleri için destek eğitim programları hazırlanmış ve bu sayede özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri önemli ölçüde artmıştır. Sayısı her yıl gitgide artan ve şuanda yaklaşık 2700’ü bulan Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerine ödenekler, devletimiz tarafından aktarılarak ücretsiz eğitim sunulmaktadır. Her geçen yıl artan bu merkezler bazı sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu sorunların en başında devletimiz tarafından ödeneği her ay sonunda aktarılan bu merkezlerde; özel gereksinimli bireylerin eğitim anlayışı dışına çıkılmış, ticaret merkezi haline dönüşmüştür. Devletimiz tarafından 2021 yılında özel gereksinimli bir birey için bireysel eğitim aylık 862 tl + KDV, grup eğitimi 241 tl + KDV olarak belirlenmiştir. Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde görev alan bir eğitimci ayda en az 21 özel gereksinimli bireye eğitim vererek çalıştığı bu merkeze bir ayda en az 21 x (862tl+KDV) = 18.102 tl + KDV kazandırmaktadır. Buna karşılık eğitimciler asgari ücret veya biraz üstünde maaş almakta ayrıca sigortaları asgari ücretten yatırılmaktadır. Buna ek olarak devletimizin her ay çalışana verdiği Asgari Geçim İndirimi ücreti de bu kurumlar tarafından çalışana yatırılmamaktadır.

*

# Çalışma koşullarımız kamudaki meslektaşlarımızdan daha ağır ve zordur. Bizler günde 8 saat derse girerken, kamudaki meslektaşlarımız 6 saat derse giriyor. Bizler haftada 40 saat derse girerken, kamudaki meslektaşlarımız 30 saat derse giriyor. Bizler yılda 50 hafta çalışıp 2 hafta yıllık iznimiz varken, kamudaki meslektaşlarımız 180 iş günü çalışıyor ve 11 hafta yaz döneminde 2 hafta sömestrda tatilleri vardır. Bizler 1 yılda hiç ara yapmazken kamudaki meslektaşlarımız 1 yılda 4 ara yapmaktadır.

*

# 2007 yılında değiştirilen 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Yasası’nın 33. Madde’sinde yer alan “Özel okullarda yöneticilik ve eğitim-öğretim hizmeti yapanlara, kıdemlerine göre dengi resmi okullarda ödenen aylık ile sosyal yardım kapsamındaki ek ödeme tutarlarından az ücret verilemez.” düzenlemesinin kaldırılması sonucu gelinen noktada; kamuda çalışan meslektaşlarımızın Türkiye genelinde standart bir maaşları varken, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan eğitim personellerinin maaşları yasal olmamasına rağmen asgari ücretin altında başlayıp 4200 tl, 4300 tl ye kadar çıkmaktadır. Türkiye genelinde 2.666 kurumun içerisinde birçok kurum çalışanının maaşını asgari ücret gösterip hem Devletimizden vergi kaçırmakta hem de çalışanların primlerini Sosyal Güvenlik Kurumu’na eksik yatırmaktadır. Bunca fedakarlığımızın maddi manevi karşılığını ne Devletimizden ne de çalıştığımız kurumlardan görmemekteyiz. Bunun yanı sıra yıllık zammın çok az veya hiç yapılmaması nedeniyle, Covid-19 sürecinde Kısa Çalışma Ödeneği (KÇÖ) ile düşen gelir kaybı net bir şekilde ortaya çıkmıştır.(KÇÖ, asgari ücretin % 60’ı kadardır. Yani 1500 ile 1700 Türk Lirası arasında bir ücrettir.) Bu durumun sonucunda çalışanlar ,emeklilikte de düşük gelir ile karşı karşıya kalmaktadır. Personel bu usulsüzlüğe, mobbinge maruz kalmamak,evine ekmek götürebilmek, ailesini geçindirebilmek ve işsiz kalacağım korkusuyla karşı çıkamamaktadır.

*

# Özel Eğitim ve Rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenlerin maaş ve sigorta düzenlemeleri, ödeneklerin artışıyla kurum sahiplerine bırakılmasına rağmen, kurumlara 2006 (%18), 2019 (%15), 2020 (%25) yıllarında (ki bu yıllar en çok zam yapılan yıllardır) SGK primleri hep asgari düzeyde yatırılmıştır. Sorun ödeneklerin artışı değil özlük hakları ve öğrencilerin hakettiği eğitim sistemidir.

*

# Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan eğitimcilere, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği 44. ‘’(5) Bu maddede belirtilen hükümlere aykırı olarak görevinden ayrılanlara bir yıl süre ile kurumlarda görev verilmez.’’ maddesi ile çalışma hürriyetine kısıtlama getirilmiştir. Bir öğretmen taşınma, evlenme, hastalık vb. durumlarda istifa etmek isterse ve işveren çalışanın çıkışını, mebbis sisteminde onaylamaz ise bu kişiye başka bir rehabilitasyon merkezinde 1 yıl boyunca çalışamama kısıtlaması getirilmektedir. Kısıtlamanın, Anayasamızın 18. Maddesi ‘’Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.’’ ve Anayasa Mahkemesinin 26.10.1988 tarih 19/33 sayılı kararında sosyal hukuk devleti “güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlettir…” kararına aykırı olduğu düşünülmektedir ve bu uygulamanın iptali önem taşımaktadır.

*

# Yüksek Yargı, içtihadı birleştirme kararı ile 2018 yılında Belirli Süreli Sözleşme ‘den kaynaklı olarak işveren tarafından işten atılan öğretmen, ihbar tazminatı hakkını kullanamadığı gibi fiilen çoğu durumda kıdem tazminatını da alamamaktadır. Bununla beraber bir kurumda birden fazla yıl çalışma imkanı bulamayan öğretmenler, emeklilik ikramiyesini hayal bile edemez duruma gelmiştir. Bunun sonucu olarak, yıllık izinlerde de kıdeme göre 5. yılda 21 gün izin hakkına ulaşamamakta ve hep başa dönmektedir. Hukuki yolları kullanarak haklarını almaya çalışan öğretmenler uzun süren mahkemeler nedeniyle , maddi ve manevi olarak yıpranmaktadır. Bu nedenlerle işten atılan öğretmen için işe iade davası yolunun açılması ve kamudaki gibi hizmet birleştirme mekanizmasının işleme konularak bu sorunun giderilmesi adına gerekli yasal düzenleme getirilmelidir.

