Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.25
Gram Altın
2960.57
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Ağustos 2021

Mülteci meselesi

Altındağ’da bir insanımızın hayatını kaybettiği, bir kişinin de yaralandığı elim hadise sonrası yaşanan kaotik ortamın tek sebebi, aylardır mülteciler üzerinden faşist duygularını kusan, paralı veya gönüllü olarak Batı’nın veya Esed’in Şebbihası olmayı sürdüren, ülkemizde huzursuzluk çıkartmak için her türlü yalanı hiç çekinmeden servis eden faşist zihniyettir.

Bu kadar yalanla barut fıçısı haline gelen millet, bir kıvılcımla ortalığı yangın yerine çevirip, bunca yılın emeğini heder edebilir. Aylardır mülteci meselesini kaşıyor birileri ve adeta çatışmaya zemin hazırlıyor ama bunu engelleyecek bir adım atılmıyor. Yalan ve provokasyonu engellemeden, yaşanabilecek kötü olaylar engellenemez!

*

Yurt dışından fonlanan gazetecilerin listeleri yayınlandı, yayınlanmayan daha niceleri var. Bu konuda hiçbir şey yapılmadı. “Bu fonlu gazeteciler, fonlanmış politikacılarla el birliği yapar ülkeyi yangın yerine çevirir” diyoruz ya, orman yangınlarında bizzat görüldü. Yanan ormanlar üzerinden ülkeyi yakmaya hazırdılar. Sel olur, ülkeyi boğmaya kalkışırlar, yangın olur ülkeyi yakmaya…

Ve şimdi mülteci meselesi üzerinden ortalık karıştırılmak isteniyor.

Her fırsatta ve özellikle milletin hassasiyet noktalarını, yalan haberlerle kaşıyarak sürdürdükleri kampanyanın neticesinde artık insanlar söylenilen yalanların doğru olduğunu düşünmeye başladı. Çünkü yalan yazmanın bir cezası yok!

*

Mülteci düşmanlığı yapanların çoğu, daha önce ülkemize mülteci olarak gelmiş olanlar. Bundan daha tabii ne olabilir. İmparatorluk bakiyesi olan coğrafya, fiziki sınırlarıyla ayrı olsa da, tarihi ve kültürel olarak zaten birbiriyle iç içe. Ama bunların düşmanlık ettikleri mülteciler mazlum Müslüman Coğrafyadan gelenler. Batıyla, Batılıyla hiç dertleri yok bunların.

Anadolu bin yıldır mazlumların sığınağı olmuş bir vatandır. Ana dolu… Merhametin remz şahsiyeti annedir. Ana doludur bu topraklar. Ama Anadolu ruhuna düşman olan ve sesi çok çıkan o kadar müptezel var ki, her meseleyi yalan yanlış millete zehir olarak zerk etmeyi vazife bellemişler.

Bu sesler kesilmezse, hadiselerin sosyal patlamaya gitmesini nasıl engelleyeceksiniz?

Öncelikle yalan haberin, algı operasyonlarının önüne geçmek gerek.

Diğer yandan, iktidarın mülteci politikası ve süreç yönetiminde de sıkıntılar var. Gelene git demeyiz ama gidene de kal denilmez meselâ. Veya kontrol mekanizmasını kurmak, yerleştirme ve yerinde tutma işlemini düzene bağlamak, istihdam, eğitim ve iş gücü olarak değerlendirmek. Bunların hepsi bir sistem gerektiriyor..

*

Dünyada en çok göç alan ülkelerden biriyiz ve hâlâ bir göç bakanlığımız yok meselâ. Yani bu kadar önemli ve hassas bir mesele bir müdürlükle yönetilebilir mi?

Mazluma sahip çıkmak zorundayız. Bu hem İslâmî hem insanî vazifemiz. Batı ülkeleri gibi, meselâ Yunanistan gibi gemisini batırıp insanları ölüme yollayacak vicdansızlık yok bu millette.

Mazlumla Allah arasında perde yoktur. Biz mazlumlara sahip çıkarken bunu sadece onlara el uzatmış olmak için değil, inancımızın gereği olarak, kendi kurtuluşumuza vesile gördüğümüz için yapmalıyız. İyiliğin, iyilik yapılan kişiden daha çok yapanı kurtardığına inanırız.

İyilik yapmanın, mazluma sahip çıkmanın da belirli bir sistematiği, sosyolojisi ve kontrol mekanizması olmalı elbet.

*

Ülkemizde bu kadar şebbiha varken, her an her yerde provokatif bir hadise ile toplumu gerebilecek unsurlar görevdeyken ve üstelik yalan haberleri bile engelleyemiyorken potansiyelin üzerine çıkan her iyilik adımı haddini aşmaya meyyaldir.

Süreç kontrolü, yapılan iyilik kadar önemlidir. Sonra kapımızı açıp bağrımıza bastığımız mazluma “içimizden görünen birileri” zarar verirse bunun lekesini hiçbir şey temizleyemez.

En çok da bundan kaygı duyuyoruz. En çok da içimizden görünüp inancımıza ruhumuza kültür ve töremize düşman olan zihniyetin mazlumlara zarar vermesinden ve buna engel olamamaktan korkuyoruz. Derdimiz, yazımız, çabamız buna mahal verilmesin diyedir.

*

Mültecilerin içine sızdırılmış Şebbihalar ile mülteci düşmanlığı yapan şebbihalar aynı merkezden yönetilen farklı kuklalar. Geçmişte PKK üzerinden Kürt düşmanlığı yaparak milleti bölmek isteyenler ile aynı merkezden kontrol edilen PKK’lı kuklalar olması gibi... Kuklalar kendisini oynatan ele tâbidir… O nasıl oynamasını isterse öyle oynarlar.

Yani bir tarafıyla sorun mültecilerden ziyade bu ülkenin birlik içinde güçlenmesini, kendi toprakları ve bölgesinde kendi hakkını savunmasını istemeyen bir kesim var ve mesele ne olursa olsun bir bahaneyle ortalığı karıştırmakla vazifeli.

Batı istihbarat örgütlerinin oyuncağı olmuş (veya Rus-Çin-İran-Suud) bu zihniyet için her şey bahane. Bana göre ülkemizin en birinci ve en önemli güvenlik meselesi bu zihniyettir. Ve nihayetinde bu zihniyetle hesaplaşma yapılmadan güçlü bir ülke olmamız zor.

Mültecilere karşı oluşturulmak istenen provokasyonlara karşı tedbir alınmasını ve meselenin artık her yönüyle ele alınarak doğru bir zemine oturtulmasını bekliyoruz.

Rabbim vatanımızı ve milletimizi, birlik ve dirlik içinde muhafaza etsin…

Hayatını kaybeden Emirhan yalçın kardeşimize rahmet olsun.