Parlamenter Sistem veya…
Parlamenter sistem demek bürokratik oligarşi demektir.
Millet
İttifakı, bürokratik oligarşiyi daha açık ifadesiyle, sistemin boşluklarını
kullanarak devlet gücünü belirli bir zihniyetin emrine veren despot
bürokratların hâkim olduğu düzeni geri getirmek istiyor.
Altılı
masanın gizli ve açık bileşenlerinin geleceğe dair istikrarlı şekilde dile
getirdiği en net vaat, karşısına bir alternatif koyamadıkları Cumhurbaşkanlığı
Sistemini kaldırıp “Parlamenter sistemi” geri getirmek üzerine.
Politik
aktörlerin veya bir araya gelmiş/ getirilmiş insanların, ortaya koydukları
program ve vaatleri o birlikteliğin gayesini de gösterir.
Politik
arenada kavganın sonucu; kimin daha iyi yalan söylediği, ne kadar iyi manipülasyon
yaptığı ve algıları kimin daha iyi yönettiğiyle belirleniyor.
Gerçekler
bu zihniyet için hiç önemli değil. Bir yandan da çok absürt.
Bürokratik
oligarşinin patronu CHP dışında, o masanın diğer bileşenleri, parti veya
düşünce olarak, hükmünü sürdürdüğü dönemde bürokratik oligarşinin gazabına
uğradığını iddia eden kişiler!
Bir
insan zulmünü yaşadığı bir düzeni neden geri getirmek ister ki?
Parlamenter
sistem denilen şey, koalisyonların, tesir edilip güdülebilen zayıf bir
liderlik, kısır bir karar alma mekanizması ve hem içerde hem dışarda korkak bir
politika yürütmenin adıyken neden bu ısrar?
Sadece
şu sekiz on yıldır “bağımsız ve milli bir politika yürütülüyor ve bu bağımsız
politikaların sonucu da her alanda ciddi üretim, gelişme ve güç elde ettik”
denildiğinde, “kısa bir süre dışında
yetmiş yıldır iktidarda hep sağ partiler vardı.” cevabını veriyorlar ya;
Bürokratik oligarşi nedir anlatayım biraz.
Parlamenter
sistem bürokratik oligarşi düzenidir. İktidarda kim olursa olsun bazen bir kaç
askeri bürokrat, bazen birkaç yüksek yargı bürokratı, bazen de “medyatik
bürokrat” iktidarı istediği gibi sigaya çeker, ifadesini alır ve yanlış
politika yürüttüğü için “balans ayarı !” çekebilir parlamenter sistemde.
Buna,
yaşanmış binlerce örnek verebiliriz. Ama çok geriye gitmeye gerek yok. 15
Temmuz öncesi Ak Parti iktidarda olmasına rağmen yaşanmış şu hadise aklı olan
ve vatan-millet kaygısı çeken herkes için güzel bir misal.
Bu
topraklara aidiyeti olan her insan evladının gurur duyduğu İHA-SİHA-Akıncı ve
en son olarak da insansız uçak Kızıl Elma’nın mimarı Baykar Makinanın Teknik
Müdürü Selçuk Bayraktar anlatıyor:
“2009
yılında taktik İHA prototipini yaptığımızda aylarca uçurabilmek için pist
aradık. Pistler devletin, hava sahası devletin ama biz pist aradık. Bir şekilde
pist ayarlandı, rekorlar kıran deneme uçuşu yapıldı ama uçuşu gözlemlemek için
gelen askeri heyetteki bazı askerler bundan rahatsız oldu. İşi tartışmaya döküp
genel müdürümüz Haluk Bayraktar’ı gözaltına almaya kalktılar. Bundan sonra
Bayraktar TB2’nin envantere girmesini 4 yıl geciktirdiler. Mehmetçik bir
taraftan canı pahasına terörle mücadele ederken, maalesef birileri de gaflet,
dalalet ve hatta hıyanet içinde, milli teknolojinin Mehmetçiğimize destek
olmasını engelleme çabası içindeydi.”
İktidarda
Ak Parti - Recep Tayyip Erdoğan var ve bu bahsettiğimiz hadise 8-10 sene önce
oluyor. Çünkü bürokrasi yoluyla öyle sirayet etmişler ki memleketin
damarlarına, iktidarda olsanız da muktedir olamıyor, ülkeniz için hayırlı bir
iş yapmanız engelleniyordu.
Geçmişte
Savunma sanayiimiz, üretilen silahlar, üreten mühendisler ve fabrikasıyla
birlikte havaya uçuruldu mesela. Füze üretmek istenildi, yaktılar, araba
üretildi durdurdular, uçak üretildi üreteni cezalandırıp fabrikasını soba
fabrikasına çevirdiler.
Bunları
yapanlar, bu millete değil de karanlık mihraklara hizmet eden, belli bir
zihniyete sahip iktidar ve bürokratlardı.
İttifakın
bileşenlerinin savunduğu ve karşı çıktığı şeylerle, yakın durdukları ve
düşmanlık sergiledikleri neredeyse her mesele, milletin inanç ve değerleri,
vatanın da çıkarlarıyla çatışıyor.
Üstelik
ne mevzuattan anlıyorlar ne yasadan ne de ülke yönetmekten…
“Mutabakat
yoksa karar da yok” diyorlar. Yani ittifakın bileşenlerinden bir partinin veto
ettiği bir karar uygulanamayacak. Kritik atamalardan yatırım hamlelerine,
alınacak her karar ittifakın bileşeni olan yedi parti tarafından oy birliğiyle
karar alınırsa gerçekleştirilecekmiş.
Bu
açıkça ülkenin işleyişini felç edeceğiz beyanıdır.
Bırakın
altı başkanlı sistemi, geçmişte iki- üç partili koalisyonlarında bile aylarca
ve yıllarca yönetim zafiyetiyle siyasi ve ekonomik olarak ülkemizi felce
sürükleyenler oldu.
Üstelik
dile getirdikleri “eşbaşkanlı yönetim” hem halkı kandırmak bakımından hem de
yasal olarak mevcut hukuka ve ahlaka aykırı. Adeta sivil darbeyle siyasi
oligarşik vesayet rejimi kurma itirafı.
Bu
“Biz iktidar olursak ne yapacağımızı bilmiyoruz tek bildiğimiz Abdülhamid’in
gitmesi gerektiği” sözünün bugüne yansımasından başka bir şey değil. Abdülhamid
Han’ı indirenlerin sloganlarını da boşuna kullanmıyorlar zaten.
Güçlü
Türkiye istemiyorlar. Güçlü, refleksleri iyi, ülkesinin çıkarlarını savunan ve
özellikle bölgemizde oyun kurmak isteyen emperyalist güçlere direnebilen bir
iktidar istemiyorlar.
Çünkü
emperyalist güçler bunu istemiyor!
Batının
rotasını çizdiği yolda “iktidar” mücadelesi yapmak denir buna. Bu mücadeleyi
kazanamayacaksınız.
Allah
vatanı milleti muhafaza etsin.