*

# Bir diğer önemli hususun: ataması yapılmayan öğretmenlerin mesleklerini icra edebilmek, yaşamlarını bağımsız olarak sürdürebilmek için bu kurumlara yönelmiş olmasıdır.

*

Yukarıda belirtilen koşullar altında yıllarca emek veren rehabilitasyon öğretmenlerinin, 22 Şubat 2018’de ücretli öğretmenlere pirim gün sayılarına bakılarak tanınan atama hakkının ve yine , 6 Eylül 2016 ‘da aynı şekilde dershane öğretmenlerine tanınan atama hakkının , özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde görev yapan öğretmenlerimize de verilmesinin, geleceğe umutla bakabilmesini sağlayacaktır Yukarıda yazılı bilgiler doğrultusunda Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerindeki eğitimciler; iş güvencesi, gelecek kaygısı, moral ve motivasyon düşüklüğü, geçim derdi ve mobbing ile birlikte çalışmak zorunda bırakılmıştır.Bu zorunluluk içerisinde eğitimciler, özel gereksinimli bireye ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda eğitim vermekte güçlük yaşamaktadır. Hatta bu kurumlarda sık sık eğitimciler değişmekte ve hatta sektördeki güvensiz çalışma ortamından dolayı eğitimciler başka sektöre kaymaktadır. Özel gereksinimli bireyler geniş bir zamandan ve sağlıklı bir çalışma ortamından faydalanamamaktadır. Bu durum özel gereksinimli birey ve ailesi üzerinde de etkisini göstermektedir. Artan bu sorunlar özel gereksinimli bireylerin derslerine sık sık devamsızlık yapmasına hatta kurumdan kaydını silmesine sebep olmaktadır. Talebimiz; Yükseköğretim Kanunu'nda yapılan düzenleme sonucunda, vakıflarda görev alan akademisyenlerin devlet üniversitelerinde görev yapan akademisyenlerden daha az maaş almasının yasal olarak mümkün olmadığı, ilgili düzenlemenin 17 Nisan 2020 tarihi itibarıyla yürürlüğe girdiği, bunun sonucunda akademisyenlerin özlük haklarının unvanlarına göre belirlenmeye başlanmış olmasının bizler için de emsal karar niteliği taşımasından dolayı, 625 sayılı yasanın 33. Maddesi'nin ivedilikle geri getirilmesi için gerekli çalışmaların yapılmasını veya Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışanların sözleşmelerini Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılmasıdır.

*

Eğer bu durumlar gerçekleşir ise (gerçek maaşlarından SGK primleri yatırılırsa) neler olur:

Devletimiz için;

1.Kayıt dışı ekonomi azalacak.

2.Devletimizin alması gereken vergiler kasasına girecek.

3.Sosyal devletin gereklerini vatandaşına daha iyi yansıtacak.

4.İş mahkemelerindeki iş yükü azalmış olacak.

5.Sosyal güvenlik kurumu daha güçlü olacak.

6.Devletimiz vatandaşına daha iyi hizmet sunacak ve Devlet ebed müddet devam edecektir

*

Eğitimciler için;

1.İşsiz kaldığında hakkını tam almış olacak.

2.Kısa çalışma ödeneğini tam almış olacak.

3.Hasta olduğunda SGK’dan hak ettiği ücreti tam almış olacak.

4.Tazminatlarını tam almış olacak.

5.Emekli olduğunda hak ettiği maaşı almış olacak.

6.Mesleki itibarları maddi anlamda güçlenecek ve mesleğine daha iyi hizmet için kendini geliştirmeye harcayacak.

*

İşveren için;

1.Çalışanının haklarını teslim etmiş olacak.

2.Devletine vergisini hakkıyla vermiş olacak.

***

Özel Rehabilitasyon Merkezleri İşletmecileri ve Öğretmenlerinden gelen mesajlar

Değerli öğretmenlerimizden çok sayıda mesaj aldım. Mesajları aşağıdaki şekilde özetlemeye çalıştım.

*****

MESAJ - 1: Galip bey merhabalar. Hükümetimizin 2002 yılında başlattığı engelli alanındaki önem, destek eğitim verilen günümüz özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde kaybolmuş ve bu merkez sahipleri tarafından devletimiz tarafından ödenen hazır ödenek olarak ticaret haline dönüştürülmüş, eğitimden uzaklaşmıştır.

Şimdiden ilgi ve alakanız için çok teşekkür ederiz.

*****

MESAJ - 2 :

Öğretmen meslek kanununa #ihtiyacımızvar

●Belirli süreli sözleşmenin belirsiz süreliye dönüşmesine #ihtiyacımızvar

●1yıl süreyle işveren tarafında başka bir kurumda çalışma kısıtlamasının kaldırılmasına #ihtiyacımızvar

#ÖzelRehabilitasyonÖğretmeni

*****

MESAJ - 3 : Günaydın Galip bey özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri devlet tarafindan finanse ediliyor. Bir öğrenci kuruma ayda 8 saat bireysel eğitim için geliyor. Bir bireysel ders saati için devlet kuruma 110 liraya yakın bir meblağ ödüyor. Bazı öğrencilerin hem grup hem bireysel seansları olabiliyor. Bu da extra kazanç kurum için. Bir öğretmen attığı imza ile kuruma ayda en az 19780 TL civarı para kazandırıyor.

Kurumlarda fizyoterapist öğretmen şoför, aşçı, usta, öğretici, psikolog çalışıyor. Maalesef bunların hepsinin maaşı asgari ücret üzerinden yatırılıyor. Maaşa göre sigorta yatıran kurumların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Öğretmen ve fizyoterapistler maaşların bir kısmı bankaya yatıyor. Bir kısmını da elden alıyorlar. Diğer personelin durumu daha da içler acısı. Çoğu kurumda maaş kartları patronda oluyor.

