MESCİDİ AKSA'DAN
Mescidi Aksa; ilk kıblemiz, Peygamber Efendimizin isra ve miraç hadiselerine konu olan seçilmiş mekan, 3 mescitten bir tanesi.u2026 Mescidi Aksaya ev sahipliği yapan Kudüs. Kadim şehir. 3 semavi dinin de ortak kutsalını barındırıyor. En son Nisan ayında yaşanan hak ihlallerini yerinde görmek ve rapor hazırlamak için gitmiştim. Rabbim tekrar nasip etti.
Hak ihlalleri aynen devam ediyor. Özellikle çocuklara karşı işlenen suçlar hiç hız kesmemiş. Zira çocuk gelecek demek. İsrail çocuklara baskı yaparak hem çocuklara hem de ailelere gözdağı veriyor. Herkes İsrail hapishanelerinden ve "4 numaralı oda'dan" bahsediyor. Zira bunlar işkence demek. Osmanlıdan kalma ve adı hala "Kışla" olan mekan polis merkezi olarak kullanılıyor. Burada her yaştan Filistinliye işkence ediliyor. İşkence bir yöntem olmuş. Kirli bir politik/ideolojik amaç için kullanılan bir yöntem. Ve bu yöntemi tüm yetkililer biliyor ve teşvik ediyor. Komple bir suç işleniyor. Cenevre Çocuk Hakları Sözleşmesini imzalamış olmasına rağmen fiiliyatta bu Filistinli çocuklara uygulanmıyor. Bu konuda her dinlediğiniz çocuktan benzer işkence yöntemlerini duyuyorsunuz. Raşid 17 yaşında. Annesi ev hanımı. Babası mühendislik okumuş ancak gençliğinde tutuklandığı için şoförlük yapıyor. Evin 6 çocuğundan bir tanesi. Onu diğerlerinden ayıran ise küçük yaşlardan itibaren cezaevine giriyor olması. 17 yaşında ama yaşadıkları yetişkin insanların dahi kaldıramayacağı türden. Onun yaşadıklarını bilerek yaşamak zorunda olan ve onu koruyamayan anne babanın yaşadıkları ise ayrı bir dram. Nisan ayında da benzer hikayeler dinledim. Bu kadim şehrin çakmak gözlü çocuklarından. Uzaklara bakarken dalan yaşlarından beklenmeyecek olgunlukta, yaşadıkları acıların olgunlaştırdığı çocuklaru2026
2. en büyük sorun ise ev/konut sorunu. Filistinlilere kendi arazilerine ev yapmaları için yada evlerini tamir ve tadilat için izin verilmiyor. Bu büyük bir sorun. Zira gençler evlenemiyor, zira ev yok. Ya da insanlar çok sağlıksız evlerde yaşamaya çalışıyorlar çünkü evlerini tamir ve tadilat için ruhsat verilmiyor. Eğer izin almadan tamirat, tadilat yaparlar ise ya çok yüksek para cezaları ödemek ya da evlerinden atılma tehdidi ile yaşamak zorundalar. Ruhsatsız ev yapanlar ise evlerine ruhsat almak için çok yüksek meblağlar ödüyorlar. Ellerinde hiç paraları kalmadıktan sonra ise o evler yıkılıyor. Hem de eşyalarını almalarına dahi müsaade edilmeden. 2 tane evi yıkılmış ev sahibini bir tane de evi yıkılmak üzere bekleyen aileyi ziyaret imkanımız oldu. Mahkeme kararına rağmen yıkılmış evin bir tanesi. Hane halkı ise akrabalara dağılmış. Yokluğu paylaşıyor Filistinliler. Yokluktan bir hayat ortaya çıkarmışlar. Onu da çocukları ile paylaşıyorlar. Evinin her an yıkımı için gelecek olan iş makinalarını bekleyen 65 yaşındaki Filistinli "şehid olup canlarını verenler var benim evim yıkılacakmış çok mu?" diyor.
Genel olarak çocuklar ve konutlar üzerinden yürütülen bilinçli bir "soykırım" var. Zira nihai hedef Filistin varlığını ortadan kaldırmak. Bu yolda 3. Adımı attı İsrail. 15 Kasım 2015 tarihinde işgalciler, İslami Hareketle birlikte 20 derneği yasadışı ilan ederek kapattı. Tüm malvarlıklarına el konuldu. Amaç Filistin kimliğini canlı tutan bu kurumları etkisiz hale getirerek dünyadan soyutladığı Filistinlileri tamamen ortadan kaldırmak.
30 Ocak'ta kapatılan derneklere destek amaçlı siyasi partiler ve STK'lar büyük bir salon toplantısı gerçekleştirdi. Aynı gün 30 farklı ülkede de bu kuruluşlara destek için toplantı ve basın açıklamaları yapıldı. Türkiye'de de Fatih Saraçhane Parkında bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Bizlerde Filistin'deki toplantıya katıldık. Tüm konuşmacılar tarafından birlik mesajları verildi. Bu durum ilk kez gerçekleşiyordu. Bu anlamda önemliydi. Bundan sonra ne olacağını zaman gösterecek. Ancak bu karara karşı yapılan toplantıyı daha önce alınan intifada kararları kadar önemli bir girişim olarak değerlendiriyorum. Zira birlik şu ana kadar Filistin'de hiç sağlanamamıştı. Şimdi bunu sağlamaya çok yakınlar. Bu dernekler sosyal alanda çalışan evsizlere çocuklara fakirlere sürekli yardım eden sosyal kuruluşlar. İlk iki soruna karşı halkı ayakta tutan kurumlar. Ancak yeni bir döneme girildi Filistin'de. Ya işgal galip gelecek ve bir halk yok olup gidecek. Ya da işgalciler işgal ettikleri toprakları asıl sahiplerine bırakmak zorunda kalacaklar.
Biz mi? Ya hakkın yanında olacak ve bu haklı mücadeleye destek verecek ve insanlık onuru için mücadele edeceğiz. Ya da susarak bu "soykırıma" ortak olacağız. @CavitTatli