Dolar (USD)
34.50
Euro (EUR)
36.45
Gram Altın
2956.81
BIST 100
9291.86
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
31 May 2022

Muhitle birlikte merkeze harekat!

Merkez muhit ilişkisinde, merkezde sıkıntı yaşanırsa muhitte ne kadar güçlü olunursa olunsun başarılı olmak mümkün değildir.Osmanlı Devleti merkezi çökertildiği için muhitini kaybetmiş ve nihayetinde yıkılmıştı. Bu gün bir ailenin yıkılıp dağılması bile on yıl sürerken, Balkanlardan Afrika’ya Hicazdan Kafkasya’ya koca imparatorluk on yıl gibi kısa bir sürede gitti elimizden…

Tarih, ibret almamız için şuurla okunması gereken hadiselerle doludur.

Ukrayna-Rusya savaşının sonucu olarak Rusya Suriye’deki bazı bölgelerden çekilmeye başladı. Bu bölgeleri İran kendi milislerini doldurarak sahiplenmek, Amerika ve Avrupa’da PKK’lılara devlet kurarak ele geçirme peşinde…

Türkiye ise bir süredir oluşturduğu “Güvenli Bölge” hattını tahkim edip, ülkemizin güvenliğini de sağlayarak Suriye halkının güvenle yaşayabileceği bir sınır bölgesi oluşturmak için adımlar atıyor.

Bunun için askerimiz can pahası mücadele ederken gereken diplomatik çabalara da şahit oluyoruz.

Türkiye’de 15 Temmuz da dahil uzun zamandır yaşanan her hadisenin dış politikanın içe yansıyan bir tarafı olduğunu görmemek için insanın aklının kör veya satılmış olması gerek.

Dış politikanın içe yansıyan tarafı nedir?

Rusya heyulası korkusuyla İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine başvurusu, Türkiye’nin ülkemizi parçalamak isteyen terörist yapılara verdikleri destekten dolayı doğal olarak veto engeline takılıyor.

Bu hamlemize dışardan daha çok içimizdeki Batıcılardan gelen tepkiler çok vahim.

Batıcılar, iktidara muhalefet ediyorum diye vatana muhalefet eden tipler, HDP’den siyasi destek beklentisinde olan ve kendi ikballeri için vatanın geleceğini pazarlayan malum zihniyet her hadisede dış politikada kazandığımız mevzileri düşürmeye dönük adım atıyorlar.

Sık sık yazıyoruz, İslam’a düşmanlık edenler doğal olarak vatana da düşmandırlar. Bu hamasi bir cümle değil. Zihniyetin doğal süreci. Müslüman bir ülkede İslam düşmanlığı yapan birisinin vatansever olması mümkün değildir. Hukukta çıkar çatışması denen durumdur bu aslında. Yaşam tarzı mücadelesinde Müslümanlara alerji duyan biri elbette Müslüman yaşam tarzına karşı Batı’nın kayığına binmek ve onların vadettiği şeyleri kabul etmek zorundadır. Bu yüzden ülkemizin menfaatine olan her duruma muhalefet edenlerin genelde İslam düşmanı bir zihin yapısında olması çok da anormal değil.

Çeçenlerin güzel bir atasözü vardır. “Karşı kıyısı için savaşmayan kendi toprağında ölür” Türkiye bir süredir güvenlik politikasını bu çerçeveden ele alarak saldırıları sınır ötesinde karşılamaya çalışıyor. Aslında büyük devlet olmanın gereğidir bu. Amerika on bin kilometre ötedeki ülkelere “güvenliği için!” demokrasi götürüyor ya yıllardır. Veya Fransa “insan hakları ve medeniyet götürmek için!” Afrika’da sömürü çarkını bu sebepten işletiyor. İngiltere, nerdeyse dört yüz yıl önce yanlış hatırlamıyorsam Fransiz Bacon’un yazdığı “içte birlik dışta karışıklık” olarak belirlenen dış-iç politik çizgisini hala bunun için sürdürüyor…

Clausewitz’in “Savaş politikanın başka vasıtalarla devamıdır” sözü, bugünün şartlarında “politika, savaşı devam ettiren bir vasıta” olarak ele alınmalı. Ülkemize, inancımıza, değerlerimize, topraklarımıza düşmanlık edenlerin “politik muhalefet” maskesini kullanmalarına müsaade edilmemeli.

Dış politikada ciddi başarılarla Türkiye ciddi bir askeri ve siyasi güç haline geldi. Ama muhitte-dış politikada bu kadar etkin olmamıza rağmen, merkezde-iç politikada yaşanan handikaplar bazen zemini kaygan hale getiriyor.

Merkez düşerse muhitteki başarıların hiçbir kıymeti kalmaz, kalmayacaktır. Afrika’dan Balkanlara, Türkistan’dan Avrupa’ya, temeli atılan her ihya hamlesi çok kısa sürede iç edilebilir.

Zihnini başka güçlere pazarlamış ve hatta gönüllü olarak kiralamış insan tipinden yerli üretim de yerli politika da bekleyemezsiniz. Politik arena başta olmak üzere eğitimden ticarete bu ülkenin ruhuna karşı olan insan tipinden bir an önce arınmak zorundayız.