Bu sartlarda bizi koruyan bir yasa yok mu var. Ancak o da sikayet mekanizmasini calistirmamiz lazim. Siz vanlisiniz diye vani örnek vereyim. Farzedelim ben vandayim. Ve calisma kosullarindan rahatsiz olup kurumumu sikayet ettim. O zaman damgalaniyorum. Once vanda sonra cevre illerde is bulmam olanaksizlasiyor. Ve mecburen sektörden ayriliyorum.

Tazminat hakkımızı kullanamiyoruz zaten. Agi hic alamaiyoruz.

Bu kurumlar devletten vergi kaçırdıkları gibi gelmeyen öğrenciye de imza attiriyorlar. Atmayan öğretmen issiz kaliyor. Hatta imza atmayan ogretmrn için patron gruplarında fisleniyor. X kişisi gelmeyen ogrenciye imza atmiyor. Size zorluk cikaracak diyorlar.

Devlet bu kayip kacagi önlemek icin kamera sistemi getirdi

Buna ragmen kolaj yapip yine haksiz kazanc sagliyorlat

Kuruma ceza gelmez. Imzayi atan öğretmene ceza geliyor. Ogretmen issiz kaliyor

Biz uzun süredir sesimizi külliye ye ulastirmaya calistik. Ancak bu rehabilitasyon sahiplerinin lobisi cok güçlü oldugu icin sorunlarimiz ya hic ulasmadi kulliyeye. Ya da rehabilitasyon sahiplerinin istedigi sekilde revize edilip sunuldu.

Isimi seviyorum. Maasin bir kismini elden bir kismini bankadan alıyorum. 11 senedir bu isi yapiyorum. Sektör degistirmem icin artik cok gec. Evli ve iki cocugum var. Kucuk bir ilcede yasiyorum. Bunlari şikayet edersem bulundugum il sınırları içerisinde is bulmam mümkün olmaz. Sikayet etmesem de hem geleceğimden hem kişiliğimden hem rizkimdan çalıyorlar. Istifa etsem baska is yok. Ki istifa etsem de bu rehabilitasyon sahiplerinin bir dedigini iki etmeyen bakanlik bürokratları hemen kurs acip özel eğitim sertifikası dagitmaya baslarlar. Adalete olan inancimizi kaybetmek üzereyiz

Bakanlık Müfettiş gönderiyor bir de. Müfettiş daha yola cikmadan haberleri oluyor. Hersey düzgün isleniyormus gibi bir hava veriyorlar. Müfettişler kahvelerini icip gidiyorlar. Diyelim bir kurumda bir kac eksik buldu. Tutanaklar yine yirtiliyor.

*****

MESAJ - 4 : Özel eğitim ve rahabilitasyon merkezlerinde kadına yönelik eşitsizlikler devam ederken sessiz kalmak

*****

MESAJ - 5 : Hocam arkadaşımın kurumu 3 kez şikayet edildi gelen müfettişler namusun ve şerefin üzerine yemin eder misin dedi bütün öğretmenler yemin etmiş elden maaş almıyoruz diye napsın müfettişler? Ordan kovulsalar başka yere gitseler ordada aynı durum işsizlik korkusu.

*****

MESAJ - 6 : Şikayet edilen kurumlar var SSK müfettişleri kurum sahibinin istediği öğretmenin ifadesini alıyorlar.

*****

MESAJ - 7 : 8 saat derse gir yaz kış demeden calis tatil hakkı yok asgari ücret cüzi fazla maaş Ama kim duyarki sesimizi

*****

MESAJ - 8 : Çalışma saatlerimiz uzun, 8 saat bireysel ders gün sonunda öğretmeni bitiriyor kaldı ki normal cocuklara ders anlatmıyoruz aynı şeyi sabırla sürekli anlatmak nasıl yorucudur siz düşünün. Günlük ders saatinin 6 saate inmesini istiyoruz ayrıca+

Bir kaç saat izin alınca bile yıllık izinden kesiliyor böyle saçma bir düzen oluşturmuş her kurum kafasına göre borusunu öttürüyor. Diğer öğretmenler gibi tatil hakkı istiyoruz. Yoksa ortalıkta ruh sağlığı bozulmamış öğretmen bulamayacaklar...

*****

MESAJ - 9 : Eskiden bakanlıktan gelince korkarlardı. Şimdi mebden müdürleri görevlendiriyorlar gelmeden 3 4 saat önce haberleri oluyor. Cimere yazıyoruz Mebden kimin yazdığını öğrenip mobing uyguluyorlar. Elden maaş veriyorlar şikayet oluyor sgkdan geliyorlar öğretmenlere soruyorlar işten >

Sınıfların içinde kamera var hem izlenip hem dinleniyoruz

*****

MESAJ - 10 : Aslında bütün kurumlara sıkı bir denetim yapılsa hiçbir sorun kalmayacak.kuruma denetim yapılacak önceden haberleri oluyor

*****

MESAJ - 11 : Yaz tatili ve yarı yıl tatillerin olmaması,yıllık izinleri kullanmada sorun,maaşların çok az olması,kıdem tazminatı,kurucuların keyfi uygulamaları ve daha bir çok sorunlar...

*****

MESAJ - 12 : Asgari ücretli işçi statüsünde değil öğretmen statüsünde sözleşmeler olsun.Her hak aramada işveren tarafından istifa zorlamasına maruz kalmayalım.

*****

MESAJ - 13 : Asgari ücretle çalışmak . Ne öğretmen ne de işçiyiz . Patronların tehtitleri ve mobbinge uğruyoruz . Biz öğretmeniz ve hakkımız olanı istiyoruz . Teşekkürler :)

*****

MESAJ - 14 : Bazı bölgelerde kendi aralarında birlik diye Bi saçmalık oluşturup bir kurumdan ayrılan öğretmeni diğer kurumlarda çalıştırmama konusuna da değinirseniz sevinirim.

