Merhamet ırmağıyla ateşin düştüğü yerdeki acılı babanın seslenişine
Selvigül Kandoğmuş Şahin
Acılar bizi terbiye ediyor, acılar bizi cem ediyor. Hayat hızla akıp gidiyor avuçlarımızdan. Ekranların karşısında donup kalıyoruz. Acı eviçlerimize oluk oluk akarken ekranlardan, acı çocuklarımızın şaşkın ve dumura uğramış zihinlerini iğfal ederken, donup kalıyoruz öylece. Yorgun ve hüzünlü gözlerle dolaşırken başımızı önümüze eğip utanıyor ve ağlamak istiyoruz hep. Nasıl bu hale geldik? Nasıl böylesine acımasız, böylesine cani ruhlu bireyler bu toplumun bağrında beslendi, büyüdü ve masumları katleder hale geldi? Bu sorunun cevabını bir an önce topyeku00fbn bulup acımızın büyük sancısını dindirmemiz gerekiyor. Oysa biliyoruz ateş düştüğü yeri yakar, bu toplumun, bu toprakların bağrına ateş düşmüştür. Her hane tek bir yürek gibi zonklamaktadır acının en dip odalarında.
Merhamet ırmağının kıyılarında asırlarca dolaşmış bir milletin evlatları olarak sızılar içindeyiz, yangınlar içindeyiz günlerdir. Ayten teyzenin titreyen ellerini öpüyorum. Dik bir yokuşa doğru yürümüş gibi, bitmek bilmeyen merdivenleri tırmanıp gelmişim soluk soluğa. Gri gözlerinde çocuksu masum bir telaş, durgun çehresiyle beni karşılıyor. Hemen kitabını okuyup görüşlerimi bildireceğim diyor. Nerdeyse doksan yaşına gelmiş Karadeniz'in yeşil dağlarının, gür ormanlarının suyunu içip ekmeğini yemiş acılı bir Anadolu kadını. Ama yaşına bakmadan okuyan, tartışan, torunlarına yarenlik eden yüreğiyle ilmek ilmek sevgi ve umut dokuyan bir Anadolu anası. Ellerini öperken diyorum: Ayten teyze dua et. Rabbim bize kaldıramayacağımız imtihanlar vermesin. Cevabı günlerce zihnimde gezdiriyorum. Neden neden ben bunu düşünemedim veya bu şekilde düşünemedim diye. Gri gözlerine hüzünler dokunmuş: " Allah kimseye taşımayacağı yükü yüklemez kızım. Yüklemez zaten bunu böyle bilesin" diyor. Kuş gibi hafifliyorum sanki. Ayaklarım yerden kesiliyor. Yüreğimde serin esintiler gezinirken arkadaşım Ayşe ile gözgöze geliyoruz ve gülümsüyoruz.
Bir can kayıyor avuçlarımızdan, Özge bir can. Güzel nazenin, hayalleri umutları olan bir körpe bir can. Kara gözlerine bakamadığımız, içimiz acıdan erirken, bir anne duyarlılığıyla, bir baba duyarlılığıyla, insanca merhametin kıyılarında öylece donup kalıyoruz. Nedenler ve niçinler beynimizi kemirirken uykusuz gecelerde kabuslarla uyanırken soruyoruz: Nasıl bu hale geldik? Acı soğur mu? Soğur elbet. Acı unutulur mu? Unutmak insanın mayasında var. Zamanla acılar erir zamanın iklimlerinde erir erir de derinden sızılar hep oturur yüreklerin en tenhalarına.
Ateş düştüğü yeri yakarken, ekranlardan acımasız hoyrat haberler akıyor oluk oluk. Acının pornografisini çarşaf çarşaf gazeteler ifşa ederken, kanıksansın, alışılsın, normalleşsin diye her haber mutlaka konu ediyor, sırları ayan ediyor. Dizi film tadında her saniye atlamadan, katillerin söylemleri an an aktarılıyor. Zalim zulümlerinin grift noktalarını ifşa ederken tüm medya seferber bir şekilde görevini aksatmadan yapıyor. Ekranlarımız kirleniyor, eviçlerimizin masumluğu kirleniyor, çocuklarımızın hayallerinin bakirliği lekeleniyor ama kimsenin umurunda değil.
