Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.19
Gram Altın
2964.23
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Nisan 2021

​Nereye Kadar?

Bu ülkede azınlık ama sesi her zaman gür çıkan ve maalesef onca darbeye onca ihanete rağmen gerçek anlamda hesap sorulmadığı için hâlâ güç sahibi, hâlâ milleti manipüle edebilecek imkanı olan bir kesim var. Yıllarca babalarının malı gibi çöreklendikleri devleti sömürerek elde ettikleri güç ile her türlü işi çevirebilecek, illegaliteden çekinmeyen, fırsat buldukları anda da darbe yapacak bir kesim.

Atatürkçülüğü ellerinde kılıç ve kalkan gibi kullanan ve vurmak istediklerinde bu kılıçla vurup, yaptıkları yanlışlar hesap sorulacağı zaman da bu kalkanla kendilerini savunan bir kesim…

Dünyanın salgın hastalıkla hallaç pamuğu gibi savrulduğu, birçok ülkenin dünya savaşı için hazırlık yaptığı, sınırımızda PKK devleti kurmak için her türlü planı icra ettikleri, Mavi Vatan projesiyle deniz kıta sahanlığı mücadelesi için savaşı bile göze aldığımız bir zamanda bu zihniyetin tek derdi hâlâ milletin inancı, ibadeti, kıyafeti…

Bu aslında psikologların ciddi olarak araştırıp incelemeleri gereken bir psikolojik sorun. Yahu, heykel yaparak ülkenin kurtulacağına inanan, Müslüman bir ülkede Namaz kılanları düşman gören, kandil kutlama mesajı atıyor diye devlet görevlilerini ihanetle suçlayan bir zihniyete başka kim ne teşhis koyabilir.

Nereye kadar böyle devam edecek?

***

Her ekonomik krizde her yargı kararında her yatırım hamlesinde, siyasi olarak ülkenin ve milletin geleceğini ilgilendiren her adımda “birilerinin isyan çıkartacağı, darbe yapacağı, belirli kesimleri sokağa döküp çatışmaya yol açacağı” düşüncesiyle nereye kadar gidecek bu millet ?

Doğru düzgün hesap sorulmadan bu milletin huzur bulması ve ülkenin ayağa kalkması mümkün değilken bu durum nereye kadar devam edecek?

Ülkemizin ilerlemesinin önündeki en büyük engeldir bu zihniyet...

Bu zihniyeti tarihin ve vicdanların önünde yargılayıp yıllardır yaptıkları zulüm ve yanlışların ülkenin ilerlemesini engellemelerinin hesabi sorulmadan bize rahat yok.

Bunu sadece ideolojik görüşlerinden dolayı diyor da değilim. İslam’a inanmıyormuş, namaz kılanları tasfiye etmek istiyormuş, din düşmanı imiş falan diye değil sadece. Bu düşüncede olanların vatana faydası yok hatta zararı var. Çünkü İslam’a düşman olan vatana da düşmandır. Çünkü bu topraklar bin yıldır İslam toprakları bu millet Müslüman bir millet. İslam düşmanı olan birsinin hem bu vatana hem millete düşman olmasından daha doğal ne olabilir? Biraz geriye gidin, bu ülkenin savunma sanayisini yok eden, uçak yapımını engelleyen, araba yapımını engelleyen ve hâlâ engellemek için her türlü şaklabanlığı yapan bu zihniyettir. Her fırsatta millete silah zoruyla efendilik yapan ama Batının ülkemizi sömürmesine göz yuman bu zihniyettir. Sınırımızda, bir adım sonrası Doğu ve Güneydoğu bölgemizi de kopartmanın ilk adımı olan PYD-PKK devletinin kurulmasını “en azından onlar laik gül gibi geçiniriz” düşüncesinde olan bu zihniyettir. Devletin ve milletin hem inanç hem de çıkar noktasında kadim düşmanı emperyalist ülkeleri dost zanneden ve Batının çıkarını ülkenin çıkarından daha önemli gören bir zihniyettir.

Bu zihniyet bu milletin sırtındaki yük ayağındaki prangadır.

***

Darbeci, İslam ve millet düşmanı Batıcı zihniyet ile hesaplaşmadan hiçbir şekilde rahata eremez bu ülke.

Bu böyle gitmez, gitmemeli. Hesap sorulması gerekenlerden ülkemize ve milletimize karşı işledikleri suçların hesabını sormalıyız.

Önümüzdeki süreç belki de dünya savaşına doğru giden bir süreç, Yeni sınırlar, yeni paylaşımlar ve dünyanın yeniden dizaynı… Bu hengamede içerde doğru düzgün bir nizam tesis edilemezse dışımızda yaşanan olaylarda piyon olmaktan başka rol verilmez bize. Ekonomide, tarımda, sanayide hukukta, sosyal ve siyasi her kurumun terakkisi için adımlar atmak zaruret ama asıl önemlisi milletin ruhen birlik içinde olmasıdır.

Her adımda çelme takılacak mı düşüncesiyle yol yürünmez.

Kıyıda köşede fırsat kollayanların tökezlememizi beklediğini bilerek adım atılmaz.

Darbeci, Batının kuklası, milletin inancına değerlerine iradesine düşman zihniyetle hesaplaşmadan ilerleme kat edilmez.

Hastalık müzmin halde devam ederse bünye çöker, tedavi zorlaşır. Bu hastalıklı zihniyetten kurtulmak gerek.

Yeter artık.

Nereye kadar böyle devam edecek?