*****

MESAJ - 15 : Sayın Yazar!

Sayın @RTErdogan ve Eşi @EmineErdogan Hanımefendi Engelli Bireyler Konusunda Cok Duyarlilar. #ÖzelRehabilitasyonÖğretmeni nin Yaşamış Olduğu Sorunlar SN Cumhurbaşkanına Aktarılsa Kendilerinin Kayıtsız Kalacağını Düşünmüyorum. Umarım Siz Güzel Şeylere Vesile Olursunuz

*****

MESAJ - 16 : Devletin tonlarca para aktardığı ama sadece üç beş patronunu beslediği kurumlar eğitim desen yok adalet desen hiç yok 8-5 çalış ama asgari ücret ile sigorta para üstünü elden al

Devleti de dolandır yetmiyor sigortayı da dolabdır. Hangi birini sayalım....

*****

MESAJ - 17 : Kamudaki öğretmenle denklik istiyoruz.

Taban maaş uygulaması istiyoruz.

Sürekli mobinge maruz kalmak istemiyoruz.

*****

MESAJ - 18 : Sayın galip ilhaner. Sizi tanımıyorum. Ancak özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenler milli eğitim camiasının öksüz öğretmenleridir. Sayıları 30 bini aşan bu öğretmenler her tür angaryaya maruz kalmaktadir. Asgari ücret dolaylarında maaşlar alır. Günde 8 saat derse giriyorlar. Her saat 40 dakika özel gereksinimli öğrencilerle çalışıyorlar. Cok fazla yipraniyorlar. Malesef özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi çalıştıran insanlarin gerek hükümet gerekse muhalefet kanadında cok güçlü bir lobileri var. Seslerini asla sayin cumhurbaşkanına ulastiramiyorlar. Sanki orda bir el engelliyor. Ayni şekilde bürokraside de cok güçlüler. Milli eğitim bakanliginin bürokratları da bunlardan yanadır. Şöyle düşünün tüm maseaflari devletimiz karsiliyor bu hizmetin. Devletin tum masraflari karşıladığı bu alanda öğretmenlerin magdur olması bizi cok üzüyor. Derste kafamiz faturalarda kiralarda.

*****

MESAJ - 19 : Galip Bey merhabalar.

Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde 8 yıldır zihinsel engelliler sınıf öğretmeni olarak görev yapmaktayım. Özel gereksinimli öğrencilere olan sevgim bu kadar uzun süre dayanmamdaki en büyük etken oldu. Öğretmen olarak görev yapıyorum dedimse de özlük haklarımız, verilen vasıf, değer öğretmenlikle çok alakadar değildir, bilginize. İşleyiş olarak özel girişimciler tarafından işletilsede ailelere ve öğrencilere verilen hizmetin tamamı devletimiz tarafından milli eğitim bakanlığı bütçesinden karşılanmaktadır. Yani ne tam özel kurumlarız ne de tam kamu kurumuyuz. Böyle olunca da hiçbir ayrıcalıklardan yararlanamıyor ve sahip çıkanımız da yok malesef. 2006 yılında MEB'e bağlanırken 5580 sayılı kanunda değişiklikler yapıldı bazı haklarımız zamanla kurucuların istekleri doğrultusunda değiştirildi. *kamu ile Maaş denkliğimiz elimizden alındı,kamu ile denk sosyal haklarımız alındı.

Başlıca sorunlarımız;

*çalışma saatlarimizin kamuya göre çok olması(günlük 8, haftalık 40 saat.Kamuda bu günlük 6, haftalık 30 saattir) Uzun çalışma saatleri gün içerisinde ve haftada bizleri aşırı yıprattığı için verimimiz düşmekte ve öğrencilerimize bir süre sonra gereken ilgi ve alakayı gösteremiyoruz. Zaten özel gereksinimli öğrencilerimiz özel ilgi ve alaka gerektiriyor, yıpranmamız fazla. Üzerine fazla çalışma saati eklenince işin içerisinden çıkamıyoruz.

*İş kanununa tabi olmamızdan kaynaklı hiç ara tatilimizin olmayışı, yılda sadece 15 gün yıllık izin kullanmamız bizlerin enerjisini düşürmekte ve kendimizi yenilemeye zaman bulamamız ve bu olumsuzluğun dersteki verimliliğimizi etkilemesi.

*Kurumlar arasında Türkiye geneli standartların olmayışı; buna işe başlama saatinden tutun haftalık tatil günlerine, öğrenciler için materyal eksikliğine, maaş farklılıklarına ne aklınıza gelirse... Bir kurum çok eskiden açılmış hiç bir standarta uymuyor mesala yeni açılmış başka kurum diğerine göre dört dörtlük. Yani kendini yenileyememiş. Eski kurum apartman dairesinde açılmış ,ne oyun sahası var ne materyali doğru dürüst var her yönden eksiği var. MEB bu kurumların kendini yenilemesini istememiş, kurum sahibi de kazandığı parayı başka alanda kullanmış. Öyle yazmayla bitecek gibi değil yani.

* Gelmeyen öğrencinin yerine kameradan başka öğrenci geçirilerek devletten haksız kazanç elde edilmesi ve öğretmenlere bunu geldi gösterilmesi için baskı,mobbing uygulanması.(gelmeyen öğrenciyi geldi gösterirseniz maaşınız daha yüksektir diğer gelmeyen öğrenciyi geldi göstermeyen öğretmene göre)

*Maaşımızın düşük olması. Asgari ücret ve civarlarında maaş almamız. Asgari ücretin üzeri elden ödenerek devletimizden vergi kaçırılması ve çalışanın SGK piriminin düşük yatırılması.

Daha yazacak konuşulacak çok konu var.

Özel sektördeki özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenlerin sorunlarına ilgi ve alakanızdan dolayı çok çok tüşekkür ederim. Allah razı olsun sizlerden.