Bir can kayıyor avuçlarımızdan, taze körpe gencecik. Hayat ve umut dolu bir can kayıyor. Oysa ateş düştüğü yeri yakarkenu2026 Herkes bir başkasını suçlamaya öylesine hazır. Oysa acılar bizi cem ediyor. Oysa acılar bizi terbiye ediyor. Ayten teyzenin söyledikleri geliyor aklıma: " Yüklemez zaten, Allah kimseye gücünün fazlasını yüklemez kızım " diye. Acının düştüğü yerden derin sızılara gark olmuş mutmain bir nida yükseliyor sonra. O zaman anlıyorum acının nasıl bizi terbiye ettiğini ve erdemler durağına taşıdığını. Acılı baba Mehmet Aslan: " Ben milletimizden çok şey bilmem ama Ma'un Suresi, Ali İmran Suresi'nin 103. Ayetini ve Asr Suresi'ni okumalarını tavsiye ediyorum. Bu ayetler bana göre çok önemli. Doğru yolu bulmak, doğru yolu seçmek, doğru yolda yürümek çok zor. Gözümüz körleşiyor, kulağımız sağırlaşıyor. Herkes kalbindeki sesi iyi dinlesin." Ateşin düştüğü yerden seslenen babanın yanık yüreğine dokuduğu ayetlerde reçetemiz. Yaralarımıza merhem ayetleri bir bir diziyor acılı ama metin ve mütevekkil olan baba. Anlıyorum o zaman Rabbim kimseye gücünden fazlasını yüklemez.
Acıların bizleri terbiye ve cem ettiği demlerde, toplumsal travmalarımıza gönderiyor seslenişini. İnanç ve görüş ayrılıkları ile aynı toprakların bağrında meyve vermiş düşmanlıklarımıza gönderiyor seslenişini. İnanç ve düşünce eksenli kompleksli sancılarımıza, suçlayan yaftalayan yanlarımıza gönderiyor seslenişini. İlahi olanın yanlış algılarına, yanıltan, insafsız ve acımasız halleri ile karşı cinsi ezen hallerine gönderiyor seslenişini. Kadınların seküler sistemlerde, karton tipler halinde bir meta gibi pazarlandığı anlayışın yanılgı duraklarına gönderiyor seslenişini. Ve en önemlisi, insanlığa, adalete, merhamete, özgüvene, sağduyuya, kardeşliğe, dostluğa, erdemlice ve ahlaklı bir halde soluklanacağımız bir dünyaya, cennet ülkemizin tüm insanlarına gönderiyor seslenişini. " Sevmekten başka çıkar yolumuz yok. " diyen hikmet yüklü sesleniyor acılı baba.
Ateşin düştüğü yerden gelen çığlığı duyma zamanlarındayız. Yoksa o ateşler bir bir çoğalacak. Avrupa'da Amerika'da an an meydana gelen şiddet ve ahlaksız vakalar ülkem insanı için de çanlarını çalıyor. Ama bizim merhamet ırmaklarımız var. Bizim dertlerimize deva, merhem ayetlerimiz, eşitlik ve özgürlük, kardeşlik türkülerimiz var hep birlikte söylediğimiz. Acıların bizi cem ettiği kardeş ettiği duraklara gelelim. Ey okur, gençlerimizin, çocuklarımızın yarınlarının bakir hayallerinin çalınmaması için topyeku00fbn uyanışa geçelim. Yalancı ekran söylevlerinden, kirleten, kanıksatan, normalleştiren travmatik gündemlerden uzaklaşıp, Mehmet Baba'nın dediği gibi kalbimizin sesini dinlemeye doğru bir yolculuğa çıkalım. Sadrımıza dokunmuş bizi insan yapan, bize merhamet dokuyan ayetleri mihmandar eyleyerek yürüyelim.
" Gerçek şu ki insan ziyandadır." ( Asr Suresi) " Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı tutunun ve birbirinizden kopmayın. Ve Allah'ın size verdiği nimetleri hatırlayın. Siz birbirinize düşman iken kalplerinizi nasıl uzaklaştırdı da O'nun lütfu ile kardeş oldunuz; ve ateşli bir uçurumun kenarında ( iken) sizi ondan ( nasıl) korudu. Bu şekilde Allah mesajlarını size açıklar ki hidayet bulasınız." Al-i İmran 103 )
Rabbim yaralarımıza, dermansız dertlerimize, ayrılıklarımıza, eviçlerimize düşen travmalarımıza, toplumsal cinnetlerimize, önyargılı suçlamalarımıza ayetlerini ateşin düştüğü yerdeki acılı babanın sadrına ilhamla yolluyor. Şifa olsun diye yolluyor, derman olsun, çare olsun diye yolluyor. Medeniyet ve insanlık ırmağının kenarında soluklanırken, ateşli çukurlara düşmeyelim diye uyarıyor. İnsanlıkta kardeşliğimizi hatırlatıp içinde yaşadığımız cennet toprakları cinnetten cennete çevirmek için hep birlikte, saygı ve sevgi ile yarenlikle, dostlukla topyeku00fbn uyanışla yürüyelim diye çağırıyor. Bu çağrıya kulak vermenin zamanı gelmiştir ey okur. Yaralı bir baba yüreğine ilhamla akan bu çığlığa kulak vermenin yürek dayamanın zamanı gelmiştir ey okur. Önyargılardan sıyrılarak, nasıl bu hale geldik diye sorgularken, sancılar içimizin oyuklarında deveran ederken, bir baba çığlığının derin seslenişiyle ürperelim ve kalbimizin sesini dinlemeye doğru bir adım alalım.
Rahmetleu2026