Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.16
Gram Altın
2963.37
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Mart 2021

Ne verildi ki ne bekleniyor?

İnandığı değerler uğruna mücadele eden, inancını, kültürünü, ailesini ve geleneklerini koruyarak yaşamak ve yaşatmak isteyen güzel Anadolu insanları da olmasa savrulup gitmişti koca millet…

Evet, bu insanların, vatanı milleti için, inancı ve mukaddesatı için, geçmişi ve geleceği için insanüstü gayretleri olmasa, bataklığa dönmüş ortamda kim sağlam kalabilirdi batmadan?

Çünkü sistem, sorunlu bir sistem. Ama bu insanların çabası bir yere kadar etkili olsa da yeterli olmuyor…

Şiddet görüntüleriyle dolu bir hafta geçirdik yine. İnsan bir yanıyla eşrefi mahluk- yaratılmışların en şereflisi, diğer yandan esfeli safilin, en aşağılık sefil sıfatını aynı anda aynı bünyede taşıyan varlık.

Yaptıklarıyla ya şerefli bir hayat sürüyor yahut sefalet çukurunda debelenip gidiyor.

Şiddeti; kadına şiddet veya erkeğe şiddet olarak ayırmayı uygun bulmuyorum. “Kadına şiddete karşı” oluşturulan platformların çoğunu, eskiden beri şüpheli, ideolojik gayesi olan ve ısrarla bu milletin inanç ve değerlerine karşı savaş açmış yapılar olarak değerlendiriyorum. Ve bu düşüncemi haklı kılacak binlerce hadiseye de şahit oldum.

***

Sefil egosu ve kompleksli zihnini tatmin etmek için kendinden zayıf gördüğü her canlıya (insan veya hayvan) zulmeden mahlûkları telin etmeyi, ideolojisine, bulunduğu sosyal ortama, inancı, partisi veya grubuna göre belirleyen bu gibi kesimlerin derdi, gerçekten şiddet karşıtlığı olamaz.

Kendi zihin yapılarında olan tecavüzcüleri “gerinerek savunan” zihniyetin samimi olduğunu düşünmek ancak safdillik olur.

Suç, suçu oluşturan şartları ortadan kaldırmadan engellenemez. Suçu oluşturan şartları doğuran, besleyen, koruyan ise mevcut sistemdir. Hukuki olarak da böyledir, sosyal olarak da böyledir.

Bir arkadaşın ifadesiyle Toprağa buğday ektin de arpa mı aldın? Arpa ektin de eline havuç mu geçti? Ne ektiysen onu biçiyorsun...”

Sistem, insanları bireysellik adı altında bencilliği dayatıyor. Özgürlük anlayışı ölçüsüz, kuralsız kaidesiz hedonizmin putlaştırıldığı adeta eşek hürriyetine hapsedilmiş, toplumda statü algısı sadece maddiyatla ölçülür hale gelmiş, sadece hukuki kavram olarak da değil, her anlamda adaletsizlik, eğitimi sadece diploma olarak gören, medeni olmayı şık kıyafetlerle zenginliğe indirgeyen, dininden, geçmişinden, kültüründen uzak, Batıcı yaşama tarzının her hücresine kadar sirayet ettiği bir sosyal ortamda, insanlardan ne bekleyebilirsin?

Sorunu gerçekten çözmeyi isteyen insan, önce sorunun kaynağına bakmaz mı?

Teşhisi doğru yapılmayan hastalığı nasıl tedavi edeceksiniz?

***

Kadına şiddeti önlemek için “hadi diyelim iyi niyetle ortaya konulmuş” her uygulama, her yasa şiddetin daha da arttığı gerçeğiyle karşı karşıyayken, “nerde yanlış yapıyoruz, asıl sorun ne? “ diye düşünmek ve cevap bulmak neden bu kadar zor geliyor?

Sistemin dayandığı temel saikler insanı insan olarak değil, meta olarak, ruhsuz robotlar olarak görüyor. Ruhsuz, inançsız, temelsiz, köksüz insanlar yetiştirmeye teşne oluyor…

Eğitim denilse, artık tırnak içinde söylüyorum “eğitimli insan eğitimsizden daha çok”, kanun desen yetersiz ve bakış açısı bu milletin ruhuna uygun değil. Sosyal hayatı ele alamıyorsun bile. Televizyonlar, sosyal medya, diziler filmler, zenginlik için her şeyi yapmayı meşru gösteriyor. Güç ve şatafat için ne hak ne hukuk tanıyan “örnek” rollerle dolu. Kadın erkek ilişkisi ya şehvani zevk, yahut gücü ele geçirip yanında yöresindekilere tahakküm kurma üzerine inşa edilmiş, daha bıyığı terlememiş çocukların özentisi dizilerdeki psikopat roller, maddi meselelerde “babam olsa tanımam” anlayışını zerk eden rollerle dolu…

***

Bizi yaşama tarzımızla ele geçiriyorlar…

Böyleyken, yani sosyal ortam ve sistemin mevcut kural ve kanunları ortadayken, her olumsuz hadiseyi İslam’a ve Müslümanlara sarmaya çalışan etki ajanlarına da dikkat etmeli. Vazifeleri, konumları, yaptıkları iş ne olursa olsun her fırsatta bu milletin dinine, kültürüne, geleneklerine, tarihine ve mukaddesatına saldırmakla vazifeliler. Sanki İslami bir sistemde, islami kurallara göre yaşayan ve İslamî kanunlarla yönetilen bir hukuk sitemi varmış da, yaşanan bu kötülüklerin sebebi İslammış gibi bir algı oluşturmaya çalışmaları tamamen bilinçli ve sistematik.

Öte yandan, bu azgın azınlığın saldırganlığını, sadece sistemi beslemek ve ele geçirerek tahakküm aracı olarak kullanmak istediğini anlamayan ve maalesef mücadelenin merkezine “sistemi değiştirmeyi” koyamayan hassasiyet sahibi inançlı bir kesim de var.

Sorun kötülüğü ortadan kaldıramayan bilakis büyüterek yaşama tarzı haline getiren sistemde…

İnsanlara ne veriliyor ise geri dönüş de o aslında…

Bütün bunlara rağmen ülkemiz için “berbat bir ülkeyiz, insanımız kötü insanlarla dolu yaftasını asla kabul etmiyor, bu tür söylemlerin de maksatlı olduğunu düşünüyorum. Bakmayın siz bu ülkede yaşanmaz diyenlere.

“Ülkeyi yaşanmaz bulanlar, ülkeyi yaşanmaz kılanlardır”

Yaşanan şeyler maalesef ki dünya kurulduğundan beri her ülkede her millette yaşanıyor. Mücadele edeceğiz, doğrunun hakim olması için çabalayacağız. Başka yolumuz da çaremiz de yok.