*****

MESAJ - 20 : Agi Devletimizin çalışana ödediği bir ücrettir. Rehabilitasyon merkezlerinde ise çalışanların maaşının içerisinde gösterilir. Bu ne demek; kurumla 3000 tl ye anlaştın diyelim. Agi ile birlikte bu 3000+AGİ olması gerekirken bizimkisi AGİ ile birlikte 3000 tl dir. Yani kurucu AGİ'ni gaspeder.

*****

MESAJ - 21 : Kıymetli Galip bey
Yaklaşık 2 yıldır Rehabilitasyon Merkezinde çalışmaktayım. Bu süreçte işin ehli olmayan bir çok kurum sahibinin keyfi uygulamalarla eğitime önem vermeden tekel işletme usulü ile okul yönettiğini ve bu süreçte , Özel eğitime gereksinim duyan bireylerin , veliler ve Öğretmenlerin haksızlığa uygulamalara maruz kaldığını gözlemledim . Öğretmenlerimize hakettiği ücretlerin hatta asgari ücretin bile altında ücretlere dayatma yoluyla çalıştırıldığını Söylemek isterim . Bu kurumdan ayrılırsan bu ilde başka hiç bir yerde çalışamazsın tehtidleri duyduk. Gelmeyen öğrenciye ders verilmiş gibi fatura kesildiğini ve telafi eğitimi verilmeden Öğretmenlere zorla ders verilmiş gibi imza attırılıyor, itiraz eden velilerİn başka okullara gidememesi üzerine tehtid ediliyor . Bölgelerde öğrenci savaşları veriliyor . Öğretmenler gece yarılarına kadar öğrenci peşinde koşturuluyor . Üniversitelerde bile 40 dakika olan ders eğitim süresinin özel eğitime Gereksinimi olan bireylerde 40 dakika olarak zorunlu tutulması hatta, yönetmenliğe aykırı olmasına rağmen kurum sahiplerinin keyfi uygulamayla bunu 45 dakika olarak öğretmenlere ve öğrencilere dayatması Sıkıntılar doğurmaktadır . İş verenin öğretmenler üzerinde baskı kurup eğitimine bile müdahale edecek derecede insani olmayan uygulamalara maruz bırakılması , RAM’larda rüşvetçi deneticilerin hiçbir denetimde bulunmaması.
- Zorunlu Yıllık izin.
- Adaletsiz maaş .
- Mobbing
-Zorla mesailer
-İş verenin Keyfi Uygulamaları
Öğretmenlerin mesleki itibarını yerle yeksan etmektedir .
Galip bey köşe yazınızda bunlara değinmenizi dilerim . Şimdiden öğretmen arkadaşlarımız , özel gereksinimli bireyler ve aileleri adına size teşekkür ederim . İşinize ve Emeğinize sağlık .

*****

MESAJ - 22 : Merhaba Galip Bey. Ben beş yıldır özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde çalıştım. Müsaadenizle size dilim döndüğünce yaşanılanları anlatacağım. Öncelikle çocuklara en çok verilen zaman haftada üç ders saati. Bu grup dersi olursa, olmazsa iki ders saati ve ayda sekiz saat. Ki bizim öğrencilerimiz özel olduğu için çoğu yaşam boyu ve uzun eğitim faaliyetlerine muhtaçtır. Kurum sahipleri, istisnaları ayrı tutayım, genellikle önceliği kâr etmek olan şahıslardır. Bu kâr için aklınıza gelecek her şeyden vazgeçebilirler. Bir oyun hamuru bile verirken homurdanılması, öğretmene verilen yemeklerin lütuf gibi görülmesi de dahil. Maaşlarımız asgari ücretten yatar gerisini elden alırız. Karşı mı çıktın, kapıyı gösterirler. Halbuki bu husus resmen devletimizi dolandırmaktır. Vergi kaçırmaktır. Her sene yeni sözleşme yapmak zorunda kalırız. Her sene elli lira bazen de zamsız işe devam edin denir. Ret mi edersek, kapı orada… Devlette çalışanların üç ay tatili varken bizlere neredeyse hiç tatil verilmez. İzin alsan hemen suratlar asılır. Yani bir yakınımızı mesai günleri kaybetmek bizim kabusumuzdur. Özel eğitim, engelli çocukların dünyaya ve hayata uyum sağlamasını baz alan ve dünyada kısmen yeni bir dal. Başka ülkelerde bu özel bireylere zaman ve mekân sınırı olmadan eğitim vermeye özen gösterilirken, biz dört duvar arasına sıkışıp kaldık. Ha bir de emekli öğretmen arkadaşlar emekli maaşı yetmediği için veya yazlıklarının taksitini ödemek için bizimle beraber çalışırlar. Biz gençlere en zorlayıcı çocuğu verip kendisi davranış problemi olan çocuğu kapma derdindedirler. Kesinlikle onların yıllarca verdiği bir emek var onu inkâr etmen ayıp olur fakat bir yirmi seneden sonra özel çocuklarla çalışmak bence çok zorlayıcıdır. Bizim asıl hedefimiz, bu çocuklara en üst düzey biçimde yararlı olmak ve devletimize ihanet etmemektir. Yazdıklarım konusunda bir iyileştirme yapılırsa hem bu meleklerin ve ailelerinin yüzü güler hem de devletimizin çocuklara verdiği paralar heba olmaz. Selam ve saygılar.

*****

MESAJ - 23 : Emek veren eğitimi önemseyen inanan herkesin yüreğine sağlık. Sektörde 4. yıllım yalnız bu sektör eğitimle alakası olmayan ticaretin yapıldığı bir sektör. Öğretmeni sömüren asgari ücretle çalıştıran öğlen arası dahi ders yazdıran bir ders. Pandeminin pik yaptığı dönemde dahi çalıştığımız emek verdiğimiz ama hiç bir zaman fark edilmediğimiz bir sektör. Ziya SELÇUK hiçbir zaman konuşmalarında dahi yer vermediği en fekadar ama en çok ihmal edilen tarafız biz. Yıllık izin yok günde 8 saat ders aralarda programdan ders girişi yap müdür ve patronların egosunu tatmin etmekten öteye gidemeyen bir sektör. SESİMİZİ DUYUN LÜTFEN SÖMÜRÜLÜYORUZ EĞİTİM ADI ALTINDA DEVLETİ SÖMÜRÜYORLAR

*****

MESAJ - 24 : Merhaba Galip Bey, twitterda yaptığınız paylaşıma istinaden yazıyorum. Öğretmenlerin sıkıntılarını fark etmişsiniz teşekkür ediyorum fakat psikologlar da büyük sıkıntılar yaşıyor. Yazınızda bizlere de yer verirseniz,sesimize ses olursanız müteşekkür olurum. 8 yıldır özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışıyorum. Bu sektöre başlarken inanılmaz güzel hayaller kurmuştum fakat hayal ettiğimin tam aksiyle karşılaştım. Size hepsini madde madde aktarmak istiyorum.

1. Maaşlarımız ; Sözleşme yapılırken kurumda tek psikolog çalışıyor ise haftalık 20 saat derse girme zorunluluğu var,kalan 20 saati rehberlik çalışmaları için ayırmak durumunda. İki psikolog varsa biri 20 saat derse girmek durumundayken ,diğeri 40 saatini de rehberlik çalışmalarına ayırmalı. Maaşlarımız da buna göre belirlenerek asgari ücretin çok az üzeri farkla çalıştırılıyoruz. Ancak yönetmelik böyleyken, maaşlarımız buna göre belirlenirken rehberlik çalışmalarına zaman ayıramıyor, bir özel eğitim alan mezunu öğretmen gibi derslere giriyoruz,idarenin görevlerini yapmak durumunda da kaldığımız gibi bu yoğunlukta aslî görevlerimizi yapmak için mücadele ediyoruz ve ücret en az 1000 tl daha düşük.Bu arada asgarinin biraz üzeri hesaba yatarken tabi ki maaşın kalanı elden verilen arkadaşlarımız var. Bizim maaşlar genelde onların asgarisi kadar olduğu için bizlerin elden kısmı yok tabi.

2. Görev tanımının dışında idare tarafından zorunlu kılınan ekstra görevlerimiz ; Kurumun nerede bize ihtiyacı varsa orada olmamız, bizden ne görev isteniyorsa yerine getirmemiz bekleniyor. Bazen servis hostesi,bazen halkla ilişkiler,bazen sekreter,çoğu zaman öğretmen hatta bazen idareci bizler oluyoruz. Çünkü ya derse girmeliyiz ya derse girmiyorsak idare ne istiyorsa onu yapmalıyız. Ama MEB 'nın bize tanımladığı görev tanımı 20 saat branş derslere girmek,20 saat rehberlik çalışmaları yürütmek.İdareciler buna asla uymuyorlar.

3. Molalarımızın gaspı ; bir ders saati 40 dk, sonra 10 dk veli bilgilendirme, 10 dk diğer derse hazırlık. MEB 'e göre öğle arası hariç dinlenme,tuvalet gibi molalar vermemiz uygun görülmemiş.Ama çalıştığımız çocuklar çoğunlukla yorucu ve nefes almadan derse girmek inanın insanlık dışı. Yine de ders sonrası veli bilgilendirme yaptıktan sonra dinlenmemize idareciler müsaade ediyor burada sıkıntı resmî karar.Yönetmeliğe göre bir öğretmen 40 dk derse girecek, 10 dk veli bilgilendirecek,10 dk sonraki derse hazırlık yapacak ve her gün performans kaydını sisteme düşecek,bunu yapmak için sanırım öğle aralarımızdan vermemiz bekleniyor ya da bizim nefes almadan çalışmamızı bekliyorlar bu haksızlık.Ayrıca mola gaspı ile ilgili başka bir durum da söz konusu, ders arasında dinleniyor olsak da öğle aramızda dahi olsak bazen veli görüşmek istiyor,bir konuda danışmak istiyor ya da idare bir görev veriyor ve bu durum çoğunlukla biz psikologların başına geliyor. Her şeye koşturulurken bir de molalarımızın gasp edilmesi fazla değil mi sizce de ?

4. Toplu taşıma indiriminden yararlanamıyoruz; 20 saat de olsa resmî olarak girdiğimiz dersler olmasına ,birer eğitimci olmamıza rağmen öğretmen kartı alamıyoruz.En düşük maaşı alırken yol için en yüksek ücreti ödemek durumunda kalıyoruz.

5. Mobbing; Bu tüm eğitimcileri kapsayan bir madde.Hakkımızı arayıp sesimizi biraz yükseltsek ya da hiç bir şey yapmasak bile kendileri öyle algıladı diye aslı astarını konuşmadan mobbingler başlıyor peşi sıra.

6. Değersizleştirme ; eğitimcinin öğrenciyle çalışmasına müdahale edilmesi gibi bir durum da söz konusu.Bunu yapan daha çok veliler oluyor, idareye ilettiklerinde idare eğitimcim işini bilir demek yerine veli böyle istedi diye bize aktarıyor. Çoğu zaman kurumdaki bir gelişmeyi veliler bizlerden önce öğreniyor. Psikolog bazı velilere Dil konuşma da çalışabilir olarak bile lanse ediliyor,yeter ki öğrenci gelsin kuruma ve ücretlerini alsınlar. Hizmetiçi eğitim adı altında , psikoloğun dil konuşma terapistinden ,dil konuşma nasıl çalışılır öğrenilmesi bile bekleniyor. Bu hem biz psikologların hem DKT arkadaşların değersizleştirilmesidir işte.

7. Diploma kiralayan öğretmenler; kuruma en çok ayda bir gelir evrak imzalar,maaşını alır ya da teftiş olduğu gün kurumdalardır ama seansa girmezler genelde evde otururlar ,onlar bedavadan maaş alırken, çoğunlukla onların dersleri genelde haftada en çok 20 saate girmesi gereken psikologlara gayrî resmî programlarda yazılır.

8 yıl boyunca karşılaştığım durumları sizinle paylaştım. Daha bir çok durum söz konusu elbette,ama en öncelikli olanlar nazarımda bu konular.

Saygılarımla

*****

MESAJ - 25 : Merhaba Galip Bey,

Ben bir rehabilitasyon çalışanı ve aynı zamanda ÖZRODER kurucu üyesiyim. Bir kadın olarak bu sektörde çalışan kadın öğretmenlerimizin en önemli sorunundan kısaca bahsetmek isterim.

Bize gelen şikayetler genellikle hamilelik dönemlerinde işverenlerce sözleşme yenilememe ve işten çıkarmalarla çok sık karşılaşmaktayız. Süt izinlerini kullandırmamakla birlikte yasaya uygun şekilde çocuk parasından da yararlandırılmadıkları, tam gün maaş , yarım gün mesai uygulaması da yok hükmündedir.

İlgi ve alakanız için çok teşekkür eder saygılar sunarım

**

MESAJ - 26 : Selam efendim. Ben üç yıldır rehabilitasyon merkezinde çalışıyorum. Bekarken İstanbul'da ikamet ediyordum. Evlenince İzmir'e yerleştim.

Çeşitli arkadaşlarım da var başka başka illerden. Her ilde farklı farklı maaş uygulaması var. Mesela İzmir bu maaş konusunda içler acısı durumda. Çok fazla atanamayan öğretmen olunca ve emekliler olunca bize asgari ücret hatta altını teklfie diyorlar.

İzmir gibi pahalı bir şehirde verilen ücretle nasıl geçinelim? Kiralar bile maaşımız kadar.

*****

MESAJ - 27 : ben bir süredir bu işte çalışıyorum. galina bir bucuk sene oldu. haftada kırk saat her gün sekiz saat calisiyoruz. maaşımız sofor ve temizlik elemanları ile aynı hatta bazı sekreterler bizden fazla maaş alyor. bunu bılerek derse girmek çok incitici. cuoğunluk başka imaknı olmadıgı ıcın buralarda calsııyor. yoksa sektor artık çöpe dondu. tek amaçları para olmuş. insanı bir çalışam şekli olacak biçimde duzenlenmesi lazım

ınsallah bunlara da degınrısınız. benım fazla umudum yok ama yazsanız da yazmasanız da tyesekkurler.

*****

MESAJ - 28 : sözlesmeleri meb onaylıyor haftada 40 saat giren ögretmenin sözlesmesinde asgari ücret!! Agi kirtasiye desteği yok! Bunu yapanlar şube acmaya devam ediyor. Resmi tatilin telafisi yaptırılıyor. + ögretmenler dernek kurdu neden bakanlıktakiler ögretmenlerin derdini dinlemek için görüşme talep edilse görüşmemek için uğraşıyor! Ama kurum sahiplerinin dernek başkanı ile sürekli görüşüyorlar o dernek ne talep etse uyguluyorlar. +meb denetim için kurum girişlerine kamera koydu hala o saatte kurumda olmayan çocuk geldi gösteriliyor imza atmam deyip istifa etmek istediğinizde yerine ögretmen bul çık denilerek her istifada notere para ödemek zorunda kalıyoruz. Denetim neden sıkı değil?

*****

MESAJ - 29 : Nasıl sürünüp insan yerıne konmadığımızı ve ayrıca velilerin gözünde bile öğretmen olarak gözükmediğimixzi ( sebebide devlet eğitim ücretlerini karşıladığı için bizleri her şeyi emredebilecekleri köleler olarak gördükleri))) lütfen hepsini anlatın olur mu???

*****

MESAJ - 30 : Bu şartlarda bizden mükemmel eğitim bekliyorlar.Ders saatleri (günde 8 ders hatta 9 ders) makul gibi görünse de çok fazla en fazla 6 ders kaliteli eğitim için uygun.Ondan ötesi ders değil sadece orda bulunmak oluyor

Hiç bir şekilde hukuki hakkımız yok! O saatte resmi programda yazılı olan çocuk dışarda başına bir şey gelse ne diyeceğiz? Elden para almayı itiraz ettiğinizde maruz kaldığımız mobingi saymıyorum bile.Bu iş ticarete dönüştüğünde verilecek eğitim kalitesi kalmıyor.Ama bu şartlarda

Kesinlikle çok acil rehabilitasyon merkezinde çalışan öğretmenlere taban maaş uygulaması getirilmeli.(4 bin) Elden maaş çok sıkı denetlenmeli.

İşçi statüsünde be iş yoğunluğunda çalışıp yılda sadece 15 gün iznimiz oluyor.Çok yupratıcı ve yorucu bir alan için verilen bu süre ne yazık ki yılon yorgunluğunı http://gidermiyor.Ve dinlenmemiş bütün hakları sınırlı öğretmenden ne kadar kaliteli eğitim bekleniyor

Taban maaş uygulaması , günde 6 ders, yılda en az 1 ay tatil( artık günler legal olarak kullanılsa bu süreye tekabül ediyor zaten) aldığın maaş üzerinden bamkaya yatırılması.İsteklerimiz sadece olması gerekenler.

*****

MESAJ - 31 : Milli eğitim bakanlığına bağlı sözde öğretmenlerin hakları işçi hakları ile aynıdır. Sgk primi asgariden veriliyor maaş ise asgariden bir tık üstü. Resmi tatillerin telafisi için sürekli taciz ediliyoruz. Haftada 40 saat derse girip saat başı 10 dakika dinlenme vaktimiz oluyor.

MESAJ - 32 : +mebde yıllara göre maasiniz artar kidemiz artar kurumlarda 10 yillik ögretmen ol kurum değistirdiğinde yeni mezun muamelesi yapılıyor mebde kaydımız var hangi kurumda kaç yıl çalıştık. Artık bir standart gelmeli maaşlarımız meble aynı olmalı +mebde 6 saat girilirken bizde günde 8 saat giriyoruz. Neden?

*****

MESAJ - 33 : Özel Rehabilitasyon Öğretmenleri en mazlum.öğretmen grubu. Merdiven altı kurumlarda hic bir hakki olmadan karin tokluğuna çalışıyorlar. Rehabilitasyon merkezi sahipleri hükümete olayi farkli anlatiyor. Sayin recep tayyip erdogana dosyamizin iletilmesini engelliyorlar. Güçlü bir lobileri var. Eger sizin yazacaginiz yazi sayesinde sesimiz sayin Erdogana ulaşırsa cok sevaba girersiniz

Aslında rehabilitasyon merkezlerine bir çeki düzen verilirse 450 bin Özel Gereksinimli cocugun ailesi 60 binr yakın çalışanin kalbi kazanılır. Bu sistemdr sadece 2700 patron mutlu oluyor. Zaten masrafi da devlet karşılıyor. Bilmiyorum sanki her yer de recep tayyip erdoğan in altini oymaya çalışan bir klik var. Ki bunlar da ak partiden

*****

*****

*****

Özel Rehabilitasyon İşletmeleri ve Öğretmenleri

Yukarıdaki mesajlar, özel rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenlerden gelen bir kısım mesajlar.

Mesajlara dokunmadan, gelen mesajları orijinal haliyle yayınladım.

Konunun diğer muhatabı da rehabilitasyon merkezlerinin işletmecileri.

TÜM ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON KURUMLARI DERNEĞİ (ÖZERK-DER) Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Sevindi de, rehabilitasyon kurumlarının sorunları hakkında bizi bilgilendirdi.

“Kurumlarımız ekonomik açıdan pandemi sürecinin de etkileriyle çok zor durumdalar. En büyük fedakârlık kurum çalışanları ve kurum sahiplerinin üzerindedir. Kurumlarımızda çalışan meslek elemanlarının ücretleri maalesef ve çok üzülerek belirtmeliyiz ki asgari ücret düzeyinde kalmıştır.

Sunduğumuz hizmet ekonomik açıdan sürdürülebilir olmamakla birlikte kurumlarımız son dört yılı ve özellikle 2020 pandemi sürecinde üç ay kapalı kalınması ve sonrasında da hizmet sunduğumuz özel gereksinimli bireylerin yaklaşık yüzde 30 unun sağlık endişesi nedeniyle yeniden hizmete gelememesi büyük zorluk oluşturmuş, işletme yönetim süreçleri banka kredi destekleriyle sürdürülmeye çalışılmış ve kurumların borç stokları ciddi oranda artmıştır.

2000 yılların başında kurumda çalışan bir meslek elemanı kamu da benzer konumda çalışandan %40 civarında daha fazla ücret almakta iken; seans ücret artışlarında reel artışlar sağlanamadığından şuan için söz konusu meslek elemanı kamuya oranla önemli ölçüde çok daha az ücret almaktadır.

Tüm bunların yanı sıra Sayıştay Başkanlığının denetim süreçlerinin de kurumlarımızın kamera sistemiyle birlikte düzenli olarak da kontrol edildiği raporlamalara yansımıştır.

Türkiye düzeyinde kurum başına düşen ortalama özel gereksinimli birey sayısı 2020 yılında yüzde yirmi azalarak 130 olmuştur. Aynı zamanda toplam kurumların yüzde yetmişten fazlası da küçük ölçekli hizmet sunan kurumlardır. Bu nedenle bu kurumlar yüksek maliyet ile hizmet sunmaktadır.

Sonuç olarak;

Kurumların hizmet sunum maliyetleri dikkate alınmadan belirlenen ücretler hizmet sunumunun verimliliğini ve niteliğini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle 2021 yılı bir seans ücretinin 135 TL olması istenmiş olmasına rağmen 107.75 TL olarak belirlenmesi kurumlarımızı hizmet sürdüremez hale getirmiştir. 2021 yılı asgari ücret belirlenmesine ilişkin artış bile karşılanamamıştır.

Bütçe tebliğinin yeniden gözden geçirilerek Ağustos 2021 ayından geçerli olmak üzere; “5580 sayılı Kanun kapsamında açılan özel eğitim okulları ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde engelli bireylere verilen destek eğitiminin bütçeden karşılanacak kısmı; katma değer vergisi hariç olmak üzere bireysel eğitim için aylık 1080 TL, grup eğitimi için aylık 300 TL olarak” Belirlenmesi talebimizin uygulanmaya alınması hizmet niteliğini artırarak maksimum verimlilik sağlayacaktır. Bu durum da başta özel gereksinimli çocuklarımız ile ailelerinin yaşamlarını daha çok kolaylaştıracak ve ülkemiz iş gücünün dolaylı maliyetlerinin ortadan kalkmasını sağlayacaktır.

2022 yılı için ise sunduğumuz veriler ışığında memur maaş katsayısına bağlı bir ücretlendirme politikası da temel beklentimizdir; “Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde hizmet alan her bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına 1 saat bireysel eğitim saat ücreti için 1000 gösterge rakamının memur aylık katsayısının çarpımı sonucunda bulunacak tutar ile bir saat grup eğitim ücreti için 460 gösterge rakamının memur aylık katsayısının çarpımı sonucunda bulunacak tutar ödenir.”

*****

*****

Görüldüğü üzere, konunun iki tarafının da görüşlerini aldık. İki tarafın da talepleri ve sorunları var.

Bize düşen aracı olmak, sektörlerin, bireylerin, … sorunlarının hakkaniyet çerçevesi içerisinde, adil bir şekilde çözümü için elimizden geleni yapmaktır.

Takdir kamuoyunun, çözümü de hükümetin sorumluluğundadır.

Hükümet yetkililerinin bu sorunu 2023’e kalmadan çözeceğine inancım tamdır.

Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yoktur.

*

Sonuç olarak, hükümet;

1. Özel Rehabilitasyon Merkezlerini her yönüyle güçlendirerek, bu önemli kurumları ekonomik/finansal olarak destekleyecek.

2. Rehabilitasyon merkezlerini sürekli denetleyecek.

3. Rehabilitasyon merkezleri de devlet tarafından verilen bu desteği çalışanlarına (özellikle öğretmenlere) yansıtacak.